Yaşamanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog

Stok Kodu:
9786254056840
Boyut:
125-205-0
Sayfa Sayısı:
80
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-11-02
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%36 indirimli
26,00TL
16,64TL
Havale/EFT ile: 16,31TL
9786254056840
539784
Yaşamanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog
Yaşamanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog
16.64
“Anlam zorbalığı da nedir?” “Şunu demek istiyorum: Anlamak elbette önemlidir, baktığın, içinde birlikte yaşadığın şeylere anlam vermek, onlarla anlamlı bir ilişki kurulabildiğine inanmak ve bu şekilde kendi varlığına da tesadüfle oluşmadığına inandığın mutlak ve sarsılmaz bir anlam vermek. Ama işte, yaşamın her safhasında, hem içinde yaşadığın dünyaya hem dışına fırlatılmış olduğun Doğa'ya ve hem de insan uğraşı olarak kültürle insanlaştırmaya çabaladığın yeryüzüne anlamsızlık ihtimalinden korkarak anlam dayatmak bir tür zorbalığa giriyor. İnsan bunu kendisinin varoluşun merkezinde olduğunu varsayarak yapıyor. Oysa anlamak/anlamlandırmak değildir mesele; mesele kabul etmektir. Olduğu gibi, nasılsa öyle olarak kabullenmek ve sonra kabullendiklerinle dolaysız, önyargısız iletişim kurmak demek, karşılıklı konuşmak demek, karşılıklı söyleşmek demektir. Anlama ısrarı, anlamadıklarımızı gözardı etme tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor bizi. Esas olan, işte bu nedenle, anlamak değil, kabul etmektir bence. Tüm varlıkları oldukları gibi, ne eksik ne fazla, kabullenmek.”
“Anlam zorbalığı da nedir?” “Şunu demek istiyorum: Anlamak elbette önemlidir, baktığın, içinde birlikte yaşadığın şeylere anlam vermek, onlarla anlamlı bir ilişki kurulabildiğine inanmak ve bu şekilde kendi varlığına da tesadüfle oluşmadığına inandığın mutlak ve sarsılmaz bir anlam vermek. Ama işte, yaşamın her safhasında, hem içinde yaşadığın dünyaya hem dışına fırlatılmış olduğun Doğa'ya ve hem de insan uğraşı olarak kültürle insanlaştırmaya çabaladığın yeryüzüne anlamsızlık ihtimalinden korkarak anlam dayatmak bir tür zorbalığa giriyor. İnsan bunu kendisinin varoluşun merkezinde olduğunu varsayarak yapıyor. Oysa anlamak/anlamlandırmak değildir mesele; mesele kabul etmektir. Olduğu gibi, nasılsa öyle olarak kabullenmek ve sonra kabullendiklerinle dolaysız, önyargısız iletişim kurmak demek, karşılıklı konuşmak demek, karşılıklı söyleşmek demektir. Anlama ısrarı, anlamadıklarımızı gözardı etme tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor bizi. Esas olan, işte bu nedenle, anlamak değil, kabul etmektir bence. Tüm varlıkları oldukları gibi, ne eksik ne fazla, kabullenmek.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat