Türk Devlet Felsefesi

Stok Kodu:
9786252019535
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
400
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2023-12-12
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
200,00TL
184,00TL
Havale/EFT ile: 180,32TL
9786252019535
649271
Türk Devlet Felsefesi
Türk Devlet Felsefesi
184.00
Türk Milleti tarih boyunca devleti kendi yaşamının teminatı ve istiklalinin yegâne garantisi olarak görmüştür. Devlete yüklenen bu önemli sorumluluk ve bakış açısı ister istemez ona bir de kutsiyet addetmiştir. Bu kutsalın uğrunda ölmenin ebedi âlemde huzur getireceğine kuvvetle iman edilmiştir. Bundandır ki bedel ödemeye bir karşılık beklenmemiş, devleti için bedel ödemeyi kendisine görev bilmiştir.Kuşkusuz kutsal görülen devleti yönetenlerde de önemli özellikler aranmıştır. Bunlar arlık, gönlü dirilik, kalbi uyanıklık, cesaret, kararlılık, bilgelik, uzağı görmek gibi meziyetlerdir. Bir anlamda “hakan”ın kutlu olması beklenmiştir. Kut kavramına erdemliliğin tüm vasıfları yüklenmiş, töre kültürün önemli bir parçası olarak görülmüştür. “İl gider töre kalır” ilkesi ya da yönetirken töreye uygunluk, yönetilirken töreye ve nizama ve dahi yasallığa uygunluk bir ölçü olarak alınmış ve keyfi yönetimin olmadığını benimsenmiştir.Türk devlet felsefesinde, kut ve töre kavramlarında görüldüğü gibi, ilahi kaynaklı bir devlet anlayışı mevcuttur. Dolaysıyla bu devlet anlayışının aynı zamanda evrensel bir yanı vardır. Bu da nizamcılıkta kuvvetli ısrardır. Tüm zamanlarda hakanlar, önce yaşadığı topluma sonra âleme nizam verme çabasını gösterir ve cihana hükmetmeyi görev olarak kabul eder. Oğuz Kağan'dan başlayarak âlemi ıslah etmek, adaleti her yere hâkim kılmak, gökyüzünün altından ve yeryüzünün üstünden kendisini sorumlu tutmak, tarihte iz bırakmış her hakanımızın vazgeçilmez amacı olmuştur. Bunun için devlet adamlığı Türk kültüründe asla efendilik olarak kabul görülmez. Çünkü halka hizmet Hakk'a hizmetle eş değer görülmüştür.
Türk Milleti tarih boyunca devleti kendi yaşamının teminatı ve istiklalinin yegâne garantisi olarak görmüştür. Devlete yüklenen bu önemli sorumluluk ve bakış açısı ister istemez ona bir de kutsiyet addetmiştir. Bu kutsalın uğrunda ölmenin ebedi âlemde huzur getireceğine kuvvetle iman edilmiştir. Bundandır ki bedel ödemeye bir karşılık beklenmemiş, devleti için bedel ödemeyi kendisine görev bilmiştir.Kuşkusuz kutsal görülen devleti yönetenlerde de önemli özellikler aranmıştır. Bunlar arlık, gönlü dirilik, kalbi uyanıklık, cesaret, kararlılık, bilgelik, uzağı görmek gibi meziyetlerdir. Bir anlamda “hakan”ın kutlu olması beklenmiştir. Kut kavramına erdemliliğin tüm vasıfları yüklenmiş, töre kültürün önemli bir parçası olarak görülmüştür. “İl gider töre kalır” ilkesi ya da yönetirken töreye uygunluk, yönetilirken töreye ve nizama ve dahi yasallığa uygunluk bir ölçü olarak alınmış ve keyfi yönetimin olmadığını benimsenmiştir.Türk devlet felsefesinde, kut ve töre kavramlarında görüldüğü gibi, ilahi kaynaklı bir devlet anlayışı mevcuttur. Dolaysıyla bu devlet anlayışının aynı zamanda evrensel bir yanı vardır. Bu da nizamcılıkta kuvvetli ısrardır. Tüm zamanlarda hakanlar, önce yaşadığı topluma sonra âleme nizam verme çabasını gösterir ve cihana hükmetmeyi görev olarak kabul eder. Oğuz Kağan'dan başlayarak âlemi ıslah etmek, adaleti her yere hâkim kılmak, gökyüzünün altından ve yeryüzünün üstünden kendisini sorumlu tutmak, tarihte iz bırakmış her hakanımızın vazgeçilmez amacı olmuştur. Bunun için devlet adamlığı Türk kültüründe asla efendilik olarak kabul görülmez. Çünkü halka hizmet Hakk'a hizmetle eş değer görülmüştür.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat