Yat İnşa Sözleşmesinde Ayıp

Stok Kodu:
9786257277518
Boyut:
160-235-0
Sayfa Sayısı:
116
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-02-16
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
%13 indirimli
90,00TL
78,30TL
Havale/EFT ile: 70,47TL
9786257277518
587748
Yat İnşa Sözleşmesinde Ayıp
Yat İnşa Sözleşmesinde Ayıp
78.30
Türk hukukunda gemiler ve gemi inşası ile ilgili çok sayıda hukuki eser ve çalışmalar mevcut iken, yat kavramı ve yat inşası ile ilgili kaynağa rastlamak güçtür. Oysa ki, yat kavramının ve yat hukukunun menşei olarak kabul edilebilecek İngiliz hukukunda, gemilerden açıkça ayrılacak şekilde yatlar ve yatlar hakkında hukuki eserler mevcuttur. Öyle ki, İngiliz hukukunda yat hukuku (“law of yachts”) şeklinde tabir edilen, yatların inşa sürecini, devir ve satın alma işlemlerini, tescil ve bayrak konularını ele alan bir alt dal bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı da, Türk hukukunda böyle bir ayrım yapılması gerekip gerekmediğini incelemek, uygulamada böyle bir ayrıma ihtiyaç olup olmadığını değerlendirmektir. Yat kavramının gemi kavramından ayrıştırılması gerekliliği, geminin her zaman ticari ya da kamusal amaçla kullanılan bir deniz aracı olması, yatın ise her zaman gezinti ve eğlence amacıyla kullanılan bir deniz aracı olmasıdır. Dolayısıyla, eğlence amacıyla kullanılan bir malın ticari amaçla kullanılan bir malla aynı mevzuata ve hukuk normlarına tabi olması, uygulamada duyulan ihtiyaçları tatmin etmekte yetersiz kalabilecektir. Yatların yüksek değeri ve ülkenin ihracat kapasitesindeki yeri de düşünüldüğünde, uygulamadaki ihtiyaçların karşılanmamasından doğabilecek bu olası sakıncalar göz ardı edilmemelidir. Yatlar teknik özellikler olarak da gemilerden farklı deniz araçları olup, bu fark özellikle inşa sürecinde önem arz etmektedir. Örneğin bir gemi inşasında işsahibi, geminin hızına, yakıt tüketimine ve yük kapasitesine, kısaca ekonomik faktörlere önem verirken, bir yat inşa sözleşmesinde işsahibi tam tersine yatın tasarımına, uzunluğuna, estetik görünümüne, kullanılan malzemelerin kalitesine, konforuna önem verebilmektedir. İşsahibinin beklentileri bu denli ayrışabilecekken, her iki deniz aracının inşasında meydana gelebilecek ayıpları ve bu ayıplardan doğan sonuçları yeknesaklaştırmak mümkün değildir. Şubat 2019 verilene göre 24 metrenin üzerinde yatların (süperyatların) üretiminde ülkemiz dünyada 4. sıradadır. Gemi ve yat inşa sektörünün ihracat kapasitesi yıllık 1 milyar ABD Dolarını aşmıştır. Liman ve marinalarda gemi ve yatlara verilen hizmet, yakıt, tamir ve rıhtım ücretleri ise bu rakamlara dahil değildir. Tüm bu veriler, gelişmekte olan yat sektörünün aynı hızda gelişen hukuki normlara da ihtiyaç duyacağı anlamına gelmektedir. Bu çalışmanın konusu, yatı ve yat inşa sözleşmelerini sınıflandırdıktan sonra, bu sözleşmelerde ayıptan doğan sorumluluğu incelemektir. Bu inceleme yapılırken yat inşa sözleşmesinin gemi inşa sözleşmesiyle olan benzerliklerden, borçlar kanunu genel hükümlerinden ve eser sözleşmesi özel hükümlerinden faydalanılmış, ancak gemi ve yat inşasında kullanılan tip sözleşmelerin genellikle tabii olduğu hukuk sitemi olan İngiliz hukuku kaynaklarından da yararlanılarak “yat” kavramının “gemi” kavramından farkı da ortaya konulmuştur. Bu çalışmada ikinci bölümde yat kavramı kapsamlı bir şekilde irdelenmiştir. Ardından üçüncü bölümde kısaca yat inşa sözleşmesinin hukuki sınıflandırılması yapılmış, unsurlarına, taraflarına, tarafların kanuni ve sözleşmesel borçlarına ve uygulamada sık rastlanan tip sözleşmelerin birbirlerinden farklarına değinilmiştir. Tüketici hukuku ile ilgili değerlendirmeler bu tez kapsamında ele alınmamıştır. Son olarak dördüncü bölümde ayıp kavramı ve türleri incelenmiş, yat inşasında sık rastlanan ayıplar ele alınmış ve son olarak ayıp karşısında tarafların hak ve yükümlülükleri tartışılmıştır.
Türk hukukunda gemiler ve gemi inşası ile ilgili çok sayıda hukuki eser ve çalışmalar mevcut iken, yat kavramı ve yat inşası ile ilgili kaynağa rastlamak güçtür. Oysa ki, yat kavramının ve yat hukukunun menşei olarak kabul edilebilecek İngiliz hukukunda, gemilerden açıkça ayrılacak şekilde yatlar ve yatlar hakkında hukuki eserler mevcuttur. Öyle ki, İngiliz hukukunda yat hukuku (“law of yachts”) şeklinde tabir edilen, yatların inşa sürecini, devir ve satın alma işlemlerini, tescil ve bayrak konularını ele alan bir alt dal bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı da, Türk hukukunda böyle bir ayrım yapılması gerekip gerekmediğini incelemek, uygulamada böyle bir ayrıma ihtiyaç olup olmadığını değerlendirmektir. Yat kavramının gemi kavramından ayrıştırılması gerekliliği, geminin her zaman ticari ya da kamusal amaçla kullanılan bir deniz aracı olması, yatın ise her zaman gezinti ve eğlence amacıyla kullanılan bir deniz aracı olmasıdır. Dolayısıyla, eğlence amacıyla kullanılan bir malın ticari amaçla kullanılan bir malla aynı mevzuata ve hukuk normlarına tabi olması, uygulamada duyulan ihtiyaçları tatmin etmekte yetersiz kalabilecektir. Yatların yüksek değeri ve ülkenin ihracat kapasitesindeki yeri de düşünüldüğünde, uygulamadaki ihtiyaçların karşılanmamasından doğabilecek bu olası sakıncalar göz ardı edilmemelidir. Yatlar teknik özellikler olarak da gemilerden farklı deniz araçları olup, bu fark özellikle inşa sürecinde önem arz etmektedir. Örneğin bir gemi inşasında işsahibi, geminin hızına, yakıt tüketimine ve yük kapasitesine, kısaca ekonomik faktörlere önem verirken, bir yat inşa sözleşmesinde işsahibi tam tersine yatın tasarımına, uzunluğuna, estetik görünümüne, kullanılan malzemelerin kalitesine, konforuna önem verebilmektedir. İşsahibinin beklentileri bu denli ayrışabilecekken, her iki deniz aracının inşasında meydana gelebilecek ayıpları ve bu ayıplardan doğan sonuçları yeknesaklaştırmak mümkün değildir. Şubat 2019 verilene göre 24 metrenin üzerinde yatların (süperyatların) üretiminde ülkemiz dünyada 4. sıradadır. Gemi ve yat inşa sektörünün ihracat kapasitesi yıllık 1 milyar ABD Dolarını aşmıştır. Liman ve marinalarda gemi ve yatlara verilen hizmet, yakıt, tamir ve rıhtım ücretleri ise bu rakamlara dahil değildir. Tüm bu veriler, gelişmekte olan yat sektörünün aynı hızda gelişen hukuki normlara da ihtiyaç duyacağı anlamına gelmektedir. Bu çalışmanın konusu, yatı ve yat inşa sözleşmelerini sınıflandırdıktan sonra, bu sözleşmelerde ayıptan doğan sorumluluğu incelemektir. Bu inceleme yapılırken yat inşa sözleşmesinin gemi inşa sözleşmesiyle olan benzerliklerden, borçlar kanunu genel hükümlerinden ve eser sözleşmesi özel hükümlerinden faydalanılmış, ancak gemi ve yat inşasında kullanılan tip sözleşmelerin genellikle tabii olduğu hukuk sitemi olan İngiliz hukuku kaynaklarından da yararlanılarak “yat” kavramının “gemi” kavramından farkı da ortaya konulmuştur. Bu çalışmada ikinci bölümde yat kavramı kapsamlı bir şekilde irdelenmiştir. Ardından üçüncü bölümde kısaca yat inşa sözleşmesinin hukuki sınıflandırılması yapılmış, unsurlarına, taraflarına, tarafların kanuni ve sözleşmesel borçlarına ve uygulamada sık rastlanan tip sözleşmelerin birbirlerinden farklarına değinilmiştir. Tüketici hukuku ile ilgili değerlendirmeler bu tez kapsamında ele alınmamıştır. Son olarak dördüncü bölümde ayıp kavramı ve türleri incelenmiş, yat inşasında sık rastlanan ayıplar ele alınmış ve son olarak ayıp karşısında tarafların hak ve yükümlülükleri tartışılmıştır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat