9789944105217
656322
https://www.sehadetkitap.com/urun/tarih-bozumu-tarih-sosyolojisi-denemeleri
Tarih Bozumu; Tarih Sosyolojisi Denemeleri
119.70
*Toplumların oluşumdan ve devamlılığında ortaj tarih anlayışının önemi nedir?
*Toplumların kültürel, ahlaki, dini ve siyasi birliktelikleri, tarihlerinin oluşumuna nasıl etki ederler?
*Tarih anlatılarının meşruiyet temelleri nelerdir?
*Toplumsal ortaklıkların ve tarih bilincinin bitmesiyle ortaya çıkan tarih bozumu.
*Tarih bozumunun ortaya çıkmasında küreselleşmenin etkileri nelerdir?
Tarih oluşturacak malzemeden bir ortak tarihin oluşabilmesi için herşeyden önce bugünün insanlarında bir ortaklık kurma iradesinin oluşması gerekir. Eğer insan gruplarının, birbirleriyle münasebetleri temellendirebildikleri, bir aradalıklarını belli bir geçmişe ve hukuka dayandırabildikleri bir ortaklık hissi ve iradeleri yoksa ortak tarih kendiliğinden silinir. Bu irade oluştuğunda ise ortak tarih kendiliğinden oluşur. Tarih bir ortaklık işiyse birbirleriyle bir ortaklık hissetmeyen insanların tarihlerinden de söz edilemez.
İnsanların ortaklık hissettikleri alanların azlığı aynı zamanda herhangi bir tarih olasılığının da tükenişine işaret eder. Korkarız ki bu olasılık, günden güne yoğunlaşan parçalanmışlık, çözülme ve dağılma duygularının yaygınlığı ölçüsünde bir kabus haline gelmektedir. İnsanların herhangi bir tarih anlamında bir tarihin tükenişinden, bir tarih bozumundan bahsedebiliriz. Bunda yaşandığı söylenen ve günden gün etkisini de hissettiren küreselleşmenin zamansallık yerine mekansallığa dayalı işleyişinin etkisi olduğu söylenemez mi? Olabilir. Ancak değişmeyen bir şey var ki, tarih ve tarihsellik anlatıları aracılığıyla tedavülde dolaşan milletlerarası hiyerarşiler ve hegemonya ilişkilerinin yerini küresel dünyanın örgütlenme biçimi almıştır. Dün tarih galiplerin tarihiydi, bugün dünya (globe) egemenlerin dünyası olmayı sürdürüyor.
Tarih anlatılarının en önemli kaynağı olan ulus-devletlerin fiili varlıkları olmasa bile meşruiyet dayanaklarının aşınmasına, ilk etapta daha tikel ve mikro tarih anlatılarının ikame edilmesi eşlik etti, ama bu ikame kalıcı olamazdı. Tarih anlatısına yapılan itirazlar, belli bir tarih anlatısına duyulan kuşkuları sanılandan fazla derinleştirerek, herhangi bir tarih anlatısının tutunabilme zeminlerini yok etmiş görünüyor. Bütün bu gelişmeler tarih anlatılarının bozulmasına yol açıyorsa da bu tarih bozumuna bir özgürleşim umudu eşlik etmiyor. Sonuçta tarihin bozumu, aynı zamanda toplumsallığın da bozumuna delalet ediyor.
*Toplumların oluşumdan ve devamlılığında ortaj tarih anlayışının önemi nedir?
*Toplumların kültürel, ahlaki, dini ve siyasi birliktelikleri, tarihlerinin oluşumuna nasıl etki ederler?
*Tarih anlatılarının meşruiyet temelleri nelerdir?
*Toplumsal ortaklıkların ve tarih bilincinin bitmesiyle ortaya çıkan tarih bozumu.
*Tarih bozumunun ortaya çıkmasında küreselleşmenin etkileri nelerdir?
Tarih oluşturacak malzemeden bir ortak tarihin oluşabilmesi için herşeyden önce bugünün insanlarında bir ortaklık kurma iradesinin oluşması gerekir. Eğer insan gruplarının, birbirleriyle münasebetleri temellendirebildikleri, bir aradalıklarını belli bir geçmişe ve hukuka dayandırabildikleri bir ortaklık hissi ve iradeleri yoksa ortak tarih kendiliğinden silinir. Bu irade oluştuğunda ise ortak tarih kendiliğinden oluşur. Tarih bir ortaklık işiyse birbirleriyle bir ortaklık hissetmeyen insanların tarihlerinden de söz edilemez.
İnsanların ortaklık hissettikleri alanların azlığı aynı zamanda herhangi bir tarih olasılığının da tükenişine işaret eder. Korkarız ki bu olasılık, günden güne yoğunlaşan parçalanmışlık, çözülme ve dağılma duygularının yaygınlığı ölçüsünde bir kabus haline gelmektedir. İnsanların herhangi bir tarih anlamında bir tarihin tükenişinden, bir tarih bozumundan bahsedebiliriz. Bunda yaşandığı söylenen ve günden gün etkisini de hissettiren küreselleşmenin zamansallık yerine mekansallığa dayalı işleyişinin etkisi olduğu söylenemez mi? Olabilir. Ancak değişmeyen bir şey var ki, tarih ve tarihsellik anlatıları aracılığıyla tedavülde dolaşan milletlerarası hiyerarşiler ve hegemonya ilişkilerinin yerini küresel dünyanın örgütlenme biçimi almıştır. Dün tarih galiplerin tarihiydi, bugün dünya (globe) egemenlerin dünyası olmayı sürdürüyor.
Tarih anlatılarının en önemli kaynağı olan ulus-devletlerin fiili varlıkları olmasa bile meşruiyet dayanaklarının aşınmasına, ilk etapta daha tikel ve mikro tarih anlatılarının ikame edilmesi eşlik etti, ama bu ikame kalıcı olamazdı. Tarih anlatısına yapılan itirazlar, belli bir tarih anlatısına duyulan kuşkuları sanılandan fazla derinleştirerek, herhangi bir tarih anlatısının tutunabilme zeminlerini yok etmiş görünüyor. Bütün bu gelişmeler tarih anlatılarının bozulmasına yol açıyorsa da bu tarih bozumuna bir özgürleşim umudu eşlik etmiyor. Sonuçta tarihin bozumu, aynı zamanda toplumsallığın da bozumuna delalet ediyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.