9786052499658
509125
https://www.sehadetkitap.com/urun/sonbahar-3
Sonbahar
98.04
Göğün gürlemesiyle irkilmem bir oluyor. Anılarımdan uyanıp iyice kolaçan ediyorum sağımı solumu.
Sırtımdaki neme uzanıyorum. Sabaha çıkamayacağım hissiyle boğuluyorum yine. Ölüyorum, Macit
Efendi, bana dair ne varsa uyuşmaya davranıyor. Tür tür böceklerin (ki bunlara küçüklüğümde beni
korkutan, iğrendiren ve öldürdüğüm böcekler de dâhil) yıllarca hizmet ettiğim organlarıma, yanımdan bir
an olsun ayırmadığım hikâyelerime, kafamdaki insanlara, yarım yamalak insanlığıma ve varlığımın her
zerresinde baş gösteren deliliğime diş geçirmeleri yankılanıyor içimin engin boşluğunda.
Topraklaşıyorum git gide. Daha doğrusu toprağa yamanıyorum. Benden arda kalanlara toprağın sahip
çıkacağına seviniyorum bir an için. Sonra düşünüyorum efendi, benden arda kalanları düşünüyorum.
Aklım dolup taşmıyor bu kez. Sahi, diyorum içime doğru, bu kürede neler gördün, nelerin varlığından
şüphe duymadın? Hepinizin aslında bir yanılsama olabileceğinize ihtimal veriyorum. Bunu pekâlâ
yakıştırıyorum kendime, çünkü yalnız kendime yalan söylemeyi becerebildiğimi getiriyorum aklıma.
Aklım almıyor artık hiçbir şeyi, eriyor düşüncelerimin ağırlıkları tıpkı ulu bir buzulun saniyeler içerisinde
okyanusa karışması gibi. İnsan olmaya zerre heves göstermediğimi sanıyorum. Ama alenen ölmekten
korkuyorum, yok olmaktan, fosilleşmekten korkuyorum. Çelişkilerle dolu olduğumu fark ediyorum ve bu,
beni biraz üzerken, biraz da eğlendiriyor. Çelişkilerime bu denli bağlı olmamı alenen beyhude
bulduğunu biliyorum ve seni derin üzüntü içerisinde kınıyorum. Yaşamla aramdaki az sayıdaki
köprülerden birini onlarla inşa ettiğimi görmemene üzülüyorum.
Göğün gürlemesiyle irkilmem bir oluyor. Anılarımdan uyanıp iyice kolaçan ediyorum sağımı solumu.
Sırtımdaki neme uzanıyorum. Sabaha çıkamayacağım hissiyle boğuluyorum yine. Ölüyorum, Macit
Efendi, bana dair ne varsa uyuşmaya davranıyor. Tür tür böceklerin (ki bunlara küçüklüğümde beni
korkutan, iğrendiren ve öldürdüğüm böcekler de dâhil) yıllarca hizmet ettiğim organlarıma, yanımdan bir
an olsun ayırmadığım hikâyelerime, kafamdaki insanlara, yarım yamalak insanlığıma ve varlığımın her
zerresinde baş gösteren deliliğime diş geçirmeleri yankılanıyor içimin engin boşluğunda.
Topraklaşıyorum git gide. Daha doğrusu toprağa yamanıyorum. Benden arda kalanlara toprağın sahip
çıkacağına seviniyorum bir an için. Sonra düşünüyorum efendi, benden arda kalanları düşünüyorum.
Aklım dolup taşmıyor bu kez. Sahi, diyorum içime doğru, bu kürede neler gördün, nelerin varlığından
şüphe duymadın? Hepinizin aslında bir yanılsama olabileceğinize ihtimal veriyorum. Bunu pekâlâ
yakıştırıyorum kendime, çünkü yalnız kendime yalan söylemeyi becerebildiğimi getiriyorum aklıma.
Aklım almıyor artık hiçbir şeyi, eriyor düşüncelerimin ağırlıkları tıpkı ulu bir buzulun saniyeler içerisinde
okyanusa karışması gibi. İnsan olmaya zerre heves göstermediğimi sanıyorum. Ama alenen ölmekten
korkuyorum, yok olmaktan, fosilleşmekten korkuyorum. Çelişkilerle dolu olduğumu fark ediyorum ve bu,
beni biraz üzerken, biraz da eğlendiriyor. Çelişkilerime bu denli bağlı olmamı alenen beyhude
bulduğunu biliyorum ve seni derin üzüntü içerisinde kınıyorum. Yaşamla aramdaki az sayıdaki
köprülerden birini onlarla inşa ettiğimi görmemene üzülüyorum.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.