Vekalet Teorisi Ve Kaynak Bağimliliği Teorisi Bağlaminda, Yönetim Kurulu Özellikleri Ve Finansal Per
Boyut:
165-235-0
Sayfa Sayısı:
230
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-02-19
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%18
indirimli
220,00TL
180,40TL
Havale/EFT ile:
162,36TL
9786054749980
456204
https://www.sehadetkitap.com/urun/vekalet-teorisi-ve-kaynak-bagimliligi-teorisi-baglaminda-yonetim-kurulu-ozellikleri-ve-finansal-per
Vekalet Teorisi Ve Kaynak Bağimliliği Teorisi Bağlaminda, Yönetim Kurulu Özellikleri Ve Finansal Per
180.40
Kurumsal Yönetim alanında ilk çalışmaların yapılmaya başlandığı 1970'li yıllardan itibaren kurumsal yönetim uygulamalarının
örgütler üzerindeki etkilerini inceleyen araştırmalar ortaya çıkmıştır. Bu araştırmalar arasında özellikle yönetim kurulları ile ilgili
olanların sayısı bir hayli fazladır. Bunun temel nedeni, yönetim kurullarının özellikle anonim şirketlerde sahiplik ve kontrolün
birbirinden ayrılması sonucunda ortaya çıkabilecek problemleri azaltmada etkin rol oynayan bir kurumsal yönetim mekanizması
olmalarıdır. Bu sebeple, yönetim kurullarının etkin bir kurumsal kontrol mekanizması olarak faaliyet gösterebilmeleri adına sahip
olmaları gereken yapı bilhassa vekalet teorisi bağlamında sıklıkla ele alınmıştır. Vekalet teorisine göre, sahiplik ve kontrolün
birbirinden ayrılması sonucunda yöneticiler ile pay sahipleri arasında ortaya çıkan problemleri azaltabilmek için yönetim kurulunun
ağırlıklı olarak bağımsız üyelerden oluşması gerekmektedir. Yönetim kurulunun bağımsız üyelerden oluşması ile CEO'nun etkin
kontrolü gerçekleştirilebilecektir. CEO ve yönetim kurulu başkanının aynı kişi olmaması da bu anlamda önemli bir husustur.
Kurumsal yönetim literatüründe kaynak bağımlılığı teorisi bağlamında, yönetim kurulu üyelerinin danışmanlık hizmeti ve kaynak temin
etme rollerine vurgu yapan çalışmalar mevcuttur. Danışmanlık hizmeti rolleri yönetim kurulu üyelerinin üst düzey yöneticilere
rehberlik etmeleri, onlara yol göstermeleri anlamına gelmektedir. Ayrıca kaynak bağımlılığı teorisi, yönetim kurulu üyelerinin çevreyle
kurdukları bağlantılar sayesinde, örgütün faaliyetlerini devam ettirebilmesi açısından kritik olan kaynakların temini konusundaki
rolüne de dikkat çekmektedir. Bu sayede örgütün kaynaklar nedeniyle çevrelerindeki aktörlere duydukları bağımlılık düzeyi de
azalmış olacaktır. Dolayısıyla, kaynak bağımlılığı teorisi yönetim kurulunun, ağırlıklı olarak bu özelliklere sahip olan üyelerden
oluşması gerektiğini önermektedir. Bu kitabın amacı; vekalet teorisi ve kaynak bağımlılığı teorisi çerçevesinde, halka açık gıda
şirketlerinde, bir kurumsal yönetim mekanizması olarak yönetim kurulunun yapısal özellikleri ve yönetim kurullarının rolleri arasındaki
ilişkiyi saptamak; bu ilişkinin vekalet ve kaynak bağımlılığı teorilerinin varsayımları ve finansal performans (ROA ve ROE) üzerindeki
etkisini ortaya koymaktır. Nitel araştırmanın imkanlarından yararlanarak bu iki kavram arasındaki ilişkiye dair daha derin ve kapsamlı
bir bilginin ortaya koyulması hedeflenmiştir. Ayrıca çalışmanın Türkiye bağlamında gerçekleştirilmesi ilişkinin farklı bir kültürel alanda
test edilmesine olanak sağlayacağından alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Kurumsal Yönetim alanında ilk çalışmaların yapılmaya başlandığı 1970'li yıllardan itibaren kurumsal yönetim uygulamalarının
örgütler üzerindeki etkilerini inceleyen araştırmalar ortaya çıkmıştır. Bu araştırmalar arasında özellikle yönetim kurulları ile ilgili
olanların sayısı bir hayli fazladır. Bunun temel nedeni, yönetim kurullarının özellikle anonim şirketlerde sahiplik ve kontrolün
birbirinden ayrılması sonucunda ortaya çıkabilecek problemleri azaltmada etkin rol oynayan bir kurumsal yönetim mekanizması
olmalarıdır. Bu sebeple, yönetim kurullarının etkin bir kurumsal kontrol mekanizması olarak faaliyet gösterebilmeleri adına sahip
olmaları gereken yapı bilhassa vekalet teorisi bağlamında sıklıkla ele alınmıştır. Vekalet teorisine göre, sahiplik ve kontrolün
birbirinden ayrılması sonucunda yöneticiler ile pay sahipleri arasında ortaya çıkan problemleri azaltabilmek için yönetim kurulunun
ağırlıklı olarak bağımsız üyelerden oluşması gerekmektedir. Yönetim kurulunun bağımsız üyelerden oluşması ile CEO'nun etkin
kontrolü gerçekleştirilebilecektir. CEO ve yönetim kurulu başkanının aynı kişi olmaması da bu anlamda önemli bir husustur.
Kurumsal yönetim literatüründe kaynak bağımlılığı teorisi bağlamında, yönetim kurulu üyelerinin danışmanlık hizmeti ve kaynak temin
etme rollerine vurgu yapan çalışmalar mevcuttur. Danışmanlık hizmeti rolleri yönetim kurulu üyelerinin üst düzey yöneticilere
rehberlik etmeleri, onlara yol göstermeleri anlamına gelmektedir. Ayrıca kaynak bağımlılığı teorisi, yönetim kurulu üyelerinin çevreyle
kurdukları bağlantılar sayesinde, örgütün faaliyetlerini devam ettirebilmesi açısından kritik olan kaynakların temini konusundaki
rolüne de dikkat çekmektedir. Bu sayede örgütün kaynaklar nedeniyle çevrelerindeki aktörlere duydukları bağımlılık düzeyi de
azalmış olacaktır. Dolayısıyla, kaynak bağımlılığı teorisi yönetim kurulunun, ağırlıklı olarak bu özelliklere sahip olan üyelerden
oluşması gerektiğini önermektedir. Bu kitabın amacı; vekalet teorisi ve kaynak bağımlılığı teorisi çerçevesinde, halka açık gıda
şirketlerinde, bir kurumsal yönetim mekanizması olarak yönetim kurulunun yapısal özellikleri ve yönetim kurullarının rolleri arasındaki
ilişkiyi saptamak; bu ilişkinin vekalet ve kaynak bağımlılığı teorilerinin varsayımları ve finansal performans (ROA ve ROE) üzerindeki
etkisini ortaya koymaktır. Nitel araştırmanın imkanlarından yararlanarak bu iki kavram arasındaki ilişkiye dair daha derin ve kapsamlı
bir bilginin ortaya koyulması hedeflenmiştir. Ayrıca çalışmanın Türkiye bağlamında gerçekleştirilmesi ilişkinin farklı bir kültürel alanda
test edilmesine olanak sağlayacağından alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.