Yesevîliğe Dâir Kaynaklar Ve Divân-ı Hikmet

Stok Kodu:
9786256682337
Boyut:
135-215-
Sayfa Sayısı:
254
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-01-17
Çeviren:
Şuayip Karakaş
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
280,00 TL
9786256682337
739412
Yesevîliğe Dâir Kaynaklar Ve Divân-ı Hikmet
Yesevîliğe Dâir Kaynaklar Ve Divân-ı Hikmet
280.00
Vefatından sonra aradan birkaç asır geçmesine rağmen Ahmed Yesevî'nin Emir Timur gibi ulu bir başbuğun kalbinde yer alması, daha sonra Şeybanîlerin nezdinde fevkalâde itibar görmesi, bu ulu mutasavvıfın Türk diyarlarında ne kadar çok sеvildiğini ve büyük bir değer kazandığını göstermektedir. Büyük mütefekkirler, hiç şüphesiz yaşadıkları manevî muhit ve şartlardan etkilenirler. Onların dünya görüşüne, o devrin sosyal ve manevî hayatı şiddetle aks eder. Fakat tarihte öyle ulu şahsiyetler de olmuştur ki, onlar kendi fikir ve görüşleri ile muhiti, sosyal ve manevî hayatı ve halkın hayat tarzını değiştirme ve hatta yeni bir istikamet icat etme kudretine sahip olmuşlardır. “Pîr-i Türkistan” namını alan ve şöhreti dokuz asırdan bеri dillerden düşmeyen Ahmed Yesevî, işte böyle büyük bir kudret sahibi insanlardan biridir. Ahmed Yesevî, ecdadına lâyık bir vâris olarak faaliyet göstermiştir. Atalarının işini devam ettirip, Türk halkları arasında İslâmiyet'in geniş surette yayılmasında fedakârlıklar göstermiş, Batılı ilim adamlarının da belirttiği gibi, “Yesevî'nin ‘Divan-ı Hikmet' adı altında toplanan şiirleri, Altın Orda devletindeki Türk ve Moğol kabilelerinin Müslüman olmasında çok büyük rol oynamıştır.” Kaynaklara müracaat edecek olursak, bu fikrin ne kadar doğru olduğunu görürüz. Mirza Uluğbеy “Tört Ulus Tarihi” adlı kitabında yazdığına göre, Altın Orda hükümdarı Özbеkhan ibn Toğral (öl. 1349) Turan'dan giden Zengi Ata'nın halifesi Seyyid Ata'nın daveti üzerine 1320 yılında halkı ile beraber İslâm'ı kabul eder. Neticede Müslüman olan Moğollar Özbek, Kazak, Tatar gibi Türk kavimleri arasına karışıp, tamamen Türkleşirler. Yani Ahmed Yesevî ve takipçilerinin faaliyeti neticesinde Moğolların kalabalık bir kısmı İslâm'ı kabul eder. Yesevî hikmetleri ve Yesevîlikte millîlik ve millî ruh fevkalâde baskındır. Buna göre, hikmetlerdeki görüşler, hikmetlerin dili ve üslûbu halka son derecede yakındır. Belirtmek gerekir ki, Yesevî'nin şiir sanatı mâna ve mahiyeti itibariyle ne kadar İslâmî ise, dil bakımından da aynı derecede millîdir. Ahmed Yesevî, Türk örf-âdet ve an'aneleriyle İslâmî değerleri birbirine uygun hâle getirdi. Türk halklarının dinî düşünce ve itikadına millî bir üslûp bahşetti. İslâm'ı Türk noktai nazarından anlattı. Arap örf-âdetleri ile İslâmî âdetleri birbirinden ayırdı, Araplardan gelen bazı değerler yerine Türk an'anelerini yerleştirdi. Bu, Ahmed Yesevî'nin İslâm dininin taleplerine göre iş yaptığını göstermektedir. Zira İslâm dini sadece Arap ve Acem örf-âdetleri değildir, Müslümanlık yolunu seçen başka milletlerin an'anelerini de ifade eden cihanşümûl bir dindir. Ahmed Yesevî ve takipçileri vasıtasıyla Merkezî Asya ve etrafında Sünnî İslâm akidesi yayıldı. Sünnî İslâm akidesi, Türk halkları arasında Şia ve Râfizîlik gibi akımların yayılmasına engel oldu.
Vefatından sonra aradan birkaç asır geçmesine rağmen Ahmed Yesevî'nin Emir Timur gibi ulu bir başbuğun kalbinde yer alması, daha sonra Şeybanîlerin nezdinde fevkalâde itibar görmesi, bu ulu mutasavvıfın Türk diyarlarında ne kadar çok sеvildiğini ve büyük bir değer kazandığını göstermektedir. Büyük mütefekkirler, hiç şüphesiz yaşadıkları manevî muhit ve şartlardan etkilenirler. Onların dünya görüşüne, o devrin sosyal ve manevî hayatı şiddetle aks eder. Fakat tarihte öyle ulu şahsiyetler de olmuştur ki, onlar kendi fikir ve görüşleri ile muhiti, sosyal ve manevî hayatı ve halkın hayat tarzını değiştirme ve hatta yeni bir istikamet icat etme kudretine sahip olmuşlardır. “Pîr-i Türkistan” namını alan ve şöhreti dokuz asırdan bеri dillerden düşmeyen Ahmed Yesevî, işte böyle büyük bir kudret sahibi insanlardan biridir. Ahmed Yesevî, ecdadına lâyık bir vâris olarak faaliyet göstermiştir. Atalarının işini devam ettirip, Türk halkları arasında İslâmiyet'in geniş surette yayılmasında fedakârlıklar göstermiş, Batılı ilim adamlarının da belirttiği gibi, “Yesevî'nin ‘Divan-ı Hikmet' adı altında toplanan şiirleri, Altın Orda devletindeki Türk ve Moğol kabilelerinin Müslüman olmasında çok büyük rol oynamıştır.” Kaynaklara müracaat edecek olursak, bu fikrin ne kadar doğru olduğunu görürüz. Mirza Uluğbеy “Tört Ulus Tarihi” adlı kitabında yazdığına göre, Altın Orda hükümdarı Özbеkhan ibn Toğral (öl. 1349) Turan'dan giden Zengi Ata'nın halifesi Seyyid Ata'nın daveti üzerine 1320 yılında halkı ile beraber İslâm'ı kabul eder. Neticede Müslüman olan Moğollar Özbek, Kazak, Tatar gibi Türk kavimleri arasına karışıp, tamamen Türkleşirler. Yani Ahmed Yesevî ve takipçilerinin faaliyeti neticesinde Moğolların kalabalık bir kısmı İslâm'ı kabul eder. Yesevî hikmetleri ve Yesevîlikte millîlik ve millî ruh fevkalâde baskındır. Buna göre, hikmetlerdeki görüşler, hikmetlerin dili ve üslûbu halka son derecede yakındır. Belirtmek gerekir ki, Yesevî'nin şiir sanatı mâna ve mahiyeti itibariyle ne kadar İslâmî ise, dil bakımından da aynı derecede millîdir. Ahmed Yesevî, Türk örf-âdet ve an'aneleriyle İslâmî değerleri birbirine uygun hâle getirdi. Türk halklarının dinî düşünce ve itikadına millî bir üslûp bahşetti. İslâm'ı Türk noktai nazarından anlattı. Arap örf-âdetleri ile İslâmî âdetleri birbirinden ayırdı, Araplardan gelen bazı değerler yerine Türk an'anelerini yerleştirdi. Bu, Ahmed Yesevî'nin İslâm dininin taleplerine göre iş yaptığını göstermektedir. Zira İslâm dini sadece Arap ve Acem örf-âdetleri değildir, Müslümanlık yolunu seçen başka milletlerin an'anelerini de ifade eden cihanşümûl bir dindir. Ahmed Yesevî ve takipçileri vasıtasıyla Merkezî Asya ve etrafında Sünnî İslâm akidesi yayıldı. Sünnî İslâm akidesi, Türk halkları arasında Şia ve Râfizîlik gibi akımların yayılmasına engel oldu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat