9786258105216
599816
https://www.sehadetkitap.com/urun/yasadikca-2
Yaşadıkça 2
57.66
Bu suali ilk önce kendime soruyorum tabii; Ben dert babası mıyım, diye. insanoğlu Âdem'den bu yana türlü türlü gaileler içinde bugünlere kadar yuvarlanagelmiş, şimdilerde de, tabiri câiz ise kendi miadını doldurana dek, üzerine çeşit çeşit ve sağanak sağanak yağan meşakkatlere göğüs germeye alışık hâle gelmiş; hilkatten bu meşakkatlere de muhayyer ruh hâleti ile asırlarca tahammül edebilmiştir. Ne var ki 21. aşırın ilk çeyreğinde Anadolu coğrafyasının en batısında yaşama tutunmaya çalışan ve iş bu surette varlıkta kulluk ve dahi dünyevilik ödevlerini aksatma endişesiyle telaşa kapılıveren sevgili ben, gündelik koşuşturmacanın nihayetinde her bir memleketlim gibi günün sonunda biteviye evin yolunu tutmakta, iç huzuru hanenin divanında bulmanın ümidinde iken, inci mercan hükmündeki dakikaların ardından o sihirli kutunun hükmü altına girmeye ne kadar da alışık! Müptelası olduğumdan değil belki; fakat zamanenin havasını teneffüs etmekten berî olmanın imkansızlığından olsa gerek, kumandanın tuşlarında dakikaları eritmeye başlamak, sanki kaçınılmaz bir şeymiş gibi bütün benliğimizi çepeçevre sarmış da, bundan kurtulmaya çalışmanın lüzumunu dahi akletmekten uzak kalmış olmak, şu zavallı ben'in en acayip yönü belki de. Mukadderat mı bu? Ben de: ‘Hayır.. Ne münasebet canım!” diyenlerdenim aslında. Lâkin öbür yanımı ikna etmeye, onu da bu yargıma inandırmaya çalışmak da ayrı bir müşkül vesselam! Kuşlar… Gökyüzüne âşık kuşlar.. Kuşlar ki ne pervasız ne de özgür! Bilakis her şeye sahip, sahipsiz kuşlar.. Amsterdam, Hollanda (26/04/2018)
Bu suali ilk önce kendime soruyorum tabii; Ben dert babası mıyım, diye. insanoğlu Âdem'den bu yana türlü türlü gaileler içinde bugünlere kadar yuvarlanagelmiş, şimdilerde de, tabiri câiz ise kendi miadını doldurana dek, üzerine çeşit çeşit ve sağanak sağanak yağan meşakkatlere göğüs germeye alışık hâle gelmiş; hilkatten bu meşakkatlere de muhayyer ruh hâleti ile asırlarca tahammül edebilmiştir. Ne var ki 21. aşırın ilk çeyreğinde Anadolu coğrafyasının en batısında yaşama tutunmaya çalışan ve iş bu surette varlıkta kulluk ve dahi dünyevilik ödevlerini aksatma endişesiyle telaşa kapılıveren sevgili ben, gündelik koşuşturmacanın nihayetinde her bir memleketlim gibi günün sonunda biteviye evin yolunu tutmakta, iç huzuru hanenin divanında bulmanın ümidinde iken, inci mercan hükmündeki dakikaların ardından o sihirli kutunun hükmü altına girmeye ne kadar da alışık! Müptelası olduğumdan değil belki; fakat zamanenin havasını teneffüs etmekten berî olmanın imkansızlığından olsa gerek, kumandanın tuşlarında dakikaları eritmeye başlamak, sanki kaçınılmaz bir şeymiş gibi bütün benliğimizi çepeçevre sarmış da, bundan kurtulmaya çalışmanın lüzumunu dahi akletmekten uzak kalmış olmak, şu zavallı ben'in en acayip yönü belki de. Mukadderat mı bu? Ben de: ‘Hayır.. Ne münasebet canım!” diyenlerdenim aslında. Lâkin öbür yanımı ikna etmeye, onu da bu yargıma inandırmaya çalışmak da ayrı bir müşkül vesselam! Kuşlar… Gökyüzüne âşık kuşlar.. Kuşlar ki ne pervasız ne de özgür! Bilakis her şeye sahip, sahipsiz kuşlar.. Amsterdam, Hollanda (26/04/2018)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.