9786054282784
385893
https://www.sehadetkitap.com/urun/yasama-sanati-1
Yaşama Sanatı
134.52
Bu kitap insan düşüncesinin ufuklarına doğru yapılan gizemli bir yolculuğun öyküsüdür. En eski mitolojik anlatılardan günümüz sanat ürünlerine dek yaşamı ve insanı konu alan onlarca başyapıttan damıtılmış bir sevda öyküsü... Buna insanın var olma sevdası da denebilir. Zor, acılı, keyifli, alaycı, içtenlikli, onurlu, korkusuz ve şiirsel bir dille anlatılmış bir öykü ya da şöyle diyelim: İnsana, var olma sanatını insanca anlatan bir insanlık manifestosu.
Bu kitabı okurken Yunusun yanık sevdalı sesini duyacaksınız, Prometheusun yaktığı insanlık ateşiyle aydınlanacak, Apollon ile aşkın umarsız yalnızlığını duyumsayacak ve Nietzsche ile uçurumlara yuvarlanacaksınız. Sonra Millerın "Satıcının Ölümü" adlı ürünüyle gerçekte ölenin hepimizin içinde yaşayan Pazar karakteri olduğunu hissedecek, Tolstoyun, Spinozanın, Sokratesin onurlu yaşamları ve sevgi dolu sesleriyle ürperecek, Kafka ile soğuk, ayrıksı duygularla sarsılacak, Dostoyevski ile içinizdeki insanın avazı çıktığı kadar bağırdığını duyacaksınız. Sakın susturmayın içinizde konuşan o gerçek insanın sesini. O size yeraltından, yani insanlığın unutulduğu ve insanın "yurtsuz" olarak yaşadığı gerçek dünyadan söz edecek. Kendini arayan insanın en çocuksu, en bilgece, en dokunaklı sesidir onun sesi... Chaplin ile gülerken, Fellini ile kanınızın donduğunu hissedeceksiniz. Balzac sizi acı acı düşündürürken, Buddha o bilge bakışlarıyla size sessizliğin diliyle seslenecek.
Bütün bunlara hazırsanız (ki bu sözün anlamı insan olma gerçeği ile yüzleşmek istiyorsanız demektir) okuyun bu kitabı. Yoksa size ağır gelir, kalkamazsınız altından. Çünkü zor iştir insanca yaşamak ve var olmak. Sevgiyi yitirmiş, yaşamın gayya kuyusuna düşmüş, tüketim toplumunun tükenmiş insanlarına göre değildir bu kitap.
Özetle baştan aşağı insan olma sevdasını anlatmayı amaçlayan bu kitap, sizi bütün zamanlarda ve kültürlerde yeni bir kimlikle yolculuk yapmaya çağırıyor. Bugünü daha iyi anlamak ve insanca yaşamak için felsefe, psikoloji, kamu yönetimi, antropoloji, sosyoloji gibi disiplinlerin prizmasından roman, şiir, deneme, hikâye, film, mitoloji vb. sanat ürünlerini, üstelik onlarcasını bir arada yeniden yaşamak ister misiniz? Dağların doruklarından, denizlerin derinliklerine düşmek ister misiniz? Kanatlanıp uçmak, yaşadığınız dünyayı örneğin bir de O. Wildein Mutlu Prensi gözüyle görmek ister misiniz? O arada içinizde bir yer kanarsa sakın bastırmayın. Bırakın kanasın, o insanı var eden tek şeyin, yüreğin yarasıdır. Kahkahalarla güleceğiniz bölümleri okurken de gülmemezlik etmeyin lütfen. Çünkü gülmek, ağlamak kadar doğal ve insani bir tepkidir. Bütün bunlar her şeyden büyük olan tek şey adına, sevgiyle yeniden aydınlanarak insanca var olmak içindir. Sizce yaşamak buna değmez mi? Bunun için de insanı o unutulmuş topraklarda aramak ve onun sevgi dolu özünü yeniden keşfetmek zorundayız. Başka türlü yaşayamayız. Üstelik içinde yaşadığımız teknoloji faşizmi bizi her gün daha çok kirletiyor ve bu insanlık arayışını içinden çıkılmaz bir labirente dönüştürüyor. Evet tam şimdi, yarın değil hemen şimdi. Lütfen ayağa kalkın ve gücünüzün yettiği kadar direnin, avazınız çıktığı kadar bağırın. İçinizdeki insanı konuşturun artık. Göreceksiniz dağ pınarları gibi çağlayacak, çoğalacak, ışıldayacaksınız ve en azından kendinizi kurtaracaksınız ki bu kendimiz ve insanlık adına yapabileceğimiz en büyük iştir. İçinizdeki çocuğun "Kral Çıplak" diye bağırdığı an yüreğiniz başka yüreklerde atmaya başlayacak, sesiniz başka seslere karışacaktır ve dünyada sevgi adına yaşayan insanların da hâlâ var olduğunu göreceksiniz.
Bu kadarını esirgemeyelim birbirimizden olur mu?
Sevgilerimle.
Ayhan AYDIN
Aralık 2011
Bu kitap insan düşüncesinin ufuklarına doğru yapılan gizemli bir yolculuğun öyküsüdür. En eski mitolojik anlatılardan günümüz sanat ürünlerine dek yaşamı ve insanı konu alan onlarca başyapıttan damıtılmış bir sevda öyküsü... Buna insanın var olma sevdası da denebilir. Zor, acılı, keyifli, alaycı, içtenlikli, onurlu, korkusuz ve şiirsel bir dille anlatılmış bir öykü ya da şöyle diyelim: İnsana, var olma sanatını insanca anlatan bir insanlık manifestosu.
Bu kitabı okurken Yunusun yanık sevdalı sesini duyacaksınız, Prometheusun yaktığı insanlık ateşiyle aydınlanacak, Apollon ile aşkın umarsız yalnızlığını duyumsayacak ve Nietzsche ile uçurumlara yuvarlanacaksınız. Sonra Millerın "Satıcının Ölümü" adlı ürünüyle gerçekte ölenin hepimizin içinde yaşayan Pazar karakteri olduğunu hissedecek, Tolstoyun, Spinozanın, Sokratesin onurlu yaşamları ve sevgi dolu sesleriyle ürperecek, Kafka ile soğuk, ayrıksı duygularla sarsılacak, Dostoyevski ile içinizdeki insanın avazı çıktığı kadar bağırdığını duyacaksınız. Sakın susturmayın içinizde konuşan o gerçek insanın sesini. O size yeraltından, yani insanlığın unutulduğu ve insanın "yurtsuz" olarak yaşadığı gerçek dünyadan söz edecek. Kendini arayan insanın en çocuksu, en bilgece, en dokunaklı sesidir onun sesi... Chaplin ile gülerken, Fellini ile kanınızın donduğunu hissedeceksiniz. Balzac sizi acı acı düşündürürken, Buddha o bilge bakışlarıyla size sessizliğin diliyle seslenecek.
Bütün bunlara hazırsanız (ki bu sözün anlamı insan olma gerçeği ile yüzleşmek istiyorsanız demektir) okuyun bu kitabı. Yoksa size ağır gelir, kalkamazsınız altından. Çünkü zor iştir insanca yaşamak ve var olmak. Sevgiyi yitirmiş, yaşamın gayya kuyusuna düşmüş, tüketim toplumunun tükenmiş insanlarına göre değildir bu kitap.
Özetle baştan aşağı insan olma sevdasını anlatmayı amaçlayan bu kitap, sizi bütün zamanlarda ve kültürlerde yeni bir kimlikle yolculuk yapmaya çağırıyor. Bugünü daha iyi anlamak ve insanca yaşamak için felsefe, psikoloji, kamu yönetimi, antropoloji, sosyoloji gibi disiplinlerin prizmasından roman, şiir, deneme, hikâye, film, mitoloji vb. sanat ürünlerini, üstelik onlarcasını bir arada yeniden yaşamak ister misiniz? Dağların doruklarından, denizlerin derinliklerine düşmek ister misiniz? Kanatlanıp uçmak, yaşadığınız dünyayı örneğin bir de O. Wildein Mutlu Prensi gözüyle görmek ister misiniz? O arada içinizde bir yer kanarsa sakın bastırmayın. Bırakın kanasın, o insanı var eden tek şeyin, yüreğin yarasıdır. Kahkahalarla güleceğiniz bölümleri okurken de gülmemezlik etmeyin lütfen. Çünkü gülmek, ağlamak kadar doğal ve insani bir tepkidir. Bütün bunlar her şeyden büyük olan tek şey adına, sevgiyle yeniden aydınlanarak insanca var olmak içindir. Sizce yaşamak buna değmez mi? Bunun için de insanı o unutulmuş topraklarda aramak ve onun sevgi dolu özünü yeniden keşfetmek zorundayız. Başka türlü yaşayamayız. Üstelik içinde yaşadığımız teknoloji faşizmi bizi her gün daha çok kirletiyor ve bu insanlık arayışını içinden çıkılmaz bir labirente dönüştürüyor. Evet tam şimdi, yarın değil hemen şimdi. Lütfen ayağa kalkın ve gücünüzün yettiği kadar direnin, avazınız çıktığı kadar bağırın. İçinizdeki insanı konuşturun artık. Göreceksiniz dağ pınarları gibi çağlayacak, çoğalacak, ışıldayacaksınız ve en azından kendinizi kurtaracaksınız ki bu kendimiz ve insanlık adına yapabileceğimiz en büyük iştir. İçinizdeki çocuğun "Kral Çıplak" diye bağırdığı an yüreğiniz başka yüreklerde atmaya başlayacak, sesiniz başka seslere karışacaktır ve dünyada sevgi adına yaşayan insanların da hâlâ var olduğunu göreceksiniz.
Bu kadarını esirgemeyelim birbirimizden olur mu?
Sevgilerimle.
Ayhan AYDIN
Aralık 2011
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.