9786254071980
519683
https://www.sehadetkitap.com/urun/zeliha
Zeliha
143.07
Bir Türkiye gerçeği: ya çocuksundur ya da gelin... Zeliha'nın hikayesi bize hem çok yakın
hem çok uzak,hem çok tanıdık hem çok yabancı..."Bütün mutluluklar birbirine benzer fakat
her mutsuzluğun kendine has bir hikayesi vardır." der Tolstoy. Zeliha'nın mutsuzluğunda
kendinizden birçok parça bulabilecek, yer yer bu parçalara günlük hayatta nasıl gözlerinizi
kapattığınıza dair kendinizi sorgulayacağınız hikayesiyle size soğuk duş etkisi yaratacak.
"Bu uçaklar nereye gider abla?"
"İstanbul'a herhal Mustafa'm. İstanbul diye bir koca şehir var ya, hani öğretmenler de
söylerler. İşte oranın bir yanı dağ gibi binalar, üst üste dizilmiş evler, bir yanı da deniz,
devasa bir şehirmiş." diye anlatırdı, okuduklarından aklında kaldıkları kadarıyla.
Mustafa'nın masum kara gözleri iyice açılır:
"Essah mı diyon abla, üst üste evler nasıl dururmuş ki, biz de gidelim mi İstanbul'a, bu
uçaklara binip?" derdi heyecanla. Kardeşine tatlı tatlı gülümser:
"Gideriz tabi Mustafa'm. Sen iste yeter ki" derdi Onun küçük kalbinde yeşeren umutları
kırmamak için Zeliha. Belli mi olur, kendisine nasip olmasa bile belki Mustafa'ya nasip
olurdu o koca şehre gitmek; o yarısı deniz, yarısı dağ gibi evlerle dolu koca şehri görmek,
kimbilir belki de orada yaşamak...
Bir Türkiye gerçeği: ya çocuksundur ya da gelin... Zeliha'nın hikayesi bize hem çok yakın
hem çok uzak,hem çok tanıdık hem çok yabancı..."Bütün mutluluklar birbirine benzer fakat
her mutsuzluğun kendine has bir hikayesi vardır." der Tolstoy. Zeliha'nın mutsuzluğunda
kendinizden birçok parça bulabilecek, yer yer bu parçalara günlük hayatta nasıl gözlerinizi
kapattığınıza dair kendinizi sorgulayacağınız hikayesiyle size soğuk duş etkisi yaratacak.
"Bu uçaklar nereye gider abla?"
"İstanbul'a herhal Mustafa'm. İstanbul diye bir koca şehir var ya, hani öğretmenler de
söylerler. İşte oranın bir yanı dağ gibi binalar, üst üste dizilmiş evler, bir yanı da deniz,
devasa bir şehirmiş." diye anlatırdı, okuduklarından aklında kaldıkları kadarıyla.
Mustafa'nın masum kara gözleri iyice açılır:
"Essah mı diyon abla, üst üste evler nasıl dururmuş ki, biz de gidelim mi İstanbul'a, bu
uçaklara binip?" derdi heyecanla. Kardeşine tatlı tatlı gülümser:
"Gideriz tabi Mustafa'm. Sen iste yeter ki" derdi Onun küçük kalbinde yeşeren umutları
kırmamak için Zeliha. Belli mi olur, kendisine nasip olmasa bile belki Mustafa'ya nasip
olurdu o koca şehre gitmek; o yarısı deniz, yarısı dağ gibi evlerle dolu koca şehri görmek,
kimbilir belki de orada yaşamak...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.