Türk

Stok Kodu:
9786053067511
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
332
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-02-19
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
106,00TL
65,72TL
Havale/EFT ile: 62,43TL
9786053067511
496110
Türk
Türk
65.72
"Gecenin sessizliğini canhıraş çığlıklar bozdu. Hepsi sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladılar. Köylüler de çığlıklara uyanmış, eline bıçağı, baltayı alan seslerin geldiği yöne koşuyordu. Geniş avlulu bir evin kapısından içeri girdiler. Amina, avluda yüzükoyun yerde yatmakta olan bir adamın sırtına dizini basmış, başını gövdesinden ayırıyordu. Elindeki kocaman komando bıçağının testere dişli tarafını ileri geri hızla adamın boynuna sürtüyordu. Başın neredeyse tamamı gövdeden ayrılmasına rağmen ense kısmı kopmamakta ısrar ediyordu. Yüzü, elbiseleri kan içerisindeydi. Hiç konuşmuyor sadece öfkeyle soluyor ve bir türlü kopmayan başı çekiştirip duruyordu. Herkes donmuş bir vaziyette bu sahneyi izliyordu. Sonunda başı gövdeden ayırmayı başardı. Elinde tuttuğu kafayı havaya kaldırarak "adalet" diye bağırmaya başladı," adalet!" O sırada içeriden gecelikleri ile birbirlerine sarılmış hâlde yüzleri bembeyaz bir kadın ve iki yetişkin kız çocuğu çıktılar avluya. Adamlar hemen içeriye koştular. İçeride boğazları kesilmiş bir hâlde iki kişi daha vardı. Amina, bu üç Sırp'ın köye tekrar geleceklerini tahmin etmiş, gece orada konaklamayı özellikle istemişti. Sırplar bir gece öncesi aralıksız içtikleri erik rakısı yüzünden hâlâ sarhoştular. Üçünü de haklamak Amina için pek de zor olmadı. O geceden sonra ismi efsane gibi anılmaya başlanmıştı "Osvetnik" "İntikamcı." Madımak yangınından Bosna'daki soykırıma, Keşmir'deki uluslararası meselelerden Suriye'deki iç savaşa, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki terör olaylarından İstanbul'daki patlamalara uzanan kahraman bir TÜRK'ün hikâyesi. Aslında bizim hikâyemiz.
"Gecenin sessizliğini canhıraş çığlıklar bozdu. Hepsi sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladılar. Köylüler de çığlıklara uyanmış, eline bıçağı, baltayı alan seslerin geldiği yöne koşuyordu. Geniş avlulu bir evin kapısından içeri girdiler. Amina, avluda yüzükoyun yerde yatmakta olan bir adamın sırtına dizini basmış, başını gövdesinden ayırıyordu. Elindeki kocaman komando bıçağının testere dişli tarafını ileri geri hızla adamın boynuna sürtüyordu. Başın neredeyse tamamı gövdeden ayrılmasına rağmen ense kısmı kopmamakta ısrar ediyordu. Yüzü, elbiseleri kan içerisindeydi. Hiç konuşmuyor sadece öfkeyle soluyor ve bir türlü kopmayan başı çekiştirip duruyordu. Herkes donmuş bir vaziyette bu sahneyi izliyordu. Sonunda başı gövdeden ayırmayı başardı. Elinde tuttuğu kafayı havaya kaldırarak "adalet" diye bağırmaya başladı," adalet!" O sırada içeriden gecelikleri ile birbirlerine sarılmış hâlde yüzleri bembeyaz bir kadın ve iki yetişkin kız çocuğu çıktılar avluya. Adamlar hemen içeriye koştular. İçeride boğazları kesilmiş bir hâlde iki kişi daha vardı. Amina, bu üç Sırp'ın köye tekrar geleceklerini tahmin etmiş, gece orada konaklamayı özellikle istemişti. Sırplar bir gece öncesi aralıksız içtikleri erik rakısı yüzünden hâlâ sarhoştular. Üçünü de haklamak Amina için pek de zor olmadı. O geceden sonra ismi efsane gibi anılmaya başlanmıştı "Osvetnik" "İntikamcı." Madımak yangınından Bosna'daki soykırıma, Keşmir'deki uluslararası meselelerden Suriye'deki iç savaşa, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki terör olaylarından İstanbul'daki patlamalara uzanan kahraman bir TÜRK'ün hikâyesi. Aslında bizim hikâyemiz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat