9786054454990
704112
https://www.sehadetkitap.com/urun/zalhanin-oglu
Zalha'nın Oğlu
184.80
Mart ayı biraz soğuk ve yağışlı geçti ama Nisan ayının ikinci yarısındayız; epeydir hava çok güzel ve sıcak. Cey-han Irmağı'nın denize kavuştuğu yerin yakınındaki bir ağacın altında oturan bir adam, ırmağın denize girişini; o suların şenlik yapar gibi kavuşup karışmalarını izliyor. Bulanıklığın belirgin olduğu sahildeki çamurlu kesimden, uzun bacaklı, alaca kanatlı iki çamur kuşu aniden havalanıp, birbirlerinin etrafında döndükten sonra; çamurluğun kuruymuş gibi görün-düğü, biraz berideki ağaçların yakın bir yerine yan yana konuverdiler. Bir iki dönüp ötüp, sonra karşılıklı diz çöktüler uzun bacaklarının üstüne; ucuca getirdikleri uzun ince gagalarını, birbiri etrafında çember çizer gibi çevirdiler bir süre. Biri kanat çırpıp kalkıverdi, diğerinin üzerine konmaya çalışıyor şimdi Daha berideki bir ağacın dibine yakın bir yerde, topraktan çıkalı çok olmamış bir yeşillik görünüyor.
Tarlalardan denize inen yağmur sularının daha önce göllendiği yerde bitmişler belli ki; rüzgârda yeni yeni sallanan boylarına, anca bu günlerde kavuşmuş olan o otların içinde; on onbeş kadar serçe zor seçiliyor. Başka zaman bir kere gagalayıp baş kaldırıp, üç yöne bakıveren o serçeler; ot yemeye öyle bir kaptırmışlar ki kendilerini. 'Bunlar garanti aş veriyor'diyor insan kendi kendine. Şaka yollu tabi ve sonra, 'Hepsi dişi mi ki?'diye düşünüp, yılışıyor insan. Ama belli ki çok özlemişler; bu günlerde böyle taze otları bulmak zor tabi. Tabi şu da var ki, ilk kuluçka dönemleri yak-laşıyor artık; onun için vücutları çok istiyor olsa gerek. Sanki biçer gibi gidiyorlar; önlerindeki otların renk ve boy farkı, arkadakilerden bayağı seçiliyor. Sözleşmişler gibi hiç sesleri de çıkmıyor, hiç ses istemedikleri de belli zaten. Fakat 'güür'diye kalıp gibi aniden havalandılar, onları huylandıran şey, kıyıdaki çamur kuşlarının birden uçuverip çığlık atmasıydı tabi. Ona sebep olan da; önündeki geri dönen dalgaya göğüs vurup havalandıran ve büyük bir haşırtıyla, sahile doğru tepe üstü devriliveren koca bir dalgaydı. İşte Akdeniz'in ta ortalarından beri, artık yavaş yavaş birbirini iteleyip duran beyaz başlı dalgaların, ikindi vaktinin habercisidir diye gönderdikleri öncü dalgalar başlamıştı artık.
Mart ayı biraz soğuk ve yağışlı geçti ama Nisan ayının ikinci yarısındayız; epeydir hava çok güzel ve sıcak. Cey-han Irmağı'nın denize kavuştuğu yerin yakınındaki bir ağacın altında oturan bir adam, ırmağın denize girişini; o suların şenlik yapar gibi kavuşup karışmalarını izliyor. Bulanıklığın belirgin olduğu sahildeki çamurlu kesimden, uzun bacaklı, alaca kanatlı iki çamur kuşu aniden havalanıp, birbirlerinin etrafında döndükten sonra; çamurluğun kuruymuş gibi görün-düğü, biraz berideki ağaçların yakın bir yerine yan yana konuverdiler. Bir iki dönüp ötüp, sonra karşılıklı diz çöktüler uzun bacaklarının üstüne; ucuca getirdikleri uzun ince gagalarını, birbiri etrafında çember çizer gibi çevirdiler bir süre. Biri kanat çırpıp kalkıverdi, diğerinin üzerine konmaya çalışıyor şimdi Daha berideki bir ağacın dibine yakın bir yerde, topraktan çıkalı çok olmamış bir yeşillik görünüyor.
Tarlalardan denize inen yağmur sularının daha önce göllendiği yerde bitmişler belli ki; rüzgârda yeni yeni sallanan boylarına, anca bu günlerde kavuşmuş olan o otların içinde; on onbeş kadar serçe zor seçiliyor. Başka zaman bir kere gagalayıp baş kaldırıp, üç yöne bakıveren o serçeler; ot yemeye öyle bir kaptırmışlar ki kendilerini. 'Bunlar garanti aş veriyor'diyor insan kendi kendine. Şaka yollu tabi ve sonra, 'Hepsi dişi mi ki?'diye düşünüp, yılışıyor insan. Ama belli ki çok özlemişler; bu günlerde böyle taze otları bulmak zor tabi. Tabi şu da var ki, ilk kuluçka dönemleri yak-laşıyor artık; onun için vücutları çok istiyor olsa gerek. Sanki biçer gibi gidiyorlar; önlerindeki otların renk ve boy farkı, arkadakilerden bayağı seçiliyor. Sözleşmişler gibi hiç sesleri de çıkmıyor, hiç ses istemedikleri de belli zaten. Fakat 'güür'diye kalıp gibi aniden havalandılar, onları huylandıran şey, kıyıdaki çamur kuşlarının birden uçuverip çığlık atmasıydı tabi. Ona sebep olan da; önündeki geri dönen dalgaya göğüs vurup havalandıran ve büyük bir haşırtıyla, sahile doğru tepe üstü devriliveren koca bir dalgaydı. İşte Akdeniz'in ta ortalarından beri, artık yavaş yavaş birbirini iteleyip duran beyaz başlı dalgaların, ikindi vaktinin habercisidir diye gönderdikleri öncü dalgalar başlamıştı artık.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.