Tenin Sınırlarının Ötesine; Güncel Kapitalizmde Bedeni Yeniden Düşünmek, Yeniden Oluşturmak ve Geri Almak
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
152
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-02-25
Çeviren:
Bilge Tanrısever
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%8
indirimli
352,00TL
323,84TL
Havale/EFT ile:
291,46TL
9786057872081
496567
https://www.sehadetkitap.com/urun/tenin-sinirlarinin-otesine-guncel-kapitalizmde-bedeni-yeniden-dusunmek-yeniden-olusturmak-ve-geri-almak
Tenin Sınırlarının Ötesine; Güncel Kapitalizmde Bedeni Yeniden Düşünmek, Yeniden Oluşturmak ve Geri Almak
323.84
Günümüzde "beden", hem direniş imkânları bakımından hem de iktidarların kendi
hegemonyalarını sürdürmeleri bakımından radikal ve kurumsal politikaların merkezinde yer
alıyor. Federici de direnişin ve tahakkümün mücadele alanı olarak gördüğü bedenin bir tarihi
olduğunu ileri sürüyor. Feminist, ırkçılık karşıtı, trans ve çevreci bütün hareketler açısından
beden, devlet ve sermayeyle karşılaşmanın bir zemini, dönüştürücü toplumsal pratiklerin
yeşerebileceği bir imkân olarak algılanıyor. Öte yandan kapitalist gelişmenin neoliberal
döneminde sermayenin girdiği ve bir türlü aşmayı başaramadığı yeniden üretim krizinde de
bedeni tahakküm altına alma ve denetleme zorlu ve kaçınılmaz hale geliyor. Bedenlerin
yalıtılması, parçalanması, psikolojik ve tıbbi müdahalelerle yeniden oluşturulması, arzu ve
ihtiyaçlarının ya bastırma ya da uyumlulaştırma yoluyla denetlenmesi, kapitalizmin tahakküm
stratejileri olarak karşımıza çıkıyor. Oysa Federici'ye göre beden, sömürünün sınırı, onun
önündeki engeldir. Bedeni, özgürleştirici ve içkin bir politik imkâna dönüştürmek ise ancak
onun arzu ve ihtiyaçlarını çoğaltmakla mümkündür. Bunu da birbirinden yalıtılmış olmaktan
dolayı korku yüklenip iktidarın tahakkümüne boyun eğmeye hazır bedenlerden ziyade başka
bedenlerle, hatta insan olmayan varlıklarla ve doğayla "büyülü" bir birlikteliğe giren bedenler
yapabilir. Bu yüzden de ancak korku ve yalıtılmışlığın "keder"inden çıkıp, "neşeli militanlık"la
arzularını ve ihtiyaçlarını şimdide politikleştiren bedenler, kendilerini, başkalarını ve dünyayı
dönüştürebilir.
İtalya'da doğup büyüyen Silvia Federici, 1967'de felsefe eğitimi için gittiği Amerika'nın
çeşitli üniversitelerinde ve ayrıca Nijerya'da Port Harcourt Üniversitesi'nde dersler vermiştir.
Feminist bir eylemci, araştırmacı ve eğitimci olan Federici'nin çalışmaları esinini toplumsal
mücadelelerden almış ve bu mücadelelerle sürekli bir diyalog içinde olmuştur. 1970'lerin
başından itibaren, Maria Rosa Dalla Costa ve Selma James gibi kuramcılarla birlikte,
Uluslararası Feminist Kolektif'in kurucuları ve "Ev İşi İçin Ücret" kampanyasının
örgütleyicileri arasında yer almıştır. Bu hareket, toplumsal yeniden üretimde yer alan kadınlar
için ekonomik bağımsızlık talebini dile getirerek kapitalist ve patriyarkal iktidara karşı
devrimci bir itiraz oluşturmuştur ve feminist gruplar arasında küresel bir dayanışmaya zemin
sunmuştur. Federici, Afrika'daki politik değişim ve toplumsal mücadeleler üzerine
çalışmalarıyla da tanınmaktadır. Türkçede yayınlanmış birçok makale ve röportajının yanı sıra
basılmış eserleri arasında Caliban ve Cadı: Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim (Otonom
Yayıncılık, 2012), Sıfır Noktasında Devrim (Otonom Yayıncılık, 2014), Cadılar, Cadı Avı ve
Kadınlar, 2019) bulunur.
Günümüzde "beden", hem direniş imkânları bakımından hem de iktidarların kendi
hegemonyalarını sürdürmeleri bakımından radikal ve kurumsal politikaların merkezinde yer
alıyor. Federici de direnişin ve tahakkümün mücadele alanı olarak gördüğü bedenin bir tarihi
olduğunu ileri sürüyor. Feminist, ırkçılık karşıtı, trans ve çevreci bütün hareketler açısından
beden, devlet ve sermayeyle karşılaşmanın bir zemini, dönüştürücü toplumsal pratiklerin
yeşerebileceği bir imkân olarak algılanıyor. Öte yandan kapitalist gelişmenin neoliberal
döneminde sermayenin girdiği ve bir türlü aşmayı başaramadığı yeniden üretim krizinde de
bedeni tahakküm altına alma ve denetleme zorlu ve kaçınılmaz hale geliyor. Bedenlerin
yalıtılması, parçalanması, psikolojik ve tıbbi müdahalelerle yeniden oluşturulması, arzu ve
ihtiyaçlarının ya bastırma ya da uyumlulaştırma yoluyla denetlenmesi, kapitalizmin tahakküm
stratejileri olarak karşımıza çıkıyor. Oysa Federici'ye göre beden, sömürünün sınırı, onun
önündeki engeldir. Bedeni, özgürleştirici ve içkin bir politik imkâna dönüştürmek ise ancak
onun arzu ve ihtiyaçlarını çoğaltmakla mümkündür. Bunu da birbirinden yalıtılmış olmaktan
dolayı korku yüklenip iktidarın tahakkümüne boyun eğmeye hazır bedenlerden ziyade başka
bedenlerle, hatta insan olmayan varlıklarla ve doğayla "büyülü" bir birlikteliğe giren bedenler
yapabilir. Bu yüzden de ancak korku ve yalıtılmışlığın "keder"inden çıkıp, "neşeli militanlık"la
arzularını ve ihtiyaçlarını şimdide politikleştiren bedenler, kendilerini, başkalarını ve dünyayı
dönüştürebilir.
İtalya'da doğup büyüyen Silvia Federici, 1967'de felsefe eğitimi için gittiği Amerika'nın
çeşitli üniversitelerinde ve ayrıca Nijerya'da Port Harcourt Üniversitesi'nde dersler vermiştir.
Feminist bir eylemci, araştırmacı ve eğitimci olan Federici'nin çalışmaları esinini toplumsal
mücadelelerden almış ve bu mücadelelerle sürekli bir diyalog içinde olmuştur. 1970'lerin
başından itibaren, Maria Rosa Dalla Costa ve Selma James gibi kuramcılarla birlikte,
Uluslararası Feminist Kolektif'in kurucuları ve "Ev İşi İçin Ücret" kampanyasının
örgütleyicileri arasında yer almıştır. Bu hareket, toplumsal yeniden üretimde yer alan kadınlar
için ekonomik bağımsızlık talebini dile getirerek kapitalist ve patriyarkal iktidara karşı
devrimci bir itiraz oluşturmuştur ve feminist gruplar arasında küresel bir dayanışmaya zemin
sunmuştur. Federici, Afrika'daki politik değişim ve toplumsal mücadeleler üzerine
çalışmalarıyla da tanınmaktadır. Türkçede yayınlanmış birçok makale ve röportajının yanı sıra
basılmış eserleri arasında Caliban ve Cadı: Kadınlar, Beden ve İlksel Birikim (Otonom
Yayıncılık, 2012), Sıfır Noktasında Devrim (Otonom Yayıncılık, 2014), Cadılar, Cadı Avı ve
Kadınlar, 2019) bulunur.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.