Vişne Kokulu Topraklar

Stok Kodu:
9786256655713
Boyut:
135-230-0
Sayfa Sayısı:
448
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-12-12
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
340,00TL
Havale/EFT ile: 316,20TL
9786256655713
733031
Vişne Kokulu Topraklar
Vişne Kokulu Topraklar
340.00
“1915'te Sarıkamış'ta başlayıp, Rusya'nın derinliklerine sürüklenen kahraman bir Osmanlı askerinin sıra dışı esaret yolculuğu… Uzak diyarların çetin atmosferinde yaşanan aşklar… Dinlerin, dillerin engelleyemediği dostluklar, sevdalar… Dünya'nın yarısını kat eden bir neslin yaşam macerası… Sabri'nin ölümle burun buruna geçen ve her seferinde ona meydan okuduğu yılları… Bir solukta okuyacağınız bu kitabı elinizden düşüremeyeceksiniz. “Önceleri hissettirmeden, özenle işlenmiş danteller gibi süslemişti üstlerini kar. Derken, ruhunun dengi soğuğa bir el etmiş, çağırmıştı yanı başına, üfür üfür essin, hükümranlığını dağa, bayıra ilan etsin diye. Soğuk da nazlanmadan bitivermişti ayağının dibinde. Önce usul usul dondurmuştu ama sonra durmamış, pişkin bir tebessümle tufan olmuş, fırtına olmuş, Allah'ın gazabını üstlerine yağdırarak esip kavurmuştu ortalığı.” “Oysa kimsenin hatırlamadığı geçmiş zamanlarda, gündüzleri güneşe dönen ayçiçekleri gibi parıldardı yüzü. Her şey mis gibi toprak, çiçek, çimen, gök, güneş kokarken, o yüce dağlar, yeşil yeşil bağrını açmış onları sarmalarken, utangaç bir tebessüm çehresinden eksik olmazdı.”
“1915'te Sarıkamış'ta başlayıp, Rusya'nın derinliklerine sürüklenen kahraman bir Osmanlı askerinin sıra dışı esaret yolculuğu… Uzak diyarların çetin atmosferinde yaşanan aşklar… Dinlerin, dillerin engelleyemediği dostluklar, sevdalar… Dünya'nın yarısını kat eden bir neslin yaşam macerası… Sabri'nin ölümle burun buruna geçen ve her seferinde ona meydan okuduğu yılları… Bir solukta okuyacağınız bu kitabı elinizden düşüremeyeceksiniz. “Önceleri hissettirmeden, özenle işlenmiş danteller gibi süslemişti üstlerini kar. Derken, ruhunun dengi soğuğa bir el etmiş, çağırmıştı yanı başına, üfür üfür essin, hükümranlığını dağa, bayıra ilan etsin diye. Soğuk da nazlanmadan bitivermişti ayağının dibinde. Önce usul usul dondurmuştu ama sonra durmamış, pişkin bir tebessümle tufan olmuş, fırtına olmuş, Allah'ın gazabını üstlerine yağdırarak esip kavurmuştu ortalığı.” “Oysa kimsenin hatırlamadığı geçmiş zamanlarda, gündüzleri güneşe dönen ayçiçekleri gibi parıldardı yüzü. Her şey mis gibi toprak, çiçek, çimen, gök, güneş kokarken, o yüce dağlar, yeşil yeşil bağrını açmış onları sarmalarken, utangaç bir tebessüm çehresinden eksik olmazdı.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat