9772146118000
622746
https://www.sehadetkitap.com/urun/tarih-felsefesi-1-giris
Tarih Felsefesi - 1 Giriş
42.16
Eğen Klasik Felsefenin tini ile uyum içinde, İnsan kendinde ussal bir varlık olarak kabul edilirse, ve Usun doğal ve tinsel tüm varoluşun özü olduğu kabul edilirse, bu öncüllerin vargısı insanın gelişmek zorunda olduğu, bir yandan bilincini saltık olarak Doğanın gerçekliği ile uyum içinde biçimlendirirken, öte yandan Varoluşuna kendi özsel gerçekliğinin biçimini vermekte, onu kendi Özü ile uyum içinde belirlemekte olduğudur. Doğa saltık olarak bilinebilirdir, ve Tin kendini özsel gizilliği ile uyum içinde eksiksiz olarak nes-nelleştirebilir, geliştirebilir, eksiksizleştirebilir. O zaman Tarih bir olumsallık ve şans alanı değil, ama özsel olarak belirli, gelişimsel, ereksel bir süreçtir. Tarih tikel ulusları kültürel soniuiuklan, gerilikleri, ve değersizlikleri içinde kötü bir sonsuzluğa mahkum eden saçma ve anlamsız bir kavga alanı değil, ama insanı, Dünya-Tinini Bilgiye, Barışa, Güzelliğe yükselten büyüme sürecidir. Hegel için Dünya Tarihi insanın Özgürlük bilincinde ilerleme sürecidir ve bu onun için kişisel bir görüş değil, ama insan doğasının mantıksal vargısı, insanın özsel olarak ussal özünün Ereğidir. Hegel için Özgürlük hiç kuşkusuz bireyin, bu tikel bireyin Özgürlüğü herşeydir. Bireyin bir birey olabilmesi, gerçek kendisi olabilmesi, gelişimi, karakteri, güzelliği, varoluşunun tüm anlam ve değeri özgür olmasına bağlıdır, çünkü insanın, Tinin özü Özgürlüktür, çünkü insan gelişmek için, kendini gerçekleştirmek, gerçek insan yapmak için varoluşa gelir. Bu hem Yurttaş olarak bireyin hem de onun ussal İstenci olan Devletinin sorunudur. Tin Özgürlüğü ancak onun Kavramını bildiği düzeye dek edimselleştirir insanın yönetiminin yerine Yasanın Yönetimini geçirir. Hegel'in felsefesini diktatörlük özlemlerine temel yapmayı istemek, onun çalışmasını tarihsel materyalizm ve nazizm gibi kölelik ideolojilerinin bir bileşeni olarak yorumlamak, bu düzeye dek, yalnızca bir yanılgı, bir yanlış anlama değildir ve Özgürlük Kavramının kendisinin bilinçsizliğine bağlıdır. Despotizm insanlığın olduğu gibi bireyin gelişiminde de yalnızca ilk evre, yalnızca doğal olanın henüz tinsel olana baskın olduğu barbarlık evresidir. Bu nedenledir ki tarihsel materyalizm ve nazizm gibi ideolojiler ancak henüz Özgürlük bilincini kavramamış bireylerde ve uluslarda acı, utandırıcı, korkutucu ve dolayısıyla geçici ve yitici bir varoluş alanı bulabilirler.
Eğen Klasik Felsefenin tini ile uyum içinde, İnsan kendinde ussal bir varlık olarak kabul edilirse, ve Usun doğal ve tinsel tüm varoluşun özü olduğu kabul edilirse, bu öncüllerin vargısı insanın gelişmek zorunda olduğu, bir yandan bilincini saltık olarak Doğanın gerçekliği ile uyum içinde biçimlendirirken, öte yandan Varoluşuna kendi özsel gerçekliğinin biçimini vermekte, onu kendi Özü ile uyum içinde belirlemekte olduğudur. Doğa saltık olarak bilinebilirdir, ve Tin kendini özsel gizilliği ile uyum içinde eksiksiz olarak nes-nelleştirebilir, geliştirebilir, eksiksizleştirebilir. O zaman Tarih bir olumsallık ve şans alanı değil, ama özsel olarak belirli, gelişimsel, ereksel bir süreçtir. Tarih tikel ulusları kültürel soniuiuklan, gerilikleri, ve değersizlikleri içinde kötü bir sonsuzluğa mahkum eden saçma ve anlamsız bir kavga alanı değil, ama insanı, Dünya-Tinini Bilgiye, Barışa, Güzelliğe yükselten büyüme sürecidir. Hegel için Dünya Tarihi insanın Özgürlük bilincinde ilerleme sürecidir ve bu onun için kişisel bir görüş değil, ama insan doğasının mantıksal vargısı, insanın özsel olarak ussal özünün Ereğidir. Hegel için Özgürlük hiç kuşkusuz bireyin, bu tikel bireyin Özgürlüğü herşeydir. Bireyin bir birey olabilmesi, gerçek kendisi olabilmesi, gelişimi, karakteri, güzelliği, varoluşunun tüm anlam ve değeri özgür olmasına bağlıdır, çünkü insanın, Tinin özü Özgürlüktür, çünkü insan gelişmek için, kendini gerçekleştirmek, gerçek insan yapmak için varoluşa gelir. Bu hem Yurttaş olarak bireyin hem de onun ussal İstenci olan Devletinin sorunudur. Tin Özgürlüğü ancak onun Kavramını bildiği düzeye dek edimselleştirir insanın yönetiminin yerine Yasanın Yönetimini geçirir. Hegel'in felsefesini diktatörlük özlemlerine temel yapmayı istemek, onun çalışmasını tarihsel materyalizm ve nazizm gibi kölelik ideolojilerinin bir bileşeni olarak yorumlamak, bu düzeye dek, yalnızca bir yanılgı, bir yanlış anlama değildir ve Özgürlük Kavramının kendisinin bilinçsizliğine bağlıdır. Despotizm insanlığın olduğu gibi bireyin gelişiminde de yalnızca ilk evre, yalnızca doğal olanın henüz tinsel olana baskın olduğu barbarlık evresidir. Bu nedenledir ki tarihsel materyalizm ve nazizm gibi ideolojiler ancak henüz Özgürlük bilincini kavramamış bireylerde ve uluslarda acı, utandırıcı, korkutucu ve dolayısıyla geçici ve yitici bir varoluş alanı bulabilirler.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.