Vahşi Sürü

Stok Kodu:
9786059952255
Boyut:
120-180-0
Sayfa Sayısı:
276
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-03-02
Çeviren:
Dilman Muradoğlu
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%43 indirimli
130,00TL
74,10TL
Havale/EFT ile: 66,69TL
9786059952255
417815
Vahşi Sürü
Vahşi Sürü
74.10
Koşuyordum. Birkaç kez tökezledim, sonunda nefes nefese durup bir ağaca yaslandım ve yavaş yavaş ağacın dibine kaydım. Sadece birazcık dinlen, diye düşündüm. Sadece beş dakika. Başımı dizlerimin arasına gömdüm. Nasıl izin verdim beni kandırmalarına? Aptal da değildim ki. Çok kısa bir süre önce onların yanında yer aldığıma ve onların cinnetini paylaştığıma inanamıyordum. Almanya'nın doğusunda bir köyde, insanlar birbirinden kopuk, gelecekten beklentisiz, kül rengi bir rutin içinde sürdürüyorlardı hayatlarını. Siyasetten uzak, verimsiz yakınmalar içinde, tutunacak anlamlı şeylerin eksikliği içinde yaşıyorlardı. Altı yabancının gelişiyle, unutulmuş değerler ve ilişkiler yeniden canlanırken, herkesin yüzüne renk gelirken, sinsi bir şekilde köye sızan tehdidin kimse farkına varamadı. Bir sanatçi hariç... Yoksa her şey için geç mi kalınmıştı?.. Yine ON8'den yayımlanan Buraya Kadarmış'tan tanıdığımız Daniel Höra, bu romanında da gerilimi son âna dek tırmandırıyor. Nefretin, faşizmin ve ırkçılığın her zaman ayırt edilebilir bir çıplaklıkla değil, bazen son derece demokratik ve insancıl görünen söylemlerle, yaşamlara nasıl sızdığını hatırlatıyor okuruna. Propaganda, kışkırtma ve kaba kuvvet karşısında edilgen ve iknaya açık kalışımızın hem tarihte hem de günümüzde gebe olduğu acılara gönderme yaparken, "demokratik toplum" kılığı altında bu acıların tekrar tekrar, her an ve her yerde yaşanabilir oluşunun altını çiziyor.
Koşuyordum. Birkaç kez tökezledim, sonunda nefes nefese durup bir ağaca yaslandım ve yavaş yavaş ağacın dibine kaydım. Sadece birazcık dinlen, diye düşündüm. Sadece beş dakika. Başımı dizlerimin arasına gömdüm. Nasıl izin verdim beni kandırmalarına? Aptal da değildim ki. Çok kısa bir süre önce onların yanında yer aldığıma ve onların cinnetini paylaştığıma inanamıyordum. Almanya'nın doğusunda bir köyde, insanlar birbirinden kopuk, gelecekten beklentisiz, kül rengi bir rutin içinde sürdürüyorlardı hayatlarını. Siyasetten uzak, verimsiz yakınmalar içinde, tutunacak anlamlı şeylerin eksikliği içinde yaşıyorlardı. Altı yabancının gelişiyle, unutulmuş değerler ve ilişkiler yeniden canlanırken, herkesin yüzüne renk gelirken, sinsi bir şekilde köye sızan tehdidin kimse farkına varamadı. Bir sanatçi hariç... Yoksa her şey için geç mi kalınmıştı?.. Yine ON8'den yayımlanan Buraya Kadarmış'tan tanıdığımız Daniel Höra, bu romanında da gerilimi son âna dek tırmandırıyor. Nefretin, faşizmin ve ırkçılığın her zaman ayırt edilebilir bir çıplaklıkla değil, bazen son derece demokratik ve insancıl görünen söylemlerle, yaşamlara nasıl sızdığını hatırlatıyor okuruna. Propaganda, kışkırtma ve kaba kuvvet karşısında edilgen ve iknaya açık kalışımızın hem tarihte hem de günümüzde gebe olduğu acılara gönderme yaparken, "demokratik toplum" kılığı altında bu acıların tekrar tekrar, her an ve her yerde yaşanabilir oluşunun altını çiziyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat