Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi

Stok Kodu:
9786053643241
Boyut:
165-245-0
Sayfa Sayısı:
332
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2014-01-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%43 indirimli
312,00TL
177,84TL
Havale/EFT ile: 174,28TL
9786053643241
397396
Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi
Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi
177.84
Eğitim alanında çok önemli reformların yapıldığı bir döneme hep beraber şahitlik ediyoruz. Eğitim sistemimiz büyük bir değişim geçiriyor. Bu değişimlerin felsefi bir temellerinin olup olmadığı kamuoyu tarafından sorgulanıyor. Değişim dönemlerinin zor geçtiğini hepimiz biliyoruz. Ancak yapılanların bir vizyona dayalı olarak yapılıp yapılmadığından ve bir okul teorimizin olup olmadığından endişe etmekteyiz. Değişim her zaman sonuçları kestirilemeyen bir hipotezdir. Uzun zamandır tartışılan Milli Eğitim Bakanlığının yeniden yapılanması konusu merkez düzeyinde ve yapı boyutunda gerçekleştirildi. İşin önemli kısmı davranış boyutunda yapılacak işler. Bu konunun temelini de insan kapasitesinin geliştirilmesi oluşturuyor. Bu konuda izlenen politikaları merakla takip etmekteyiz. Bir örgütün dört temel boyutu vardır: amaç, yapı, süreç ve örgüt kültürü. Yapılan reform ve yenileşme çalışmalarının öncelikle kurum amaçlarına hizmet etmesi beklenilmelidir. Yapıyı kurmak, etkili bir yönetim sistemi oluşturmak ve kurum kültürünü çalışanları ve tüm paydaşları sürece dahil edecek olumlu bir hale getirmek amaca hizmet etmesi koşuluyla işe yarar. Eğitimin temel gayesi çocukların mutluluğu, özerkliği ve onların bağımsız iş yapabilme kapasitesini geliştirmektir. Okul sistemimiz, bürokratik yönetim ve onun uzantısı olarak görülen testokrasiye teslim olmuş görünüyor. Tüm sistem işe yaramayacak bilgilerinin ne kadarının hatırlandığını ölçmeye çalışarak bunu başarı olarak takdim ediyor. Tek amaç bu oluncaya sistem tüm gücünü sınavlardaki başarıya odaklıyor. Bir tür Taylorizm okullarda hâlâ yaşamını sürdürüyor. Formel örgüt yaklaşımları, okulda canlılığını korumaya devam ediyor. Eğitimin öznesinin insan olduğu unutulmuş görünüyor. Birçok ülkede yıllar alan değişimlere bir günde tanıklık edebiliyoruz. Hep birlikte hatırlayalım: Kısa bir süre önce serbest kıyafet, FATİH projesi, ortaöğretimin yeniden yapılandırılması, öğretmen yetiştirme, mesleki eğitim, 4+4+4 gibi temel uygulamalar peş peşe gündeme geldi. Bazıları günlük ömürlü oldu. Öğretmen yetiştirme ve Pedagojik Formasyon uygulaması ile ilgili alınan radikal kararlar bir haft a sürdü. Eğitimciler odaklanmadan projeden projeye koşmaktalar. Yeniliğin hatırına yenilik yapıyoruz. Eğitim camiası ve veliler şaşkın durumda, 5 yaş bilmecesi hâlâ çözümlenmiş değil, program, öğretmen kapasitesi, fiziki altyapı yeterince sorgulandı mı? Pek çok muamma içerisinde çözümü zamana bırakmış görünüyoruz. Göç yolda mı düzelecek, heder mi olacak? Biz de stratejik plan ve yönetime geçecek miyiz?
Eğitim alanında çok önemli reformların yapıldığı bir döneme hep beraber şahitlik ediyoruz. Eğitim sistemimiz büyük bir değişim geçiriyor. Bu değişimlerin felsefi bir temellerinin olup olmadığı kamuoyu tarafından sorgulanıyor. Değişim dönemlerinin zor geçtiğini hepimiz biliyoruz. Ancak yapılanların bir vizyona dayalı olarak yapılıp yapılmadığından ve bir okul teorimizin olup olmadığından endişe etmekteyiz. Değişim her zaman sonuçları kestirilemeyen bir hipotezdir. Uzun zamandır tartışılan Milli Eğitim Bakanlığının yeniden yapılanması konusu merkez düzeyinde ve yapı boyutunda gerçekleştirildi. İşin önemli kısmı davranış boyutunda yapılacak işler. Bu konunun temelini de insan kapasitesinin geliştirilmesi oluşturuyor. Bu konuda izlenen politikaları merakla takip etmekteyiz. Bir örgütün dört temel boyutu vardır: amaç, yapı, süreç ve örgüt kültürü. Yapılan reform ve yenileşme çalışmalarının öncelikle kurum amaçlarına hizmet etmesi beklenilmelidir. Yapıyı kurmak, etkili bir yönetim sistemi oluşturmak ve kurum kültürünü çalışanları ve tüm paydaşları sürece dahil edecek olumlu bir hale getirmek amaca hizmet etmesi koşuluyla işe yarar. Eğitimin temel gayesi çocukların mutluluğu, özerkliği ve onların bağımsız iş yapabilme kapasitesini geliştirmektir. Okul sistemimiz, bürokratik yönetim ve onun uzantısı olarak görülen testokrasiye teslim olmuş görünüyor. Tüm sistem işe yaramayacak bilgilerinin ne kadarının hatırlandığını ölçmeye çalışarak bunu başarı olarak takdim ediyor. Tek amaç bu oluncaya sistem tüm gücünü sınavlardaki başarıya odaklıyor. Bir tür Taylorizm okullarda hâlâ yaşamını sürdürüyor. Formel örgüt yaklaşımları, okulda canlılığını korumaya devam ediyor. Eğitimin öznesinin insan olduğu unutulmuş görünüyor. Birçok ülkede yıllar alan değişimlere bir günde tanıklık edebiliyoruz. Hep birlikte hatırlayalım: Kısa bir süre önce serbest kıyafet, FATİH projesi, ortaöğretimin yeniden yapılandırılması, öğretmen yetiştirme, mesleki eğitim, 4+4+4 gibi temel uygulamalar peş peşe gündeme geldi. Bazıları günlük ömürlü oldu. Öğretmen yetiştirme ve Pedagojik Formasyon uygulaması ile ilgili alınan radikal kararlar bir haft a sürdü. Eğitimciler odaklanmadan projeden projeye koşmaktalar. Yeniliğin hatırına yenilik yapıyoruz. Eğitim camiası ve veliler şaşkın durumda, 5 yaş bilmecesi hâlâ çözümlenmiş değil, program, öğretmen kapasitesi, fiziki altyapı yeterince sorgulandı mı? Pek çok muamma içerisinde çözümü zamana bırakmış görünüyoruz. Göç yolda mı düzelecek, heder mi olacak? Biz de stratejik plan ve yönetime geçecek miyiz?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat