9786055553814
428381
https://www.sehadetkitap.com/urun/son-talika
Son Talika
294.40
Altı yüz yıl hüküm süren üç kıtaya yayılmış Osmanlı İmparatorluğu dağılırken kendini Osmanlı sayan insanların hayatları da paramparça oldu. Bu coğrafyada yeni bir dünya kurup eskisini yıkmak gerektiğine inananların iktidarları sırasında bölge halkları, temeline dinamit konulmuş bir binanın parçacıkları gibi şiddetle sağa sola savruldular. İmparatorluğun batısında yer alan Rumeli topraklarında yaşayan halklar da dinsel ve etnik kökenlerine göre acımasızca darmadağın edilip bu sarsıntıdan nasiplerini aldılar. Aynı çatı altında yaşayan akrabalar bile yabancılaştırıldı. Savaşlar, muhasaralar, isyanlar, sürgünler ve göçler birbirini takip etti. Meriç'in suları, Sofulu ve Edeköy'ü ortadan bölüp Yunanistan ve Türkiye arasında sınır olmadan önce Sofulu'da Müslüman, Hıristiyan ve Yahudiler henüz birbirlerini ötelememiş ve ötekileştirmemişlerdi. O zamanlar düğünler, bayramlar, cenazelerde birarada olunur, hoca, haham, papaz dostça sohbet edebilirken aralarına ayrılık tohumları ekilmemiş insanlar birlikte yaşarlardı.
Ebruli bir ipliğe benzeyen ailemin fertleri, ayrılık rüzgarlarına, göçlere, sürgünlere
ve kıyımlara göğüs gererken birbirlerinden kopmamaya, geçmişlerini ve geleceklerini
kaybetmemeye, bunun için de en küçük umut kırıntılarına tutunmaya çalıştılar.
Anne¬annem, kendi anneannesinin gerçek adını hiçbir zaman bilmedi. Yahudi olan anneannesinin asıl adı Selanik'te Müslüman dedesi ile evlendikten sonra geçen zaman içinde unutulmuştu. 1900'lü yılların başlarında yaşayan Tatar Mahmut Ağa'nın,
Emine Hanım'ın, Abdullah Efendi'nin, Nefise Hanım'ın, küçük Hasan'ın,
ablaları Habibe ve Lebibe'nin, ailenin birer ferdi sayılan Raşel'in ve Katina'nın
isimlerini ise çok şükür ben hala biliyor, hala hatırlıyorum.
Bu romanı Habibe, Lebibe ve Hasan kardeşler ile hayatı göç yollarından geçen tüm insanlara armağan ediyorum.
Sabriye Cemboluk
Altı yüz yıl hüküm süren üç kıtaya yayılmış Osmanlı İmparatorluğu dağılırken kendini Osmanlı sayan insanların hayatları da paramparça oldu. Bu coğrafyada yeni bir dünya kurup eskisini yıkmak gerektiğine inananların iktidarları sırasında bölge halkları, temeline dinamit konulmuş bir binanın parçacıkları gibi şiddetle sağa sola savruldular. İmparatorluğun batısında yer alan Rumeli topraklarında yaşayan halklar da dinsel ve etnik kökenlerine göre acımasızca darmadağın edilip bu sarsıntıdan nasiplerini aldılar. Aynı çatı altında yaşayan akrabalar bile yabancılaştırıldı. Savaşlar, muhasaralar, isyanlar, sürgünler ve göçler birbirini takip etti. Meriç'in suları, Sofulu ve Edeköy'ü ortadan bölüp Yunanistan ve Türkiye arasında sınır olmadan önce Sofulu'da Müslüman, Hıristiyan ve Yahudiler henüz birbirlerini ötelememiş ve ötekileştirmemişlerdi. O zamanlar düğünler, bayramlar, cenazelerde birarada olunur, hoca, haham, papaz dostça sohbet edebilirken aralarına ayrılık tohumları ekilmemiş insanlar birlikte yaşarlardı.
Ebruli bir ipliğe benzeyen ailemin fertleri, ayrılık rüzgarlarına, göçlere, sürgünlere
ve kıyımlara göğüs gererken birbirlerinden kopmamaya, geçmişlerini ve geleceklerini
kaybetmemeye, bunun için de en küçük umut kırıntılarına tutunmaya çalıştılar.
Anne¬annem, kendi anneannesinin gerçek adını hiçbir zaman bilmedi. Yahudi olan anneannesinin asıl adı Selanik'te Müslüman dedesi ile evlendikten sonra geçen zaman içinde unutulmuştu. 1900'lü yılların başlarında yaşayan Tatar Mahmut Ağa'nın,
Emine Hanım'ın, Abdullah Efendi'nin, Nefise Hanım'ın, küçük Hasan'ın,
ablaları Habibe ve Lebibe'nin, ailenin birer ferdi sayılan Raşel'in ve Katina'nın
isimlerini ise çok şükür ben hala biliyor, hala hatırlıyorum.
Bu romanı Habibe, Lebibe ve Hasan kardeşler ile hayatı göç yollarından geçen tüm insanlara armağan ediyorum.
Sabriye Cemboluk
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.