Yokuş Yukarı İstanbul

Stok Kodu:
9786059020886
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
112
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-11-03
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
170,00TL
105,40TL
Havale/EFT ile: 103,29TL
9786059020886
424533
Yokuş Yukarı İstanbul
Yokuş Yukarı İstanbul
105.40
?Gözüm ısırıyor bir yerlerden ikisini de, ama hafıza, mahalledeki Hafız amca gibi çatık kaşlı mendebur bir ihtiyar şimdi. Ser verip sır vermiyor. Alt dudağı sarkmış, masaya değiyor Hafız amcanın. Bir avuç erik için sopayı sırtımda kırıyor. Eriğin balı sızarak, ağzımın kenarından akan kana karışıyor. Hafız amcanın sakalından tutuyorum, ellerimdeki kan bulaşıyor ak sakalına. Kurtarıyor sonra sakalını avucumdan, soruyor, orak çekici nereden tanıyorum? Ters assak, hatırlar mısın? Ters dönüyor dünya. Göz hizamda ayakkabılar, kirden kararmış yer döşemesi, orak çekiç kemerle bağlanmış ayaklarımla göz göze. Ayaklarım da konuşmayacak, isteseler de konuşamazlar. Onlar görmedi poşeti kimlerin verdiğini, bense hatırlamıyorum. Tek suçum erik çalmak." Evlerine arka sokaklardan gidenlerin öykülerini yazıyor Sibel Öz. Beykoz'un kapısına kilit vurulmuş fabrikaları, Tarlabaşı'nın yokuşlu yolları, Taksim'in özgürleştiği on dört gün, Kandilli'deki fısıltılar, Boğaz'a bakan fesleğen kokulu teraslar dile geliyor, ete kemiğe bürünüyor yorgun İstanbul... Ve hatırlıyor hatırlamak istemediklerini de... Gayrettepe'deki işkenceleri, kentsel dönüşüm kıskacında çetelere boğdurulan mahalleleri ve mahalleli yiğit gençlerin katledilişini. Bazı öykülerde susuyor İstanbul, katliamdan geçiyor sözcükler de, Suruç oluyor, Ankara oluyor...
?Gözüm ısırıyor bir yerlerden ikisini de, ama hafıza, mahalledeki Hafız amca gibi çatık kaşlı mendebur bir ihtiyar şimdi. Ser verip sır vermiyor. Alt dudağı sarkmış, masaya değiyor Hafız amcanın. Bir avuç erik için sopayı sırtımda kırıyor. Eriğin balı sızarak, ağzımın kenarından akan kana karışıyor. Hafız amcanın sakalından tutuyorum, ellerimdeki kan bulaşıyor ak sakalına. Kurtarıyor sonra sakalını avucumdan, soruyor, orak çekici nereden tanıyorum? Ters assak, hatırlar mısın? Ters dönüyor dünya. Göz hizamda ayakkabılar, kirden kararmış yer döşemesi, orak çekiç kemerle bağlanmış ayaklarımla göz göze. Ayaklarım da konuşmayacak, isteseler de konuşamazlar. Onlar görmedi poşeti kimlerin verdiğini, bense hatırlamıyorum. Tek suçum erik çalmak." Evlerine arka sokaklardan gidenlerin öykülerini yazıyor Sibel Öz. Beykoz'un kapısına kilit vurulmuş fabrikaları, Tarlabaşı'nın yokuşlu yolları, Taksim'in özgürleştiği on dört gün, Kandilli'deki fısıltılar, Boğaz'a bakan fesleğen kokulu teraslar dile geliyor, ete kemiğe bürünüyor yorgun İstanbul... Ve hatırlıyor hatırlamak istemediklerini de... Gayrettepe'deki işkenceleri, kentsel dönüşüm kıskacında çetelere boğdurulan mahalleleri ve mahalleli yiğit gençlerin katledilişini. Bazı öykülerde susuyor İstanbul, katliamdan geçiyor sözcükler de, Suruç oluyor, Ankara oluyor...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat