9786256062092
723584
https://www.sehadetkitap.com/urun/tibet-yuksek-daglarin-konargocer
Tibet Yüksek Dağların Konargöçer
230.00
Tibet İmparatorluğu VII-IX yüzyıllar arasında İç Asya tarihine damgasını vurmuş önemli siyasi oluşumlardan birisiydi. Tang Hanedanı resmi tarihlerinde “Tufan 吐 蕃 ” adıyla bahsedilen Tibet İmparatorluğu batıda Maveraünnehir'den doğuda Çin'in batı sınırlarına, güneyde Himalayalardan kuzeyde Türk Kağanlığı ve Uygur Kağanlığı'na kadar uzanmaktaydı. Ortalama 4500 metre rakımlı Merkezi Tibet'te VI. yüzyılda büyük oranda konargöçer, kısmi oranda tarımcı bir topluluk olarak şekillenip devletleşen Tibet, VII. yüzyılın ilk yarısında siyasi bütünlüğünü sağlayarak imparatorluk haline geldi. Dünyanın en yüksek dağlarının ve yaylalarının olduğu zorlu coğrafya koşullarında büyük oranda dağlı bozkır toplumu olarak yaşamlarını sürdürdüler. Böylesine yüksek irtifada ve zorlu koşullarda yaşayan nadir konargöçer konfederasyonlardan birisiydi. Günümüzde Budist ve mistik yaşamlarıyla dikkat çekseler de bu dönemlerde yaşam tarzları, teşkilatları, kültürleri ve inanışları gibi unsurlarla İç Asya'daki konargöçer emsalleriyle oldukça benzerlik göstermekteydi.
Tibet, VII. yüzyılda Tang Hanedanı ile diplomatik ilişkilerin başlamasıyla tarihi kayıtlarda daha sık yer edinmeye başlamıştır. VIII. yüzyılın ikinci yarısında güçlerinin zirvesinde olup en geniş sınırlarına ulaştılar. Çin'in Gansu, Ningxia, Shaanxi, Sichuan, Yunnan eyaletleri ile Tarım Havzası'na ve hatta Orta Asya'ya kadar nüfuz ettiler. Çöküşe geçtikleri IX. yüzyılın başına dek savaşçı konargöçer toplumuyla karmaşık fakat güçlü bir askeri teşkilatlanmaya sahiplerdi. Bu nedenle Tang Hanedanı nazarında en az Türk Kağanlığı ve Uygur Kağanlığı kadar büyük bir tehdit haline geldikleri Çin kaynaklarında yer almaktadır.
X.-XI. yüzyıl kaynaklarından olan Jiu Tang Shu ve Xin Tang Shu'daki “Tibet 吐蕃” monografileri esas alınarak Tibetlilerin kökeni, devletleşme ve imparatorluk süreci, diğer topluluklarla olan ilişkileri, hızla büyüyüp yükselmelerindeki etkenler kitabımızda ele alınacaktır. Bununla birlikte yine kaynaktaki bilgilerden yola çıkılarak Tibetlilerin coğrafyası, yaşam tarzı, idari yapıları, kültürel özellikleri gibi unsurlar da incelenecektir. Konuyla ilgili Çin ve Tibet kaynakları ile araştırma eserlerinden istifade edilerek bu başlıklar altında değerlendirme yapılacaktır. Böylelikle Tibetlilerin İç Asya tarihinde nasıl ve ne boyutta yer edindiklerini, Türk tarihinde Tibet İmparatorluğu'nun ne derecede etkili olduğunu tayin edebilmek için esas kaynaklar kapsamında bir çerçeve oluşturulacaktır.
Tibet İmparatorluğu VII-IX yüzyıllar arasında İç Asya tarihine damgasını vurmuş önemli siyasi oluşumlardan birisiydi. Tang Hanedanı resmi tarihlerinde “Tufan 吐 蕃 ” adıyla bahsedilen Tibet İmparatorluğu batıda Maveraünnehir'den doğuda Çin'in batı sınırlarına, güneyde Himalayalardan kuzeyde Türk Kağanlığı ve Uygur Kağanlığı'na kadar uzanmaktaydı. Ortalama 4500 metre rakımlı Merkezi Tibet'te VI. yüzyılda büyük oranda konargöçer, kısmi oranda tarımcı bir topluluk olarak şekillenip devletleşen Tibet, VII. yüzyılın ilk yarısında siyasi bütünlüğünü sağlayarak imparatorluk haline geldi. Dünyanın en yüksek dağlarının ve yaylalarının olduğu zorlu coğrafya koşullarında büyük oranda dağlı bozkır toplumu olarak yaşamlarını sürdürdüler. Böylesine yüksek irtifada ve zorlu koşullarda yaşayan nadir konargöçer konfederasyonlardan birisiydi. Günümüzde Budist ve mistik yaşamlarıyla dikkat çekseler de bu dönemlerde yaşam tarzları, teşkilatları, kültürleri ve inanışları gibi unsurlarla İç Asya'daki konargöçer emsalleriyle oldukça benzerlik göstermekteydi.
Tibet, VII. yüzyılda Tang Hanedanı ile diplomatik ilişkilerin başlamasıyla tarihi kayıtlarda daha sık yer edinmeye başlamıştır. VIII. yüzyılın ikinci yarısında güçlerinin zirvesinde olup en geniş sınırlarına ulaştılar. Çin'in Gansu, Ningxia, Shaanxi, Sichuan, Yunnan eyaletleri ile Tarım Havzası'na ve hatta Orta Asya'ya kadar nüfuz ettiler. Çöküşe geçtikleri IX. yüzyılın başına dek savaşçı konargöçer toplumuyla karmaşık fakat güçlü bir askeri teşkilatlanmaya sahiplerdi. Bu nedenle Tang Hanedanı nazarında en az Türk Kağanlığı ve Uygur Kağanlığı kadar büyük bir tehdit haline geldikleri Çin kaynaklarında yer almaktadır.
X.-XI. yüzyıl kaynaklarından olan Jiu Tang Shu ve Xin Tang Shu'daki “Tibet 吐蕃” monografileri esas alınarak Tibetlilerin kökeni, devletleşme ve imparatorluk süreci, diğer topluluklarla olan ilişkileri, hızla büyüyüp yükselmelerindeki etkenler kitabımızda ele alınacaktır. Bununla birlikte yine kaynaktaki bilgilerden yola çıkılarak Tibetlilerin coğrafyası, yaşam tarzı, idari yapıları, kültürel özellikleri gibi unsurlar da incelenecektir. Konuyla ilgili Çin ve Tibet kaynakları ile araştırma eserlerinden istifade edilerek bu başlıklar altında değerlendirme yapılacaktır. Böylelikle Tibetlilerin İç Asya tarihinde nasıl ve ne boyutta yer edindiklerini, Türk tarihinde Tibet İmparatorluğu'nun ne derecede etkili olduğunu tayin edebilmek için esas kaynaklar kapsamında bir çerçeve oluşturulacaktır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.