Ustadan Çırağa Mide Hastalıkları

Stok Kodu:
9786258430691
Boyut:
160-240-0
Sayfa Sayısı:
413
Basım Yeri:
ANKARA
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-07-27
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%13 indirimli
800,00TL
696,00TL
Havale/EFT ile: 682,08TL
9786258430691
566945
Ustadan Çırağa Mide Hastalıkları
Ustadan Çırağa Mide Hastalıkları
696.00
Önceleri distal mide kanserli olgulara ‘pasaj sorunu' ve distal mide kanserli olgularda ameliyat öncesi kemoterapi yaklaşımını rasyonel kılacak yeterli literatür verisi olmaması vs. nedenlerle önce cerrahi yaklaşımı da geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır. Dahası artık ülkemiz ve özellikle bölgemizde distal kanserler çok daha az görülmekte, ancak Dünya verileri ile uyumsuz bir şekilde mide kanseri sıklığında yöresel/ bölgesel bir azalmadan söz edebilmek mümkün değildir. Kliniğimizde ne yazık ki gün içerisinde dört mide kanseri cerrahisinin yapıldığı günlerimiz de olmaktadır. Prevansiyonu mümkün nitelikte bir hastalık olan mide kanseri sıklığını azaltamamış olmamız nedeni ile, çok sayıda mide cerrahisi yapıyor olma durumu bir övünç vesilesi olamaz. Halen erke evre kanser oranımız çok düşük, tanı anında lokal ileri ve metastatik olgular çoğunluk oluşturmaktadır. Tedavi edici hekimliğe atfettiğimiz kutsiyet ve cazibenin yerini ivedilikle önleyici hekimlik uygulamaları almalıdır. Misalen, laparoskopik/robotik mide cerrahisi uygulamalarını advertorial niteliklerde alenileştirme çabalarımızın az birazını prevantif yükümlülüklerimize de yansıtıp; topluma ve ülkemize dönük koruyucu hekimlik sorumluluğumuzu ifa etmemiz kaçınılmaz bir zaruret olarak ortada durmaktadır. Farklı niteliklere sahip iki ülke Japonya ve İran neredeyse eşit standartlarda mide kanseri tarama ve önleme stratejileri geliştirmişlerdir, ‘biz' de yapabilmeliyiz, yapmalıyız… Prof. Dr. Mehmet Çetin KOTAN Ülkemizde mide kanseri cerrahisi konusunda yüksek deneyimi olan bir kliniğin öğretim üyesi olarak beni en çok üzen durum erken mide kanseri tanı koyma oranımızın diğer dünya ülkelerine göre çok düşük olmasıdır. Ülkemizde erken evre mide kanseri tanı koyma oranı 'un altındayken; Japonya'da bu oran p'in üstündedir. Erken evrede tanının, 5 yıllık sağ kalıma etkisi göz önüne alındığında konunun hekimler üstü bir tasarruf ile ulusal sağlık protokolü oluşturulmasının gerektiği bir kez daha görülmektedir. Öyle ki; birinci evrede tedavi edilen mide kanseri olgularının 5 yıllık sağ kalım oranı p'tir. İkinci evrede bu oran 2- 45'lere, üçüncü evrede %9-20'lere ve maalesef dördüncü evrede ise %4'lere kadar düşmektedir. Ünlü Fransız Yazar George Sand›in ‘Bir memleket halkının sağlığı, hakikaten bir devletin dayandığı bütün mutluluk ve gücün temelidir' sözü, ülkemizin doğusunda batısına ironik bir şekilde erkek ve kadınlarda ilk sıralarda üst sindirim sistemi malignitelerinin görülmesi, bu kanserlerin meme, serviks ve kolorektal kanser tarama programlarına ek olarak ülkemizde pilot bölge belirlenerek ulusal sağlık taraması programına dahil edilmesi fikrini düşündürmektedir. Doç. Dr. Ümit Haluk İLİKLERDEN
Önceleri distal mide kanserli olgulara ‘pasaj sorunu' ve distal mide kanserli olgularda ameliyat öncesi kemoterapi yaklaşımını rasyonel kılacak yeterli literatür verisi olmaması vs. nedenlerle önce cerrahi yaklaşımı da geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır. Dahası artık ülkemiz ve özellikle bölgemizde distal kanserler çok daha az görülmekte, ancak Dünya verileri ile uyumsuz bir şekilde mide kanseri sıklığında yöresel/ bölgesel bir azalmadan söz edebilmek mümkün değildir. Kliniğimizde ne yazık ki gün içerisinde dört mide kanseri cerrahisinin yapıldığı günlerimiz de olmaktadır. Prevansiyonu mümkün nitelikte bir hastalık olan mide kanseri sıklığını azaltamamış olmamız nedeni ile, çok sayıda mide cerrahisi yapıyor olma durumu bir övünç vesilesi olamaz. Halen erke evre kanser oranımız çok düşük, tanı anında lokal ileri ve metastatik olgular çoğunluk oluşturmaktadır. Tedavi edici hekimliğe atfettiğimiz kutsiyet ve cazibenin yerini ivedilikle önleyici hekimlik uygulamaları almalıdır. Misalen, laparoskopik/robotik mide cerrahisi uygulamalarını advertorial niteliklerde alenileştirme çabalarımızın az birazını prevantif yükümlülüklerimize de yansıtıp; topluma ve ülkemize dönük koruyucu hekimlik sorumluluğumuzu ifa etmemiz kaçınılmaz bir zaruret olarak ortada durmaktadır. Farklı niteliklere sahip iki ülke Japonya ve İran neredeyse eşit standartlarda mide kanseri tarama ve önleme stratejileri geliştirmişlerdir, ‘biz' de yapabilmeliyiz, yapmalıyız… Prof. Dr. Mehmet Çetin KOTAN Ülkemizde mide kanseri cerrahisi konusunda yüksek deneyimi olan bir kliniğin öğretim üyesi olarak beni en çok üzen durum erken mide kanseri tanı koyma oranımızın diğer dünya ülkelerine göre çok düşük olmasıdır. Ülkemizde erken evre mide kanseri tanı koyma oranı 'un altındayken; Japonya'da bu oran p'in üstündedir. Erken evrede tanının, 5 yıllık sağ kalıma etkisi göz önüne alındığında konunun hekimler üstü bir tasarruf ile ulusal sağlık protokolü oluşturulmasının gerektiği bir kez daha görülmektedir. Öyle ki; birinci evrede tedavi edilen mide kanseri olgularının 5 yıllık sağ kalım oranı p'tir. İkinci evrede bu oran 2- 45'lere, üçüncü evrede %9-20'lere ve maalesef dördüncü evrede ise %4'lere kadar düşmektedir. Ünlü Fransız Yazar George Sand›in ‘Bir memleket halkının sağlığı, hakikaten bir devletin dayandığı bütün mutluluk ve gücün temelidir' sözü, ülkemizin doğusunda batısına ironik bir şekilde erkek ve kadınlarda ilk sıralarda üst sindirim sistemi malignitelerinin görülmesi, bu kanserlerin meme, serviks ve kolorektal kanser tarama programlarına ek olarak ülkemizde pilot bölge belirlenerek ulusal sağlık taraması programına dahil edilmesi fikrini düşündürmektedir. Doç. Dr. Ümit Haluk İLİKLERDEN
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat