9786053328063
432397
https://www.sehadetkitap.com/urun/turkiye-sozlu-basin-tarihi-cilt-ii
Türkiye Sözlü Basın Tarihi Cilt II
72.96
Fuat Süreyya Oral, 1934 yılında Velid Ebüzziya'yı ziyaret edip, gazeteci olmaya karar verdiğini söyleyerek, kendisine basın tarihiyle ilgili kaynak önermesini rica ettiğinde aldığı yanıt oldukça manidardır:
"Ne tarihi? Bu mesleğin bir tarihi yoktur, olacaksan bunun için gazeteci ol."
Tabii ki o günden bu yana, Türkiye basın tarihi üzerine çeşitli çalışmalar yayımlanmış, bu eksiklik bir ölçüde giderilmiştir. Ancak, tarih yazımının ulaşılan yazılı belgeler üzerinden yapılması çeşitli kısıtlamaları da beraberinde getirmektedir, çünkü gazeteciler haberleri, röportajları ve yazılarıyla tarihe not düşerken, birçok tarihi olayın birinci elden izleyicileri olarak hepsini yazamadıkları paha biçilmez değerde tanıklıklar da biriktirirler. Dolayısıyla basın tarihi alanının sözlü tarih çalışmaları ile zenginleştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü tarafından yürütülen Türkiye Sözlü Basın Tarihi Araştırma Projesi işte bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır.
Proje verilerinin Türkiye Sözlü Basın Tarihi adı altında, üç ciltlik bir dizi halinde okuyucu ile buluşturulması planlanmıştır. Dizinin bu ikinci cildinde 1927-1930 yılları arasında doğmuş ve ne yazık ki bazıları artık aramızda olmayan gazetecilerle yapılmış görüşmeler yer alıyor. Onların tanıklıkları yakın tarihimizin önemli dönüm noktalarına ilişkin zengin bir malzeme de sunuyor. Diğer yandan, Türkiye basın tarihi, Türkiye'nin demokrasi tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. Demokratikleşme sürecinin inişli çıkışlı yollarında ilerleyen bir ülkede, doğruyu duyan, gerçeği gören gazetecilerin duyduklarını ve gördüklerini yazdıkları için çektikleri çilelerin tarihidir. Tanıklıklarda, ülkemizde gazeteciliğin ikinci kuşağının meslek ilkeleri ve demokrasi adına çektiği sıkıntıların izleri de sürülebiliyor.
Türkiye Sözlü Basın Tarihi, sadece gazetecilik mesleğinin değil, Türkiye tarihinin bilinen, bilinmeyen çeşitli yönlerine ışık tutan; sadece basın tarihi araştırmacılarına değil, Türkiye'nin dününü anlamak isteyen tüm okurlara yararlı olacak değerli bir çalışma.
Fuat Süreyya Oral, 1934 yılında Velid Ebüzziya'yı ziyaret edip, gazeteci olmaya karar verdiğini söyleyerek, kendisine basın tarihiyle ilgili kaynak önermesini rica ettiğinde aldığı yanıt oldukça manidardır:
"Ne tarihi? Bu mesleğin bir tarihi yoktur, olacaksan bunun için gazeteci ol."
Tabii ki o günden bu yana, Türkiye basın tarihi üzerine çeşitli çalışmalar yayımlanmış, bu eksiklik bir ölçüde giderilmiştir. Ancak, tarih yazımının ulaşılan yazılı belgeler üzerinden yapılması çeşitli kısıtlamaları da beraberinde getirmektedir, çünkü gazeteciler haberleri, röportajları ve yazılarıyla tarihe not düşerken, birçok tarihi olayın birinci elden izleyicileri olarak hepsini yazamadıkları paha biçilmez değerde tanıklıklar da biriktirirler. Dolayısıyla basın tarihi alanının sözlü tarih çalışmaları ile zenginleştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü tarafından yürütülen Türkiye Sözlü Basın Tarihi Araştırma Projesi işte bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır.
Proje verilerinin Türkiye Sözlü Basın Tarihi adı altında, üç ciltlik bir dizi halinde okuyucu ile buluşturulması planlanmıştır. Dizinin bu ikinci cildinde 1927-1930 yılları arasında doğmuş ve ne yazık ki bazıları artık aramızda olmayan gazetecilerle yapılmış görüşmeler yer alıyor. Onların tanıklıkları yakın tarihimizin önemli dönüm noktalarına ilişkin zengin bir malzeme de sunuyor. Diğer yandan, Türkiye basın tarihi, Türkiye'nin demokrasi tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. Demokratikleşme sürecinin inişli çıkışlı yollarında ilerleyen bir ülkede, doğruyu duyan, gerçeği gören gazetecilerin duyduklarını ve gördüklerini yazdıkları için çektikleri çilelerin tarihidir. Tanıklıklarda, ülkemizde gazeteciliğin ikinci kuşağının meslek ilkeleri ve demokrasi adına çektiği sıkıntıların izleri de sürülebiliyor.
Türkiye Sözlü Basın Tarihi, sadece gazetecilik mesleğinin değil, Türkiye tarihinin bilinen, bilinmeyen çeşitli yönlerine ışık tutan; sadece basın tarihi araştırmacılarına değil, Türkiye'nin dününü anlamak isteyen tüm okurlara yararlı olacak değerli bir çalışma.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.