Tasavvuf Edebiyatı -İsimler, Kavramlar ve İlişkiler Ağına Metodik Bir Yaklaşım- (9-13. yüzyıllar)

Stok Kodu:
9786057295293
Boyut:
135-210-22
Sayfa Sayısı:
400
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-12-23
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
280,00TL
173,60TL
Havale/EFT ile: 156,24TL
9786057295293
716097
Tasavvuf Edebiyatı -İsimler, Kavramlar ve İlişkiler Ağına  Metodik Bir Yaklaşım- (9-13. yüzyıllar)
Tasavvuf Edebiyatı -İsimler, Kavramlar ve İlişkiler Ağına Metodik Bir Yaklaşım- (9-13. yüzyıllar)
173.60
Tasavvuf edebiyatından bahis açabilmek için yüksek düzey entelektüel metinlerin yazıldığı zamanları beklemeye gerek yoktur. Zira bu edebiyat uzun soluklu olması ve kanlı-canlı bir tarihe dayanması bakımından beyit beyit, risale risale, adım adım büyüyen bir yapıya sahiptir. Tasavvuf edebiyatı Râbiatü'l-Adeviyye “Seni iki sevgiyle sevdim = Uḥibbuke ḥubbeyn” dediğinde, Hüseyin en-Nûrî sahrada ayakları kan içinde ölmek üzereyken “Senin sevginden, dostluğundan ötürü düşmediğim menzil mi kaldı? = Lā ziltü enzilü min vidādike menzilen” mısrasıyla başlayan beyti okuduğunda, Cüneyd-i Bağdâdî ʿahd-i mīsāḳa dair ilk uzun cümlesini kurduğunda, Ebû Saîd-i Ebü'l-Hayr semâʿa kalkarken ilk rubâ'îsini söylemeye başladığında, Balasagunlu Yûsuf dörtlü alegorisini (Köni törü: Doğru yasa; Kut: Kayra; Ukuş: Akıl; Akıbet: Ölüm ve Ahiret) zihninde oturttuğunda zaten daha geri zamanlarda başlamış olan bir şeye sadece katkıda bulunmuşlardır. Bu önce uzaklardan kopan bir sayhaya kulak kesilmeye ardından ona benzer sesler çıkarmaya benzetilebilir. Bu sesi ilk büyük eser yazıldığında değil, büyük eserler yazılana dek bu vadide kaleme alınan her satırda takip etmek mümkündür. Tasavvuf edebiyatı, uzun soluklu, dinamik ve hâlihazırda devam eden bir yapının birikimsel sonucudur. Birikimsel olarak gelen şeyler de sadece manzumelerden, beyitlerden, kasidelerden müteşekkil değildir. Edebiyatın doğal bir parçası olan mensur yazılar da bu alana dahildir. Yani tasavvuf edebiyatının tarihi, yalnızca şiirlerle ve şeyhlerin kronolojik takibiyle ele geçecek bir hazine değildir. Biz sufilerin/şairlerin/şeyhlerin inandıkları şeyi içselleştirip bir yaşam ve yorum malzemesi hâline getirdikleri bu macerada, birike birike büyüyen yazınsal alana tasavvuf edebiyatı diyoruz.
Tasavvuf edebiyatından bahis açabilmek için yüksek düzey entelektüel metinlerin yazıldığı zamanları beklemeye gerek yoktur. Zira bu edebiyat uzun soluklu olması ve kanlı-canlı bir tarihe dayanması bakımından beyit beyit, risale risale, adım adım büyüyen bir yapıya sahiptir. Tasavvuf edebiyatı Râbiatü'l-Adeviyye “Seni iki sevgiyle sevdim = Uḥibbuke ḥubbeyn” dediğinde, Hüseyin en-Nûrî sahrada ayakları kan içinde ölmek üzereyken “Senin sevginden, dostluğundan ötürü düşmediğim menzil mi kaldı? = Lā ziltü enzilü min vidādike menzilen” mısrasıyla başlayan beyti okuduğunda, Cüneyd-i Bağdâdî ʿahd-i mīsāḳa dair ilk uzun cümlesini kurduğunda, Ebû Saîd-i Ebü'l-Hayr semâʿa kalkarken ilk rubâ'îsini söylemeye başladığında, Balasagunlu Yûsuf dörtlü alegorisini (Köni törü: Doğru yasa; Kut: Kayra; Ukuş: Akıl; Akıbet: Ölüm ve Ahiret) zihninde oturttuğunda zaten daha geri zamanlarda başlamış olan bir şeye sadece katkıda bulunmuşlardır. Bu önce uzaklardan kopan bir sayhaya kulak kesilmeye ardından ona benzer sesler çıkarmaya benzetilebilir. Bu sesi ilk büyük eser yazıldığında değil, büyük eserler yazılana dek bu vadide kaleme alınan her satırda takip etmek mümkündür. Tasavvuf edebiyatı, uzun soluklu, dinamik ve hâlihazırda devam eden bir yapının birikimsel sonucudur. Birikimsel olarak gelen şeyler de sadece manzumelerden, beyitlerden, kasidelerden müteşekkil değildir. Edebiyatın doğal bir parçası olan mensur yazılar da bu alana dahildir. Yani tasavvuf edebiyatının tarihi, yalnızca şiirlerle ve şeyhlerin kronolojik takibiyle ele geçecek bir hazine değildir. Biz sufilerin/şairlerin/şeyhlerin inandıkları şeyi içselleştirip bir yaşam ve yorum malzemesi hâline getirdikleri bu macerada, birike birike büyüyen yazınsal alana tasavvuf edebiyatı diyoruz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat