Tümleçler;Türkçenin Zenginlikleri

Stok Kodu:
9786257351461
Boyut:
135-295-
Sayfa Sayısı:
63
Basım Yeri:
Erzurum
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-05-09
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%28 indirimli
100,00TL
72,00TL
Havale/EFT ile: 64,80TL
9786257351461
558514
Tümleçler;Türkçenin Zenginlikleri
Tümleçler;Türkçenin Zenginlikleri
72.00
Yaklaşık 20 yıl önce, Actionscript 1 ile ilgili bir programlama kitabını okurken kitaptaki bir paragraf dikkatimi çekmişti. Kitabın adını tam hatırlayamıyorum ama paragraf özetle şöyle idi: Kodlama öğrenip ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bir amacınız var mı, bir tasarımınız var mı? (Bu tasarım kısmı özellikle önemlidir, ülkemizde öğrenciye çok şey öğretilir, çok bilgi yüklenir ancak öğrenci onlarla ne yapacağını bilemez, bir tasarımı, hayali yoktur.) Kodlama öğrenmek kolaydır ama bir tasarımınız, hayaliniz, amacınız yoksa kodlama bilmenin size hiçbir faydası olmayacaktır. İşte, biz de okullarda dilbilgisi öğretirken öğrencilerin dili doğru, güzel, etkili kullanabilmelerini; öğrendikleri bu dille özgün anlatımları olan metinler kurabilmelerini amaçlamalıyız. Bu amaçlara ulaşmak için de öğrencilerin hayal güçlerini artırmamız, dünyayı, hayatı, insanları tanımanın ve bu konulardaki duygu ve düşüncelerini anlatabilmenin en önemli, en uygun, en gelişmiş aracı olan dilin zenginliklerini, imkânlarını onlara göstermemiz gerekir. Soyut kuralları, kuralların tanımlarını, adlarını öğretmekle bu amaçlara ulaşamayız. Örneğin, yönelme hâl ekini almış bir ögenin dolaylı tümleç veya zarf tümleci olduğunu öğrenmesi bir öğrencinin hayatına ne katar, ne gibi bir kolaylık getirir? Dili doğru, güzel, etkili kullanmasını sağlamaz, ona dili sevdirmez, başka dilleri öğrenirken bir avantaj sağlamaz, onun kelime dağarcığını zenginleştirmez. Topaloğlu'nun Karşılaştırmalı Dil Bilgisi Sözlüğü (2019)'ne göre 1940'tan beri dolaylı tümleç (s. 53), 1973'ten beri zarf tümleci, 1979'dan beri de belirteç tümleci (s. 150) terimlerini kullanıyor, öğretiyoruz. Peki, ne umduk, ne elde ettik? Üniversitelerimizde, özellikle Atatürk Üniversitesinde, yapısal-işlevsel anlayışla önemli sözdizimi çalışmaları yapılmış, bu konuda birçok yüksek lisans ve doktora tezi yazılmıştır. Bu tezlerde tespit edilmiş verilerin işlenip ders kitaplarında, Google Translate gibi çeviri programlarında kullanılması gerekir. Hepimiz farkındayız ki, bu tür çeviri programları çok mesafe almalarına rağmen henüz tam başarıya ulaşamamışlardır; başarıya ulaşmalarındaki en büyük engel ise sözdizimi çalışmalarının tam olarak bu programların veri tabanlarına işlenmemiş olmasıdır. İşte bu gibi nedenlerle, üniversitelerimizde yapılmış sözdizimi çalışmaları çok değerlidir. Bu çalışma, Türkçenin anlam inceliklerini, zenginliklerini ortaya koymada, sezdirmede vazgeçilmez bir araç olan tümleçlerin okullarda, dilbilgisi kitaplarında geleneksel dilbilgisinden farklı bir şekilde işlenmesi için bir tekliftir. Bu kitabı yazarken, yapısal-işlevsel dilbilim yaklaşımıyla yapılmış çalışmalardan çok yararlandık. O çalışmalar olmasa bu kitap ortaya çıkmazdı. Yapanlara, vesile olanlara çok teşekkür ediyorum. Elbette, bu konuda yapılacak, yapılması gereken yeni çalışmalara ihtiyaç vardır. Bizim çalışmamız da tartışmaya, geliştirilmeye açıktır. Amaç, yapılan çalışmaların hayatımıza bir katkıda bulunması, bizi güzelliklere, özgünlüklere taşımasıdır.
Yaklaşık 20 yıl önce, Actionscript 1 ile ilgili bir programlama kitabını okurken kitaptaki bir paragraf dikkatimi çekmişti. Kitabın adını tam hatırlayamıyorum ama paragraf özetle şöyle idi: Kodlama öğrenip ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bir amacınız var mı, bir tasarımınız var mı? (Bu tasarım kısmı özellikle önemlidir, ülkemizde öğrenciye çok şey öğretilir, çok bilgi yüklenir ancak öğrenci onlarla ne yapacağını bilemez, bir tasarımı, hayali yoktur.) Kodlama öğrenmek kolaydır ama bir tasarımınız, hayaliniz, amacınız yoksa kodlama bilmenin size hiçbir faydası olmayacaktır. İşte, biz de okullarda dilbilgisi öğretirken öğrencilerin dili doğru, güzel, etkili kullanabilmelerini; öğrendikleri bu dille özgün anlatımları olan metinler kurabilmelerini amaçlamalıyız. Bu amaçlara ulaşmak için de öğrencilerin hayal güçlerini artırmamız, dünyayı, hayatı, insanları tanımanın ve bu konulardaki duygu ve düşüncelerini anlatabilmenin en önemli, en uygun, en gelişmiş aracı olan dilin zenginliklerini, imkânlarını onlara göstermemiz gerekir. Soyut kuralları, kuralların tanımlarını, adlarını öğretmekle bu amaçlara ulaşamayız. Örneğin, yönelme hâl ekini almış bir ögenin dolaylı tümleç veya zarf tümleci olduğunu öğrenmesi bir öğrencinin hayatına ne katar, ne gibi bir kolaylık getirir? Dili doğru, güzel, etkili kullanmasını sağlamaz, ona dili sevdirmez, başka dilleri öğrenirken bir avantaj sağlamaz, onun kelime dağarcığını zenginleştirmez. Topaloğlu'nun Karşılaştırmalı Dil Bilgisi Sözlüğü (2019)'ne göre 1940'tan beri dolaylı tümleç (s. 53), 1973'ten beri zarf tümleci, 1979'dan beri de belirteç tümleci (s. 150) terimlerini kullanıyor, öğretiyoruz. Peki, ne umduk, ne elde ettik? Üniversitelerimizde, özellikle Atatürk Üniversitesinde, yapısal-işlevsel anlayışla önemli sözdizimi çalışmaları yapılmış, bu konuda birçok yüksek lisans ve doktora tezi yazılmıştır. Bu tezlerde tespit edilmiş verilerin işlenip ders kitaplarında, Google Translate gibi çeviri programlarında kullanılması gerekir. Hepimiz farkındayız ki, bu tür çeviri programları çok mesafe almalarına rağmen henüz tam başarıya ulaşamamışlardır; başarıya ulaşmalarındaki en büyük engel ise sözdizimi çalışmalarının tam olarak bu programların veri tabanlarına işlenmemiş olmasıdır. İşte bu gibi nedenlerle, üniversitelerimizde yapılmış sözdizimi çalışmaları çok değerlidir. Bu çalışma, Türkçenin anlam inceliklerini, zenginliklerini ortaya koymada, sezdirmede vazgeçilmez bir araç olan tümleçlerin okullarda, dilbilgisi kitaplarında geleneksel dilbilgisinden farklı bir şekilde işlenmesi için bir tekliftir. Bu kitabı yazarken, yapısal-işlevsel dilbilim yaklaşımıyla yapılmış çalışmalardan çok yararlandık. O çalışmalar olmasa bu kitap ortaya çıkmazdı. Yapanlara, vesile olanlara çok teşekkür ediyorum. Elbette, bu konuda yapılacak, yapılması gereken yeni çalışmalara ihtiyaç vardır. Bizim çalışmamız da tartışmaya, geliştirilmeye açıktır. Amaç, yapılan çalışmaların hayatımıza bir katkıda bulunması, bizi güzelliklere, özgünlüklere taşımasıdır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat