Varlık ve Tapınak; Eski yunan Tapınağının kavramsal inşası üzerine arkitektonik bir denemeEski yunan Tapınağının kavram

Stok Kodu:
9786059636339
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
234
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-04-03
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%8 indirimli
150,00TL
138,00TL
Havale/EFT ile: 131,10TL
9786059636339
659140
Varlık ve Tapınak; Eski yunan Tapınağının kavramsal inşası üzerine arkitektonik bir denemeEski yunan Tapınağının kavram
Varlık ve Tapınak; Eski yunan Tapınağının kavramsal inşası üzerine arkitektonik bir denemeEski yunan Tapınağının kavram
138.00
Arkeoloji araştırmalarım esnasında, inanılırlığı sorgulanmayan, evrensel seviyede "bilimsel" gözüken birçok "keskin ifadenin" aslında oldukça sezgisel, romantik ve keyfi kanılara dayandığını gözlemledim. Batı'nın kültür tarihi ve arkeoloji disiplininde, özellikle 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk yarısında, sanki bir "yapının" öyle olmasını istediği için, belirgin anlatım şemalarının hakikat kabul edildiğini, bu epistemenin de terminolojisi modernize edilerek günümüze değin döngüsel bir şekilde tekrar edildiğini "hissettim". Hissettim dememin nedeni bu kadar uzun zamandır tekrar edilen kavramların artık akıldan ziyade bilinçdışında aldıkları konumlardır. Ben bu tür sezgisel-keyfi anlatılara (ki alt katmanlarında kosmos adı verilmiş düzenle ilgili sürekli söylem üretiyor veya sorun çözüyorlar) "Klasik Paradigma" diyorum. Klasik Paradigma, özellikle MÖ sekizinci yüzyıldan itibaren görünürlük kazanmış ve devamlı olarak geliştirilmiş bir sosyo-kültürel forma dayanıyor. Bu çalışmada temelde klasik paradigma dediğim "şey"in varoluş düzlemine, söylemlerine ve izlerine "Eski Yunan Dinsel Mimarisi" üzerinden dokunmak istedim.
Arkeoloji araştırmalarım esnasında, inanılırlığı sorgulanmayan, evrensel seviyede "bilimsel" gözüken birçok "keskin ifadenin" aslında oldukça sezgisel, romantik ve keyfi kanılara dayandığını gözlemledim. Batı'nın kültür tarihi ve arkeoloji disiplininde, özellikle 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk yarısında, sanki bir "yapının" öyle olmasını istediği için, belirgin anlatım şemalarının hakikat kabul edildiğini, bu epistemenin de terminolojisi modernize edilerek günümüze değin döngüsel bir şekilde tekrar edildiğini "hissettim". Hissettim dememin nedeni bu kadar uzun zamandır tekrar edilen kavramların artık akıldan ziyade bilinçdışında aldıkları konumlardır. Ben bu tür sezgisel-keyfi anlatılara (ki alt katmanlarında kosmos adı verilmiş düzenle ilgili sürekli söylem üretiyor veya sorun çözüyorlar) "Klasik Paradigma" diyorum. Klasik Paradigma, özellikle MÖ sekizinci yüzyıldan itibaren görünürlük kazanmış ve devamlı olarak geliştirilmiş bir sosyo-kültürel forma dayanıyor. Bu çalışmada temelde klasik paradigma dediğim "şey"in varoluş düzlemine, söylemlerine ve izlerine "Eski Yunan Dinsel Mimarisi" üzerinden dokunmak istedim.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat