Su Dağları Çeçenya Ah Çeçenya

Stok Kodu:
9789752641327
Boyut:
14-20-0
Sayfa Sayısı:
448
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009-05-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%28 indirimli
80,00TL
57,60TL
Havale/EFT ile: 54,72TL
9789752641327
380023
Su Dağları Çeçenya Ah Çeçenya
Su Dağları Çeçenya Ah Çeçenya
57.60
Bu roman; Ellerden işaret parmaklarına, çatık kaşlardan tebes süme yol bulmuşların romanıdır... Zarı ince olan yüreklerin kanadığı yıllara ait. Dünyadaki birkaç ülkeden biri. Burası Çeçenya... Evet!.. Bu ülke öyle bir denizdi ki, balıktan çok olta atılmıştı içine. Emperyalistler, şaraplı dudaklarını onların haritalarıyla siliyordu. Azizler üzüm topluyor, şeytanlar şarap yapıyordu. Ama herkesin bir hesabı vardı şüphesiz. Sisin arkasında yaşanan bir soykırım. Böyle bir dünyada umut ne yapsın, kim ad versin bu yazıklara?.. İşte böyle bir dünya!.. "... Bir daha!.. Ne soğuk gecelerde üşüdüler, ne yazdan kalma kuru çalıların dikeni battı parmaklarına... Ne çaydanlıklara çamur sıvadı namlu tutan eller... Ne camların gerisinde beklediler, nede aç günler geçireceklerdi artık...Kenger kurusundan un yapmakta yoktu, hani!.. Taşlara yaslanmakta!.. Neydi o yetim başlı tasalar, al işte!.. Bardağın taşa çalınışı gibi gönlüde çoktan yüreğe çarpmışlardı..."
Bu roman; Ellerden işaret parmaklarına, çatık kaşlardan tebes süme yol bulmuşların romanıdır... Zarı ince olan yüreklerin kanadığı yıllara ait. Dünyadaki birkaç ülkeden biri. Burası Çeçenya... Evet!.. Bu ülke öyle bir denizdi ki, balıktan çok olta atılmıştı içine. Emperyalistler, şaraplı dudaklarını onların haritalarıyla siliyordu. Azizler üzüm topluyor, şeytanlar şarap yapıyordu. Ama herkesin bir hesabı vardı şüphesiz. Sisin arkasında yaşanan bir soykırım. Böyle bir dünyada umut ne yapsın, kim ad versin bu yazıklara?.. İşte böyle bir dünya!.. "... Bir daha!.. Ne soğuk gecelerde üşüdüler, ne yazdan kalma kuru çalıların dikeni battı parmaklarına... Ne çaydanlıklara çamur sıvadı namlu tutan eller... Ne camların gerisinde beklediler, nede aç günler geçireceklerdi artık...Kenger kurusundan un yapmakta yoktu, hani!.. Taşlara yaslanmakta!.. Neydi o yetim başlı tasalar, al işte!.. Bardağın taşa çalınışı gibi gönlüde çoktan yüreğe çarpmışlardı..."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat