Teknoloji Transfer Sözleşmelerinden Doğan Kanunlar İhtilafı

Stok Kodu:
9789754647150
Boyut:
165-235-0
Sayfa Sayısı:
348
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-01-30
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
300,00TL
276,00TL
Havale/EFT ile: 270,48TL
9789754647150
406313
Teknoloji Transfer Sözleşmelerinden Doğan Kanunlar İhtilafı
Teknoloji Transfer Sözleşmelerinden Doğan Kanunlar İhtilafı
276.00
Konunun geniş sınırları bakımından çalışmamızda sınaî haklara ilişkin teknoloji transfer sözleşmeleri ele alınmaktadır. Çalışmamızın ana konusunu oluşturan teknoloji transfer sözleşmeleri, taraflar arasında teknolojinin ve know-how'ın transfer edilmesine yardımcı olan sözleşmelerdir. Teknoloji transferi (patentli teknolojinin inhisari haklarını veya teknolojiyi kullanma iznini ya da know-how'ı satın alma ve kazanma) amacıyla teknolojisini transfer eden taraf ile teknolojiyi alan kişi veya kurum arasındaki hukukî ilişkidir. Teknoloji transfer sözleşmeleri çok farklı yollardan yapılabilmektedir. Çalışmamızda teknoloji transferi sözleşmeleri bakımından önemli gördüğümüz, farklılık arz eden ve de dünyada en çok kullanılan çeşitleri ele alınmaktadır. Çalışmamızda ele aldığımız teknoloji transfer sözleşmeleri şunlardır: Lisans sözleşmesi, fikrî ve sınaî hakların devri sözleşmesi, know-how sözleşmesi, franchise sözleşmesi, teknik yardım sözleşmesi, yönetim sözleşmesi, danışmanlık sözleşmesi, sınaî işbirliği anlaşmaları yoluyla teknoloji transferi, ortak girişim sözleşmesi, araştırma- geliştirme sözleşmesi, anahtar teslim anlaşmaları yoluyla teknoloji transferi. Teknoloji transfer sözleşmelerini düzenleyen uluslararası nitelikte birçok sözleşme ve sözleşme girişimi bulunmaktadır. Çalışmamızın birinci bölümünün üçüncü kısmında önemli gördüğümüz teknoloji transfer sözleşmeleri ile ilgili uluslararası hukukî düzenlemeler ve düzenleme girişimleri ele alınmaktadır. Bu sözleşmelerden ilki, "Ticaretle Bağlantılı Fikrî Mülkiyet Hakları Anlaşması" (TRIPS)'dır. Bu Anlaşma, fikrî mülkiyet haklarının korunması ve uygulamaya konulmasına ilişkin en önemli anlaşmalardan birini oluşturması sebebiyle çalışmamıza konu olmakta, ancak Anlaşmada teknoloji transfer sözleşmelerine uygulanacak hukuk konusunda kanunlar ihtilâfı kurallarına yer verilmemesi sebebiyle kısa bir bilgi verilmekle yetinilmektedir. Teknoloji transfer sözleşmelerine uygulanacak hukuk konusunda kanunlar ihtilâfı düzenlemelerine yer veren sözleşmeler ve sözleşme girişimleri ise ayrıntılı olarak çalışmamızın birinci bölümünde incelenmektedir. Bu sözleşmelerin en önemlisi, "Akdi Borçlara Uygulanacak Hukuka İlişkin Roma Sözleşmesi"dir (Roma Sözleşmesi). Roma Sözleşmesi, Avrupa Birliği içinde kanunlar ihtilâfı kurallarının birleştirilmesi için atılan ilk adımdır. Bu Sözleşme ile teknoloji transfer sözleşmelerine uygulanacak hukukun tayini kolaylaşmıştır. Üye devletlerin mahkemeleri, teknoloji transfer sözleşmelerinden doğan ihtilâflara aynı hukuku uygulamakta ve taraflar da diğer üye devletlerin mahkemelerinden verilen kararlara emsal karar olarak dayanabilmek-tedir. Roma Sözleşmesinin modernleştirme ihtiyacı üzerine bir tasarı hazırlanmıştır. Çalışmamızda, Roma Sözleşmesinin tüzük haline gelmesinden önceki "Akdi Borçlara Uygulanacak Hukuka İlişkin Roma Sözleşmesinin yenileştirilmesine ilişkin Avrupa Komisyonu'nun hazırladığı Yeşil Kitap ve bununla ilgili olarak Avrupa Parlamentosuna ve Konseyine sunulan Tasarı" da ele alınmıştır. Roma Sözleşmesi yenileştirilerek Tüzük halinde 17 Haziran 2008 tarihinde kabul edilmiştir. "Akdi Borçlara Uygulanacak Hukuka İlişkin Roma Tüzüğü" (Roma Tüzük), 17 Aralık 2009 tarihinden beri uygulanmaktadır. Roma Sözleşmesinin ve şu an yürürlükte olan Roma Tüzüğünün Avrupa Birliğine üye ülkeler tarafından kabul edilip, iç hukuklarında uygulanıyor olması nedeniyle eserin ikinci kısmında bu düzenlemeler daha ayrıntılı olarak incelenmekte, bu ilk kısımda genel olarak düzenlemeler hakkında bilgi verilmekle yetinilmektedir. Bu kısımda, uluslararası düzenleme girişimlerine geçmeden önce son olarak ise, Amerikan Hukuk Enstitüsünün hazırladığı ve 2008 yılında yayınlanan "Fikrî Mülkiyet: Sınıraşan İhtilaflarda Mahkemelerin Yetkisi, Hukuk Seçimi ve Hükümler İle İlgili İlkeler" incelenmektedir. İlkeler, bir sözleşme veya kanun hükmü olmasından ziyade mahkemeler için bir rehber niteliğindedir. Teknoloji transfer sözleşmelerine ilişkin bazı uluslararası düzenleme girişimleri de bulunmaktadır. Eserde yer alan uluslararası sözleşme girişimleri ise şunlardır: UNCTAD öncülüğünde dünya çapında geniş katılımla hazırlanan "Teknoloji Transferine ilişkin Milletlerarası Davranış Kodu Tasarısı" ve de Max Planck Enstitüsünün Fikrî Mülkiyetten Doğan Kanunlar İhtilâfı Grubunun hazırlamış olduğu "Fikrî Mülkiyetten Doğan Kanunlar İhtilâfı Hakkında İlkeler"dir. Çalışmamızın ikinci bölümünde teknoloji transfer sözleşmelerinden doğan kanunlar ihtilâfı konusu incelenmektedir. Teknoloji transfer sözleşmelerinin uluslararası düzeyde yaygın hale gelmesiyle beraber, yabancı unsur taşıyan bu sözleşmelere uygulanacak hukukun tespiti de önemli bir sorun haline gelmiştir. Bu bölümde Türk hukuku ile birlikte yabancı hukuk düzenlerinde teknoloji transfer sözleşmelerine uygulanacak olan hukukun belirlenmesine yönelik olarak farklı düzenlemeler incelenmektedir. Teknoloji transfer sözleşmelerine uygulanacak olan hukukun belirlenmesi konusunda doktrindeki görüşler ele alındıktan sonra, bu problemin çözümüne Avrupa Birliği'ne üye olan ülkelerin taraf olduğu Akdi Borçlara Uygulanacak Hukuka İlişkin Roma Sözleşmesi ve Akdi Borçlara Uygulanacak Hukuka İlişkin Roma Tüzüğü'ne göre, ABD'de yürürlükte olan İkinci Restatement'a göre ve Türk hukukunda yürürlükten kalkan 2675 sayılı MÖHUK ile şu an yürürlükte olan 5718 sayılı MÖHUK'a göre ulaşılmaya çalışılmaktadır. Çalışmamızın ikinci bölümünün birinci kısmında teknoloji transfer sözleşmelerinde uygulanacak hukukun belirlenmesi üzerinde du-rulmaktadır. Öncelikle hukuk seçimi ele alınmaktadır. Teknoloji transfer sözleşmeleri bakımından hukuk seçiminin yapılmış olması önemlidir, çünkü karmaşık nitelikli yabancı unsur taşıyan bu tür sözleşmelerde çoğu kez hukuk seçimi yapılarak, herhangi bir ihtilaf çıkmadan önce uygulanacak hukukun belirlenmiş olması hukukî belirliliği sağlamaktadır. Bu kısımda hukuk seçimi anlaşmasının geçerliliği, hukuk seçiminde yabancı unsurun gerekip gerekmediği ve nelerin yabancı un-sur olduğu, hukuk seçimi yapılırken dayanılan kıstaslar, kısmi hukuk seçiminin yapılıp yapılamayacağı, seçilen hukukun uygulanacak hükümleri, hukuk seçiminin ne zaman ya
Konunun geniş sınırları bakımından çalışmamızda sınaî haklara ilişkin teknoloji transfer sözleşmeleri ele alınmaktadır. Çalışmamızın ana konusunu oluşturan teknoloji transfer sözleşmeleri, taraflar arasında teknolojinin ve know-how'ın transfer edilmesine yardımcı olan sözleşmelerdir. Teknoloji transferi (patentli teknolojinin inhisari haklarını veya teknolojiyi kullanma iznini ya da know-how'ı satın alma ve kazanma) amacıyla teknolojisini transfer eden taraf ile teknolojiyi alan kişi veya kurum arasındaki hukukî ilişkidir. Teknoloji transfer sözleşmeleri çok farklı yollardan yapılabilmektedir. Çalışmamızda teknoloji transferi sözleşmeleri bakımından önemli gördüğümüz, farklılık arz eden ve de dünyada en çok kullanılan çeşitleri ele alınmaktadır. Çalışmamızda ele aldığımız teknoloji transfer sözleşmeleri şunlardır: Lisans sözleşmesi, fikrî ve sınaî hakların devri sözleşmesi, know-how sözleşmesi, franchise sözleşmesi, teknik yardım sözleşmesi, yönetim sözleşmesi, danışmanlık sözleşmesi, sınaî işbirliği anlaşmaları yoluyla teknoloji transferi, ortak girişim sözleşmesi, araştırma- geliştirme sözleşmesi, anahtar teslim anlaşmaları yoluyla teknoloji transferi. Teknoloji transfer sözleşmelerini düzenleyen uluslararası nitelikte birçok sözleşme ve sözleşme girişimi bulunmaktadır. Çalışmamızın birinci bölümünün üçüncü kısmında önemli gördüğümüz teknoloji transfer sözleşmeleri ile ilgili uluslararası hukukî düzenlemeler ve düzenleme girişimleri ele alınmaktadır. Bu sözleşmelerden ilki, "Ticaretle Bağlantılı Fikrî Mülkiyet Hakları Anlaşması" (TRIPS)'dır. Bu Anlaşma, fikrî mülkiyet haklarının korunması ve uygulamaya konulmasına ilişkin en önemli anlaşmalardan birini oluşturması sebebiyle çalışmamıza konu olmakta, ancak Anlaşmada teknoloji transfer sözleşmelerine uygulanacak hukuk konusunda kanunlar ihtilâfı kurallarına yer verilmemesi sebebiyle kısa bir bilgi verilmekle yetinilmektedir. Teknoloji transfer sözleşmelerine uygulanacak hukuk konusunda kanunlar ihtilâfı düzenlemelerine yer veren sözleşmeler ve sözleşme girişimleri ise ayrıntılı olarak çalışmamızın birinci bölümünde incelenmektedir. Bu sözleşmelerin en önemlisi, "Akdi Borçlara Uygulanacak Hukuka İlişkin Roma Sözleşmesi"dir (Roma Sözleşmesi). Roma Sözleşmesi, Avrupa Birliği içinde kanunlar ihtilâfı kurallarının birleştirilmesi için atılan ilk adımdır. Bu Sözleşme ile teknoloji transfer sözleşmelerine uygulanacak hukukun tayini kolaylaşmıştır. Üye devletlerin mahkemeleri, teknoloji transfer sözleşmelerinden doğan ihtilâflara aynı hukuku uygulamakta ve taraflar da diğer üye devletlerin mahkemelerinden verilen kararlara emsal karar olarak dayanabilmek-tedir. Roma Sözleşmesinin modernleştirme ihtiyacı üzerine bir tasarı hazırlanmıştır. Çalışmamızda, Roma Sözleşmesinin tüzük haline gelmesinden önceki "Akdi Borçlara Uygulanacak Hukuka İlişkin Roma Sözleşmesinin yenileştirilmesine ilişkin Avrupa Komisyonu'nun hazırladığı Yeşil Kitap ve bununla ilgili olarak Avrupa Parlamentosuna ve Konseyine sunulan Tasarı" da ele alınmıştır. Roma Sözleşmesi yenileştirilerek Tüzük halinde 17 Haziran 2008 tarihinde kabul edilmiştir. "Akdi Borçlara Uygulanacak Hukuka İlişkin Roma Tüzüğü" (Roma Tüzük), 17 Aralık 2009 tarihinden beri uygulanmaktadır. Roma Sözleşmesinin ve şu an yürürlükte olan Roma Tüzüğünün Avrupa Birliğine üye ülkeler tarafından kabul edilip, iç hukuklarında uygulanıyor olması nedeniyle eserin ikinci kısmında bu düzenlemeler daha ayrıntılı olarak incelenmekte, bu ilk kısımda genel olarak düzenlemeler hakkında bilgi verilmekle yetinilmektedir. Bu kısımda, uluslararası düzenleme girişimlerine geçmeden önce son olarak ise, Amerikan Hukuk Enstitüsünün hazırladığı ve 2008 yılında yayınlanan "Fikrî Mülkiyet: Sınıraşan İhtilaflarda Mahkemelerin Yetkisi, Hukuk Seçimi ve Hükümler İle İlgili İlkeler" incelenmektedir. İlkeler, bir sözleşme veya kanun hükmü olmasından ziyade mahkemeler için bir rehber niteliğindedir. Teknoloji transfer sözleşmelerine ilişkin bazı uluslararası düzenleme girişimleri de bulunmaktadır. Eserde yer alan uluslararası sözleşme girişimleri ise şunlardır: UNCTAD öncülüğünde dünya çapında geniş katılımla hazırlanan "Teknoloji Transferine ilişkin Milletlerarası Davranış Kodu Tasarısı" ve de Max Planck Enstitüsünün Fikrî Mülkiyetten Doğan Kanunlar İhtilâfı Grubunun hazırlamış olduğu "Fikrî Mülkiyetten Doğan Kanunlar İhtilâfı Hakkında İlkeler"dir. Çalışmamızın ikinci bölümünde teknoloji transfer sözleşmelerinden doğan kanunlar ihtilâfı konusu incelenmektedir. Teknoloji transfer sözleşmelerinin uluslararası düzeyde yaygın hale gelmesiyle beraber, yabancı unsur taşıyan bu sözleşmelere uygulanacak hukukun tespiti de önemli bir sorun haline gelmiştir. Bu bölümde Türk hukuku ile birlikte yabancı hukuk düzenlerinde teknoloji transfer sözleşmelerine uygulanacak olan hukukun belirlenmesine yönelik olarak farklı düzenlemeler incelenmektedir. Teknoloji transfer sözleşmelerine uygulanacak olan hukukun belirlenmesi konusunda doktrindeki görüşler ele alındıktan sonra, bu problemin çözümüne Avrupa Birliği'ne üye olan ülkelerin taraf olduğu Akdi Borçlara Uygulanacak Hukuka İlişkin Roma Sözleşmesi ve Akdi Borçlara Uygulanacak Hukuka İlişkin Roma Tüzüğü'ne göre, ABD'de yürürlükte olan İkinci Restatement'a göre ve Türk hukukunda yürürlükten kalkan 2675 sayılı MÖHUK ile şu an yürürlükte olan 5718 sayılı MÖHUK'a göre ulaşılmaya çalışılmaktadır. Çalışmamızın ikinci bölümünün birinci kısmında teknoloji transfer sözleşmelerinde uygulanacak hukukun belirlenmesi üzerinde du-rulmaktadır. Öncelikle hukuk seçimi ele alınmaktadır. Teknoloji transfer sözleşmeleri bakımından hukuk seçiminin yapılmış olması önemlidir, çünkü karmaşık nitelikli yabancı unsur taşıyan bu tür sözleşmelerde çoğu kez hukuk seçimi yapılarak, herhangi bir ihtilaf çıkmadan önce uygulanacak hukukun belirlenmiş olması hukukî belirliliği sağlamaktadır. Bu kısımda hukuk seçimi anlaşmasının geçerliliği, hukuk seçiminde yabancı unsurun gerekip gerekmediği ve nelerin yabancı un-sur olduğu, hukuk seçimi yapılırken dayanılan kıstaslar, kısmi hukuk seçiminin yapılıp yapılamayacağı, seçilen hukukun uygulanacak hükümleri, hukuk seçiminin ne zaman ya
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat