Tarih - Coğrafya Merkezinde Türk - Rus Münasebetleri ile Stratejik Faktör Pantürkizm

Stok Kodu:
9786257606288
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
512
Basım Yeri:
Konya
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-12-14
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
165,00TL
151,80TL
Havale/EFT ile: 136,62TL
9786257606288
544010
Tarih - Coğrafya  Merkezinde Türk - Rus Münasebetleri ile Stratejik Faktör Pantürkizm
Tarih - Coğrafya Merkezinde Türk - Rus Münasebetleri ile Stratejik Faktör Pantürkizm
151.80
“Hıyanet ve intikam dolu dünyadan ben giderim. Kazak'ın, Tüm Türk ırkının her kötülüğü bizimle beraber kaybolup, dünyaya iyi niyetli, dost canlı, cesur, akıllı ve gururlu bir nesil gelsin. Türk Âlemi bir olsun.” Turar Rıskul “Önce Türkçülük hareketinin çıkış noktası doğru saptanmalı. Osmanlı'daki çıkışı halkçılıktır. Rusya'daki Cedit'ler de hem laik, hem halkçıydı. Pan- Slavizm'e başkaldırmışlardı, ulusal kurtuluş programı içindeydiler. Sevres Muahedesi'nden itibaren iki Türkçülük birleşmiştir. Çünkü Anadolu Türkçülüğü de, Batılı emperyalizme karşı bir ulusal kurtuluş savaşı projeksiyonu içindeydi. İkisi de anti emperyalist idi, ikisi de laik ve halkçı... Yoksa iki Türkçülük başlangıcının iki mühim adamı, Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın neden yanındaydı ki?”... En baştaki Türkçüler, İsmail Gaspıralı, daha o zamandan Türkçülüğü, Çarlık İstibdadı ve emperyalizmi ile işbirliği yapan, Buhara “irticaı”na karşı anti emperyalist, laik ve ulusal zeminde oturtmamış mıdır? Dilde, işte, kültürde, Türkler arası bir “cephe” den yanaydı... Gerçekte Türkçülük, Gaspıraldı'dan Molla Nur Vahidov'a, Vahidov'dan Sultan Galiyev'e, Mustafa Kemal'den Ziya Gökalp'a, Türkklerin tam bağımsızlıkçı, anti emperyalist halk cephesidir. Bunu böyle saptamadıkça Türkçülüğü çıkarları için kullanmak isteyen ecnebinin tuzağına düşülür.” Attilâ İlhan “Avrasya'nın jeodinamik hat ile havzalarının merkezinde bulunan Türk Kuşağı ve Slav Kuşağı'nın en önemli iki devleti Türkiye'nin ve Rusya'nın münasebetleri tarihî, coğrafî, stratejik bağlamda Janus'un yüzüne benzer. Türkistan ise, Janus'un bugün yüzü olarak münasebetlerin geçmiş-gelecek arasında bağlarını oluşturarak Türk- Rus münasebetlerinin ufkunu, vizyonunu, perspektifini oluşturmaktadır. PanTürkizm sadece ideolojik, siyasî hareket olarak değil, stratejik faktör olarak Türk-Rus münasebetlerinin şekillendiricisi, yönlendiricisi sıfatıyla tarih ile coğrafyayı birbirine bağlar.” Editörden
“Hıyanet ve intikam dolu dünyadan ben giderim. Kazak'ın, Tüm Türk ırkının her kötülüğü bizimle beraber kaybolup, dünyaya iyi niyetli, dost canlı, cesur, akıllı ve gururlu bir nesil gelsin. Türk Âlemi bir olsun.” Turar Rıskul “Önce Türkçülük hareketinin çıkış noktası doğru saptanmalı. Osmanlı'daki çıkışı halkçılıktır. Rusya'daki Cedit'ler de hem laik, hem halkçıydı. Pan- Slavizm'e başkaldırmışlardı, ulusal kurtuluş programı içindeydiler. Sevres Muahedesi'nden itibaren iki Türkçülük birleşmiştir. Çünkü Anadolu Türkçülüğü de, Batılı emperyalizme karşı bir ulusal kurtuluş savaşı projeksiyonu içindeydi. İkisi de anti emperyalist idi, ikisi de laik ve halkçı... Yoksa iki Türkçülük başlangıcının iki mühim adamı, Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın neden yanındaydı ki?”... En baştaki Türkçüler, İsmail Gaspıralı, daha o zamandan Türkçülüğü, Çarlık İstibdadı ve emperyalizmi ile işbirliği yapan, Buhara “irticaı”na karşı anti emperyalist, laik ve ulusal zeminde oturtmamış mıdır? Dilde, işte, kültürde, Türkler arası bir “cephe” den yanaydı... Gerçekte Türkçülük, Gaspıraldı'dan Molla Nur Vahidov'a, Vahidov'dan Sultan Galiyev'e, Mustafa Kemal'den Ziya Gökalp'a, Türkklerin tam bağımsızlıkçı, anti emperyalist halk cephesidir. Bunu böyle saptamadıkça Türkçülüğü çıkarları için kullanmak isteyen ecnebinin tuzağına düşülür.” Attilâ İlhan “Avrasya'nın jeodinamik hat ile havzalarının merkezinde bulunan Türk Kuşağı ve Slav Kuşağı'nın en önemli iki devleti Türkiye'nin ve Rusya'nın münasebetleri tarihî, coğrafî, stratejik bağlamda Janus'un yüzüne benzer. Türkistan ise, Janus'un bugün yüzü olarak münasebetlerin geçmiş-gelecek arasında bağlarını oluşturarak Türk- Rus münasebetlerinin ufkunu, vizyonunu, perspektifini oluşturmaktadır. PanTürkizm sadece ideolojik, siyasî hareket olarak değil, stratejik faktör olarak Türk-Rus münasebetlerinin şekillendiricisi, yönlendiricisi sıfatıyla tarih ile coğrafyayı birbirine bağlar.” Editörden
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat