9789758821150
716331
https://www.sehadetkitap.com/urun/zihnimizdeki-tehlike-depresyon
Zihnimizdeki Tehlike| Depresyon
4.96
Sokakta yürürken etrafınıza bir bakın, kim gerçekten içten gülümsüyor veya yanındakiyle keyifli bir zaman geçiriyor. O kadar az ki. Övündüğümüz değerler birer birer elimizden kayıp gidiyor ve "öteki"lerle paylaşımlarımız gün geçtikçe azalıyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri tüketim alışkanlığının topluma sunduğu rahatlık. Daha az çabayla daha çok şeye sahip olmak.
Ancak bununla birlikte televizyon ve bilgisayar, mevcut sosyal, duygusal ilişkileri yok etmeye başladı. 3 yaşındaki çocuğumuz üç saat sesini çıkarmadan televizyonun karşısında oturunca "aman ne uslu çocuk" der olduk. Onların ruhsal veya sosyal gelişimlerindeki sorunları ancak davranış problemleriyle karşı karşıya kaldığımız zaman fark ettik. Gençler için ise benzeri durumlar söz konusu.
Artık ilişkiler hep sanal ortamlarda, bilgisayar ekranlarına hapsolmuş hayatlar şeklinde sürüp gidiyor. Aşklar bile orada yaşanıp bitiyor. Belki bir kuşak öncesinde sahip olunan dayanışma dostluk, arkadaşlık gibi değerler yok olurken bu hızda sadece rekabet en önemli başlık haline geliyor. Neredeyse "bebekken hangi yuvaya yazdırmalıyım ki üniversite giriş sınavında katkı puanı daha yüksek olsun" derecesinde gelişen bir yarış, ömrümüzün her alanında karşımıza çıkıyor.
Bu değerlerin kaybolduğu hızlı akış içinde anlamsızlık, değersizlik, tatminsizlik ve mutsuzluk çığ gibi büyümeye başlıyor. Mutsuzluk da bizi ruhsal bakımdan güçsüz kılıyor ve ruhsal hastalıklara yatkınlığımızı artırıyor. İşte depresyon da bu hastalıkların başında geliyor.
Sokakta yürürken etrafınıza bir bakın, kim gerçekten içten gülümsüyor veya yanındakiyle keyifli bir zaman geçiriyor. O kadar az ki. Övündüğümüz değerler birer birer elimizden kayıp gidiyor ve "öteki"lerle paylaşımlarımız gün geçtikçe azalıyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri tüketim alışkanlığının topluma sunduğu rahatlık. Daha az çabayla daha çok şeye sahip olmak.
Ancak bununla birlikte televizyon ve bilgisayar, mevcut sosyal, duygusal ilişkileri yok etmeye başladı. 3 yaşındaki çocuğumuz üç saat sesini çıkarmadan televizyonun karşısında oturunca "aman ne uslu çocuk" der olduk. Onların ruhsal veya sosyal gelişimlerindeki sorunları ancak davranış problemleriyle karşı karşıya kaldığımız zaman fark ettik. Gençler için ise benzeri durumlar söz konusu.
Artık ilişkiler hep sanal ortamlarda, bilgisayar ekranlarına hapsolmuş hayatlar şeklinde sürüp gidiyor. Aşklar bile orada yaşanıp bitiyor. Belki bir kuşak öncesinde sahip olunan dayanışma dostluk, arkadaşlık gibi değerler yok olurken bu hızda sadece rekabet en önemli başlık haline geliyor. Neredeyse "bebekken hangi yuvaya yazdırmalıyım ki üniversite giriş sınavında katkı puanı daha yüksek olsun" derecesinde gelişen bir yarış, ömrümüzün her alanında karşımıza çıkıyor.
Bu değerlerin kaybolduğu hızlı akış içinde anlamsızlık, değersizlik, tatminsizlik ve mutsuzluk çığ gibi büyümeye başlıyor. Mutsuzluk da bizi ruhsal bakımdan güçsüz kılıyor ve ruhsal hastalıklara yatkınlığımızı artırıyor. İşte depresyon da bu hastalıkların başında geliyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.