Türkiye - Avrupa Birliği İlişkilerine Siyasal Partilerin Bakışı; Son On Yılda Ne Değişti

Stok Kodu:
9786053331377
Boyut:
160-230-0
Sayfa Sayısı:
209
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-06-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
89,50TL
82,34TL
Havale/EFT ile: 74,11TL
9786053331377
411456
Türkiye - Avrupa Birliği İlişkilerine Siyasal Partilerin Bakışı; Son On Yılda Ne Değişti
Türkiye - Avrupa Birliği İlişkilerine Siyasal Partilerin Bakışı; Son On Yılda Ne Değişti
82.34
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinin 55 yıllık bir geçmişi vardır. 1957 yılında Fransa, Batı Almanya, İtalya, Belçika, Hollan­da ve Lüksemburg tarafından kurulmuş olan, o zamanki adıyla, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) kısa sürede Türkiye'nin dikkatini çekmiştir. 1959'da ortak üyelik için Topluluğa başvuran Türkiye ile AET arasında, 1963 yılında, bir gümrük birliğine yönelik olan Ankara Anlaşması im­zalanmıştır. Her zaman için Topluluğa tam üyeliği hedefleyen Türkiye ile Topluluk arasındaki ilişkiler 50 yıla yayılan bir süreçte, çoğu zaman büyük sorunlarla karşılaşılarak gelişmiştir. Bu süreçte 1973, 1981, 1986, 1995, 2004, 2007 ve 2013 yıllarında genişleyerek başlangıçta 6 üyeli Top­luluktan, günümüzde 28 üyesi bulunan Birliğe dönüşen Avrupa bütünleş­me hareketi henüz Türkiye'yi bünyesine katmamıştır. Türkiye, tam üye­liğe kabul edilmediği halde, 1996'dan itibaren bir Gümrük Birliği U3'gu-lamaya konmuştur. Katılım müzakereleri ise 2005 yılından beri kesintili olarak devam etmektedir. Türkiye'nin AB üyeliği, hem Birlik içinde hem de Türk siyasal ya­şamında, başından beri tartışma konusu olmuştur. Birlik üyesi ülkelerde ve Avrupa Parlamentosu'nda temsil edilen siyasal görüşler doğrultusunda Türkiye'nin üyeliği üzerinde anlaşmaya varılamamaktadır. 50 yılı aşkın süredir Türk siyasal yaşamında da Avrupa'daki bütünleşme hareketine katılımla ilgili çeşitli yaklaşımlar sergilenmektedir. Genellikle merkez sağ ve merkez soldaki siyasal partiler Topluluğa yapılan ilk başvurudan bu yana, Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesini desteklemişlerdir. Ancak ilişkilerin gelişme sürecinin değişik aşamalarında, söz konusu partilerden Türkiye'nin çıkarlarına en uygun şartların sağlanamadığına inananlar, Toplulukla ilişkilere eleştirel yaklaşmaktan çekinmemişlerdir. Daha radi­kal siyasal görüşlerin temsilcisi olan partiler ise çoğu zaman Türkiye'nin Avrupa bütünleşme hareketine dâhil olmaması gerektiğini savunmuşlar, bir başka ifadeyle, AB ile ilişkilere özünde karşı çıkarak Türkiye için baş­ka alternatifler öne sürmüşlerdir. Bu çalışmada son 12 yılda Türk siyasal partilerinin AB ve Birliğin Tür­kiye ile ilişkileri hakkında ileri sürdükleri görüşler ele alınmaktadır. Ada­let ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetlerinin işbaşında olduğu dönemde hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) temsil edilen iktidar ve muhalefet partilerinin, hem de Meclis dışında faaliyet gösteren partilerin konu ile ilgili yaklaşımları irdelenmektedir. Aynı zamanda, Türkiye-Av-rupa Birliği ilişkilerinin 21. yüzyılın başlarında nasıl bir çizgide ilerlediği de ortaya konmaktadır. Siyasal partilerin AB ile ilgili yaklaşımları ince­lenirken TBMM Tutanak Dergileri, siyasi parti programları ve partilerin seçim beyannameleri gibi resmi belgeleri ve diğer yazılı kaynaklar esas alınmıştır. Meclis dışındaki çok sayıda partiden sadece kamuoyunda çe­şitli vesilelerle tanmırlığı olup, AB ile ilgili görüş ifade etmiş bulunanlar da çalışma kapsamında yer almışlardır. Siyasal partilerin bakış açıları su­nulurken amaç, bunları "doğru-yanlış" veya "iyi-kötü" gibi öznel değer­lendirmelere tâbi tutmak değildir. Burada hedeflenen, Türkiye için çok önemli bir mesele olan AB ile ilişkilere, AKP hükümetleri döneminde, ülkemizdeki siyasal partilerin hangi gerekçelerle nasıl yaklaştıklarını ta­rafsız bir biçimde ortaya koymaktır. Çalışmanın birinci bölümünde iktidar partisi olan AKP'nin AB'ye yak­laşımı ve 12 yıl boyunca Türkiye'nin Birlikle ilişkilerini nasıl geliştirdiği ayrıntılı bir biçimde anlatılmaktadır. İkinci bölümde, Türkiye'nin AET'ye başvurduğu 1959 yılından bu yana, askeri yönetim nedeniyle kapatıldığı yıllar hariç tutulursa, Türkiye'nin Birlikle ilişkilerinin tarihine tanık olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) görüşleri açıklanmaktadır. Yetmişli yıllardan beri, yine askeri yönetim sırasında kapalı olduğu yıllar dışında, Türkiye'nin Avrupa bütünleşme hareketi ile ilişkisini yakından takip et­miş olan Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) yaklaşımı, üçüncü bölümün konusunu oluşturmaktadır. CHP ve MHP geçmişte kimi zaman iktidarda bu ilişkileri yönlendirmiş, kimi zaman muhalefette iktidara eleştiriler yö­neltmiş partilerdir. Bu bakımdan günümüzde ileri sürdükleri fikirler de­taylı bir şekilde ortaya konmaktadır. Dördüncü bölümde, Mecliste temsil edilen Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP] yaklaşımı açıklanmaktadır. Söz konusu partilerin konu ile ilgili politikaları, mümkün olduğunca ve ulaşılan kaynaklar elverdiği ölçüde, aynı temalar üzerinden incelenmiş ve bölümlerin alt başlıklarının birbirleriyle uyumlu olmasına dikkat edil­miştir. Ancak, kitap boyunca da görülebileceği gibi, AKP ve CHP AB ko­nusunu oldukça kapsamlı ve detaylara inebilecek kadar geniş çaplı ele alırken MHP ve BDP konuyu daha genel çerçevede ve detaya inmeden ele almıştır. Partiler arasındaki bu farklılık her bir bölümdeki farklı akışın temel gerekçesidir. Diğer taraftan bu gözlem siyasi partilerin AB konusuna verdikleri önem ve gösterdikleri ilgi konusunda bir ipucu da vermektedir. Kitabın beşinci ve son bölümünde ise Meclis dışında faaliyet gösteren çe­şitli siyasal partilerin AB ile ilgili söylemleri konu edilmektedir.
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinin 55 yıllık bir geçmişi vardır. 1957 yılında Fransa, Batı Almanya, İtalya, Belçika, Hollan­da ve Lüksemburg tarafından kurulmuş olan, o zamanki adıyla, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) kısa sürede Türkiye'nin dikkatini çekmiştir. 1959'da ortak üyelik için Topluluğa başvuran Türkiye ile AET arasında, 1963 yılında, bir gümrük birliğine yönelik olan Ankara Anlaşması im­zalanmıştır. Her zaman için Topluluğa tam üyeliği hedefleyen Türkiye ile Topluluk arasındaki ilişkiler 50 yıla yayılan bir süreçte, çoğu zaman büyük sorunlarla karşılaşılarak gelişmiştir. Bu süreçte 1973, 1981, 1986, 1995, 2004, 2007 ve 2013 yıllarında genişleyerek başlangıçta 6 üyeli Top­luluktan, günümüzde 28 üyesi bulunan Birliğe dönüşen Avrupa bütünleş­me hareketi henüz Türkiye'yi bünyesine katmamıştır. Türkiye, tam üye­liğe kabul edilmediği halde, 1996'dan itibaren bir Gümrük Birliği U3'gu-lamaya konmuştur. Katılım müzakereleri ise 2005 yılından beri kesintili olarak devam etmektedir. Türkiye'nin AB üyeliği, hem Birlik içinde hem de Türk siyasal ya­şamında, başından beri tartışma konusu olmuştur. Birlik üyesi ülkelerde ve Avrupa Parlamentosu'nda temsil edilen siyasal görüşler doğrultusunda Türkiye'nin üyeliği üzerinde anlaşmaya varılamamaktadır. 50 yılı aşkın süredir Türk siyasal yaşamında da Avrupa'daki bütünleşme hareketine katılımla ilgili çeşitli yaklaşımlar sergilenmektedir. Genellikle merkez sağ ve merkez soldaki siyasal partiler Topluluğa yapılan ilk başvurudan bu yana, Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesini desteklemişlerdir. Ancak ilişkilerin gelişme sürecinin değişik aşamalarında, söz konusu partilerden Türkiye'nin çıkarlarına en uygun şartların sağlanamadığına inananlar, Toplulukla ilişkilere eleştirel yaklaşmaktan çekinmemişlerdir. Daha radi­kal siyasal görüşlerin temsilcisi olan partiler ise çoğu zaman Türkiye'nin Avrupa bütünleşme hareketine dâhil olmaması gerektiğini savunmuşlar, bir başka ifadeyle, AB ile ilişkilere özünde karşı çıkarak Türkiye için baş­ka alternatifler öne sürmüşlerdir. Bu çalışmada son 12 yılda Türk siyasal partilerinin AB ve Birliğin Tür­kiye ile ilişkileri hakkında ileri sürdükleri görüşler ele alınmaktadır. Ada­let ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetlerinin işbaşında olduğu dönemde hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) temsil edilen iktidar ve muhalefet partilerinin, hem de Meclis dışında faaliyet gösteren partilerin konu ile ilgili yaklaşımları irdelenmektedir. Aynı zamanda, Türkiye-Av-rupa Birliği ilişkilerinin 21. yüzyılın başlarında nasıl bir çizgide ilerlediği de ortaya konmaktadır. Siyasal partilerin AB ile ilgili yaklaşımları ince­lenirken TBMM Tutanak Dergileri, siyasi parti programları ve partilerin seçim beyannameleri gibi resmi belgeleri ve diğer yazılı kaynaklar esas alınmıştır. Meclis dışındaki çok sayıda partiden sadece kamuoyunda çe­şitli vesilelerle tanmırlığı olup, AB ile ilgili görüş ifade etmiş bulunanlar da çalışma kapsamında yer almışlardır. Siyasal partilerin bakış açıları su­nulurken amaç, bunları "doğru-yanlış" veya "iyi-kötü" gibi öznel değer­lendirmelere tâbi tutmak değildir. Burada hedeflenen, Türkiye için çok önemli bir mesele olan AB ile ilişkilere, AKP hükümetleri döneminde, ülkemizdeki siyasal partilerin hangi gerekçelerle nasıl yaklaştıklarını ta­rafsız bir biçimde ortaya koymaktır. Çalışmanın birinci bölümünde iktidar partisi olan AKP'nin AB'ye yak­laşımı ve 12 yıl boyunca Türkiye'nin Birlikle ilişkilerini nasıl geliştirdiği ayrıntılı bir biçimde anlatılmaktadır. İkinci bölümde, Türkiye'nin AET'ye başvurduğu 1959 yılından bu yana, askeri yönetim nedeniyle kapatıldığı yıllar hariç tutulursa, Türkiye'nin Birlikle ilişkilerinin tarihine tanık olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) görüşleri açıklanmaktadır. Yetmişli yıllardan beri, yine askeri yönetim sırasında kapalı olduğu yıllar dışında, Türkiye'nin Avrupa bütünleşme hareketi ile ilişkisini yakından takip et­miş olan Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) yaklaşımı, üçüncü bölümün konusunu oluşturmaktadır. CHP ve MHP geçmişte kimi zaman iktidarda bu ilişkileri yönlendirmiş, kimi zaman muhalefette iktidara eleştiriler yö­neltmiş partilerdir. Bu bakımdan günümüzde ileri sürdükleri fikirler de­taylı bir şekilde ortaya konmaktadır. Dördüncü bölümde, Mecliste temsil edilen Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP] yaklaşımı açıklanmaktadır. Söz konusu partilerin konu ile ilgili politikaları, mümkün olduğunca ve ulaşılan kaynaklar elverdiği ölçüde, aynı temalar üzerinden incelenmiş ve bölümlerin alt başlıklarının birbirleriyle uyumlu olmasına dikkat edil­miştir. Ancak, kitap boyunca da görülebileceği gibi, AKP ve CHP AB ko­nusunu oldukça kapsamlı ve detaylara inebilecek kadar geniş çaplı ele alırken MHP ve BDP konuyu daha genel çerçevede ve detaya inmeden ele almıştır. Partiler arasındaki bu farklılık her bir bölümdeki farklı akışın temel gerekçesidir. Diğer taraftan bu gözlem siyasi partilerin AB konusuna verdikleri önem ve gösterdikleri ilgi konusunda bir ipucu da vermektedir. Kitabın beşinci ve son bölümünde ise Meclis dışında faaliyet gösteren çe­şitli siyasal partilerin AB ile ilgili söylemleri konu edilmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat