Zaman ve Ruh

Stok Kodu:
9786257555715
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
160
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2023-05-17
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
140,00TL
128,80TL
Havale/EFT ile: 126,22TL
9786257555715
605639
Zaman ve Ruh
Zaman ve Ruh
128.80
İnsan, kendisi için en büyük soru, en büyük muamma. İnsan, cismine veya ismine göre değil, derdine göre ağırdır. İnsan, kâinattan büyük ve derdi de buna mukabil ona denk. İsminin ardındaki mânâyı anlayan cisminin büyüklüğünü ve ağırlığını da anlayacak ve asıl derdine dönerek hafif ve değersiz şeylerden elini çekecek. İnsan derdin büyüğüdür ve var olmanın en büyük sancısını çeken de insandır. Çünkü insan, inançtır, imandır. Bu inancın derinliği bizi anlamın derinliğine, anlamın derinliği bizi üslubun derinliğine ulaştırır. Özünü bilmenin bilgisi, bizi bilinmesi gerekenin özüne götürür. Medeniyetlerin insan ve evren tasavvuru ve bu anlayışı kuşatan benlik bilinçleri, aynı zamanda tarih yapma ve yazma eylemlerinin fizikötesi görüntüsüdür. Bu görüntü dışında kalan tüm fiiller, katı ideolojik şiddetten ve söylevlerden ibaret kalır. İnsan, hakikatin hayali ile hayalin hakikati arasında, mümkün olanı hayal etmeye çalışan bir varlıktır. İnsan, varlık evinin yegâne rüyacısıdır. Kendini, çevresini, toplumu, hayatı, dünyayı inşa ve ihya etmek ile sorumludur. Hakikatin sonsuz ufkundan haberdar edilen, marifetin tek muhatabı ve taşıyıcısı insandır. Kendisine emanet edilen sorumluluğun ve mirasın farkında, kendisinden önceki tecrübeyi omuzlayacak kadar cesur, üzerine ekleyip daha ileriye taşıyacak kadar bilgili ve özverili, kendisinden sonrası için yetkin bir emanet bırakacak kadar hassas bir varlıktır insan. İnsanın ruhu göğe her baktığında, geldiği yere duyduğu özlem yüreğinin derinliklerinde biriktikçe, aşk kıvılcımı hayale bürünerek somut bir şekil alır. İşte bu, hakikatin sonsuz ufuklarına hayalin dokunmasıdır. Her dokunuş, farklı bir isimle mücessem hale gelir. Köklerine sırtını dayayanın her geçen gün gücü ve ihtişamı artar. Köklerden gelen bir insanlık ve gelecek tasavvuru, insanın hakikatini bilen, bildiren bir tasavvurdur. Bu bir geriye dönüş refleksi değil, bilakis zincirin kayıp halkasını bulup tamir etmek ve nesiller arasındaki kopukluğa sebep olan arızaları gidermektir
İnsan, kendisi için en büyük soru, en büyük muamma. İnsan, cismine veya ismine göre değil, derdine göre ağırdır. İnsan, kâinattan büyük ve derdi de buna mukabil ona denk. İsminin ardındaki mânâyı anlayan cisminin büyüklüğünü ve ağırlığını da anlayacak ve asıl derdine dönerek hafif ve değersiz şeylerden elini çekecek. İnsan derdin büyüğüdür ve var olmanın en büyük sancısını çeken de insandır. Çünkü insan, inançtır, imandır. Bu inancın derinliği bizi anlamın derinliğine, anlamın derinliği bizi üslubun derinliğine ulaştırır. Özünü bilmenin bilgisi, bizi bilinmesi gerekenin özüne götürür. Medeniyetlerin insan ve evren tasavvuru ve bu anlayışı kuşatan benlik bilinçleri, aynı zamanda tarih yapma ve yazma eylemlerinin fizikötesi görüntüsüdür. Bu görüntü dışında kalan tüm fiiller, katı ideolojik şiddetten ve söylevlerden ibaret kalır. İnsan, hakikatin hayali ile hayalin hakikati arasında, mümkün olanı hayal etmeye çalışan bir varlıktır. İnsan, varlık evinin yegâne rüyacısıdır. Kendini, çevresini, toplumu, hayatı, dünyayı inşa ve ihya etmek ile sorumludur. Hakikatin sonsuz ufkundan haberdar edilen, marifetin tek muhatabı ve taşıyıcısı insandır. Kendisine emanet edilen sorumluluğun ve mirasın farkında, kendisinden önceki tecrübeyi omuzlayacak kadar cesur, üzerine ekleyip daha ileriye taşıyacak kadar bilgili ve özverili, kendisinden sonrası için yetkin bir emanet bırakacak kadar hassas bir varlıktır insan. İnsanın ruhu göğe her baktığında, geldiği yere duyduğu özlem yüreğinin derinliklerinde biriktikçe, aşk kıvılcımı hayale bürünerek somut bir şekil alır. İşte bu, hakikatin sonsuz ufuklarına hayalin dokunmasıdır. Her dokunuş, farklı bir isimle mücessem hale gelir. Köklerine sırtını dayayanın her geçen gün gücü ve ihtişamı artar. Köklerden gelen bir insanlık ve gelecek tasavvuru, insanın hakikatini bilen, bildiren bir tasavvurdur. Bu bir geriye dönüş refleksi değil, bilakis zincirin kayıp halkasını bulup tamir etmek ve nesiller arasındaki kopukluğa sebep olan arızaları gidermektir
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat