Sözdizimi ve Anlambilim

Stok Kodu:
9789756329542
Boyut:
165-235-0
Sayfa Sayısı:
472
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2000-01-01
Çeviren:
Osman Güman
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%28 indirimli
325,00TL
234,00TL
Havale/EFT ile: 229,32TL
9789756329542
378672
Sözdizimi ve Anlambilim
Sözdizimi ve Anlambilim
234.00
Cürcânî (ö. 471/1078?) Delâilü'l-İ'câz adlı bu eseriyle, sonraları Me'ânî adını alacak olan Arapça Anlambilimini kurmuştur. Cürcânî, sözdizimini "nahiv manalarını arayıp bulmak" diye tanımlayarak eserin en esaslı bölümünü bunun uygulamasına ayırmıştır. Eserde diyalog üslubunu tercih eden müellif, eserin genelinde sözdizimini lafızlarda arayan birileriyle kıyasıya tartışarak meramını ortaya koyar ve -yeri geldikçe görüleceği üzere- onların: "Anlamlar artmaz, ancak lafızlar artar"; "Tek tek kelimelerde fesâhatten söz edilemez. Fesâhat, ancak kelimelerin birbirine eklenmesiyle ortaya çıkar"; "Üstünlük, lafzın sağlamlığı (cezâlet) ile olur" gibi ifadelerine yer verir. Ancak tek bir yerde bile böyle söyleyen kişinin veya kişilerin kim olduğunu belirtmez. Kur'ân'ın mucize oluşunu sözdizimini "kelimeler arasında nahiv kurallarının gerektirdiği anlamları ve anlam farklılıklarını arayıp bulmak" diye tanımlar. Fâtiha sûresi üzerinde uygulamalı olarak verdiği bir örnekte kendisi, "nahiv anlamları" ifadesiyle kelimenin "mübteda, haber, sıfat, bedel vs. olmasını" kastettiğini açıkça söylemektedir. İşte Cürcânî'nin, lafzın karşısına koyarak savunduğu anlam, kelimelerin sözdizimine girdikten sonra kazandığı "nahiv kuralından çıkan anlam"dır. Ona göre, bu anlamın yok sayılması hâlinde sırf lafızlar üzerinde düşünülerek bir sözdizimi yapılamaz.
Cürcânî (ö. 471/1078?) Delâilü'l-İ'câz adlı bu eseriyle, sonraları Me'ânî adını alacak olan Arapça Anlambilimini kurmuştur. Cürcânî, sözdizimini "nahiv manalarını arayıp bulmak" diye tanımlayarak eserin en esaslı bölümünü bunun uygulamasına ayırmıştır. Eserde diyalog üslubunu tercih eden müellif, eserin genelinde sözdizimini lafızlarda arayan birileriyle kıyasıya tartışarak meramını ortaya koyar ve -yeri geldikçe görüleceği üzere- onların: "Anlamlar artmaz, ancak lafızlar artar"; "Tek tek kelimelerde fesâhatten söz edilemez. Fesâhat, ancak kelimelerin birbirine eklenmesiyle ortaya çıkar"; "Üstünlük, lafzın sağlamlığı (cezâlet) ile olur" gibi ifadelerine yer verir. Ancak tek bir yerde bile böyle söyleyen kişinin veya kişilerin kim olduğunu belirtmez. Kur'ân'ın mucize oluşunu sözdizimini "kelimeler arasında nahiv kurallarının gerektirdiği anlamları ve anlam farklılıklarını arayıp bulmak" diye tanımlar. Fâtiha sûresi üzerinde uygulamalı olarak verdiği bir örnekte kendisi, "nahiv anlamları" ifadesiyle kelimenin "mübteda, haber, sıfat, bedel vs. olmasını" kastettiğini açıkça söylemektedir. İşte Cürcânî'nin, lafzın karşısına koyarak savunduğu anlam, kelimelerin sözdizimine girdikten sonra kazandığı "nahiv kuralından çıkan anlam"dır. Ona göre, bu anlamın yok sayılması hâlinde sırf lafızlar üzerinde düşünülerek bir sözdizimi yapılamaz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat