Yeniçeri; Kılıç Kından Çıkınca

Stok Kodu:
9786051140650
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
256
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
5
Basım Tarihi:
2011-01-23
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%35 indirimli
12,50TL
8,13TL
Havale/EFT ile: 7,32TL
9786051140650
625670
Yeniçeri; Kılıç Kından Çıkınca
Yeniçeri; Kılıç Kından Çıkınca
8.13
Sultan Selimin katliyle başlayıp Yeniçeri ocağının kaldırmasına dek süren olaylar içinde heyecan ve aşk dolu bir adam; Pir Elvan III. Selim ile Napolyon arasında mektup taşıyan bir ulak, Bektaşiler arasında bir Mevlevi Pir Elvanın sohbet arkadaşı Melling. Fransız mimar, seyyah, ressam Gerçek bilgiler ve gerçek isimlerle nefes kesici bir serüven *** Sultan Mahmut bir anda kararsızlaştı. Ateşin gözleri buğulu bir camın ardındaymış gibi bakıyordu. Umur görmüş devletlûlar ve ak sarıklı hocalar, padişahın bu mahzun duruşunun manasını kavramıştı. Sancak-ı şerif çıkar da asiler galip gelirse bu, devletin sonu olur, imparatorluk asilerin eline geçerdi. Bu ağır yükü kimse omuzlayamıyordu. Salona bir anda ölüm sessizliği çöktü. Herkes bu durumu kabullenmiş gibi boynunu bükmüş iken ileri doğru yürüyen dersiam hocası Abdurrahman Efendinin ayak sesleri boş kubbede yankılandı. Muradımız din ve devletin bekası ise, bu asileri kırar geçiririz, değilse biz de bu din ve devlet ile batıp gideriz. Zillete düşmektense ölüm yeğdir, hünkârım. Hal böyleyken daha ne olma ihtimali vardır? Hiddetinden elindeki tespih koptu, taneler mermer zemin üzerinde dağıldı. Allahın izniyle onları işte böyle dağıtırız. Bu, Allahın bir işaretidir, hünkârım. Mermer zeminde yuvarlanan taşların sesi kesilince gür sesiyle son sözünü söyledi. Kılıç kından çıkmadıkça, kurt sürüsü hizaya girmez, hünkârım! *** Pir Elvan Eski bir yeniçeri Bektaşi görünümlü bir Mevlevi Sultan Selim'in sadık eri Osmanlı'nın en çalkantılı dönemlerinden birinde devletin kaderiyle, ömrünün son demlerine yaklaşmış bu adamınki bir noktada buluşur. Pir Elvan, uğrunda savaştığı Sultan Selim'in katline, devleti arkadan vuran Kabakçı'nın ihanetlerine, günah yuvasına dönen ordunun isyanlarına, halktaki yozlaşmaya ve nihayet kanlı bir kıyımla Yeniçeri Ocağı'nın tarihe karışmasına şahit olur. Esnafı, uleması, devlet erkanı ve artık "Devlet Ocak içindir" diyen yeniçerileri ile İstanbul'un tarih boyunca sahne olduğu en sancılı dönemlerden biri ve sona doğru yaklaşan bir imparatorluğun dayandığı ocağın çürüyüp bitişi, aşk, ölüm ve pişmanlıkla iç içe anlatılıyor.
Sultan Selimin katliyle başlayıp Yeniçeri ocağının kaldırmasına dek süren olaylar içinde heyecan ve aşk dolu bir adam; Pir Elvan III. Selim ile Napolyon arasında mektup taşıyan bir ulak, Bektaşiler arasında bir Mevlevi Pir Elvanın sohbet arkadaşı Melling. Fransız mimar, seyyah, ressam Gerçek bilgiler ve gerçek isimlerle nefes kesici bir serüven *** Sultan Mahmut bir anda kararsızlaştı. Ateşin gözleri buğulu bir camın ardındaymış gibi bakıyordu. Umur görmüş devletlûlar ve ak sarıklı hocalar, padişahın bu mahzun duruşunun manasını kavramıştı. Sancak-ı şerif çıkar da asiler galip gelirse bu, devletin sonu olur, imparatorluk asilerin eline geçerdi. Bu ağır yükü kimse omuzlayamıyordu. Salona bir anda ölüm sessizliği çöktü. Herkes bu durumu kabullenmiş gibi boynunu bükmüş iken ileri doğru yürüyen dersiam hocası Abdurrahman Efendinin ayak sesleri boş kubbede yankılandı. Muradımız din ve devletin bekası ise, bu asileri kırar geçiririz, değilse biz de bu din ve devlet ile batıp gideriz. Zillete düşmektense ölüm yeğdir, hünkârım. Hal böyleyken daha ne olma ihtimali vardır? Hiddetinden elindeki tespih koptu, taneler mermer zemin üzerinde dağıldı. Allahın izniyle onları işte böyle dağıtırız. Bu, Allahın bir işaretidir, hünkârım. Mermer zeminde yuvarlanan taşların sesi kesilince gür sesiyle son sözünü söyledi. Kılıç kından çıkmadıkça, kurt sürüsü hizaya girmez, hünkârım! *** Pir Elvan Eski bir yeniçeri Bektaşi görünümlü bir Mevlevi Sultan Selim'in sadık eri Osmanlı'nın en çalkantılı dönemlerinden birinde devletin kaderiyle, ömrünün son demlerine yaklaşmış bu adamınki bir noktada buluşur. Pir Elvan, uğrunda savaştığı Sultan Selim'in katline, devleti arkadan vuran Kabakçı'nın ihanetlerine, günah yuvasına dönen ordunun isyanlarına, halktaki yozlaşmaya ve nihayet kanlı bir kıyımla Yeniçeri Ocağı'nın tarihe karışmasına şahit olur. Esnafı, uleması, devlet erkanı ve artık "Devlet Ocak içindir" diyen yeniçerileri ile İstanbul'un tarih boyunca sahne olduğu en sancılı dönemlerden biri ve sona doğru yaklaşan bir imparatorluğun dayandığı ocağın çürüyüp bitişi, aşk, ölüm ve pişmanlıkla iç içe anlatılıyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat