Sömürgecilkten Günümüze| Emperyalizm

Stok Kodu:
9789944572408
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
295
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2006-11-01
Çeviren:
Erdoğan Usta
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
350,00TL
217,00TL
Havale/EFT ile: 212,66TL
9789944572408
374164
Sömürgecilkten Günümüze| Emperyalizm
Sömürgecilkten Günümüze| Emperyalizm
217.00
"Sömürge sahibi ülkeler bir taraf ve sömürgeleri de diğer taraf" olmak üzere dünyayı ayırırsak, ulus-devletlerin merkez-çevre özelliği; dünya pazarının gelişmesi, merkez ve çevrenin ayrılması, sömürge ve yarı sömürgelerin avı için yarış, üretim fazlalığının çıkarılması, ana ülkeye geri götürülmesi için hammaddelerin korunması vb. özellikler 15. yüzyıl sonlarından itibaren küresel sistem içinde kapitalizmin bir parçası olmuştur. Emperyalizm en geniş anlamıyla, sistem içindeki dinamiğin birikiminden (kârın kendisinin takibi kadar esas) kaynaklarını alır, bu da kapitalist dünya ekonomisinin merkezindeki ülkelere ve bu ülkelerdeki varlıklı kesimlere, çevreden elde edilen doğal kaynaklar ve üretim fazlalığının üzerine kendi yuvalarını kurmak için cesaret verir. Pierre Jalege'nin tanımladığı gibi "Üçüncü Dünya'nın Yağmalanması" çeşitli zor kullanımlarla, daha yoksul uydu ekonomiler öyle şekillendirilmişdiler ki (15. yüzyıl sonlan ve 16. yüzyılda fetihlerin başlangıç çağında) üretim ve dağıtım sistemleri, kendi ihtiyaçlarına değil, diğer emperyalist metropollere hizmet ediyordu. Bununla birlikte emperyalizmde, kapitalist değişimin değişik safhalarında bu tip ortak noktalar saptamak tamamen 19. yüzyıl son çeyreğinde emperyalizmin doğası ve öneminde kalitatif değişimler olduğu gözlemine dayanmaktadır, bu da Lenin'in yeni bir kapitalizm dönemine girildiğine işaret etmesi için yeterlidir. Marksistler bu yüzden eski emperyalizm ve 19. yüzyılın son yıllarına denk gelen "yeni emperyalizm" arasında bir ayrım yapmışlardır. Bu "yeni emperyalizmi" ayıran başlıca iki konu vardır: 1) İngiliz hegemonyasının kırılması ve ileri kapitalist devletler arasında küresel sınırların kontrolü için rekabetin artması, 2) Tekelci kuruluşların yükselmesi (geniş, entegre, endüstriyel ve finansal firmalar) gelişmiş kapitalist devletlerde dominant ekonomik aktörler olarak karşımıza çıkmaktadır.
"Sömürge sahibi ülkeler bir taraf ve sömürgeleri de diğer taraf" olmak üzere dünyayı ayırırsak, ulus-devletlerin merkez-çevre özelliği; dünya pazarının gelişmesi, merkez ve çevrenin ayrılması, sömürge ve yarı sömürgelerin avı için yarış, üretim fazlalığının çıkarılması, ana ülkeye geri götürülmesi için hammaddelerin korunması vb. özellikler 15. yüzyıl sonlarından itibaren küresel sistem içinde kapitalizmin bir parçası olmuştur. Emperyalizm en geniş anlamıyla, sistem içindeki dinamiğin birikiminden (kârın kendisinin takibi kadar esas) kaynaklarını alır, bu da kapitalist dünya ekonomisinin merkezindeki ülkelere ve bu ülkelerdeki varlıklı kesimlere, çevreden elde edilen doğal kaynaklar ve üretim fazlalığının üzerine kendi yuvalarını kurmak için cesaret verir. Pierre Jalege'nin tanımladığı gibi "Üçüncü Dünya'nın Yağmalanması" çeşitli zor kullanımlarla, daha yoksul uydu ekonomiler öyle şekillendirilmişdiler ki (15. yüzyıl sonlan ve 16. yüzyılda fetihlerin başlangıç çağında) üretim ve dağıtım sistemleri, kendi ihtiyaçlarına değil, diğer emperyalist metropollere hizmet ediyordu. Bununla birlikte emperyalizmde, kapitalist değişimin değişik safhalarında bu tip ortak noktalar saptamak tamamen 19. yüzyıl son çeyreğinde emperyalizmin doğası ve öneminde kalitatif değişimler olduğu gözlemine dayanmaktadır, bu da Lenin'in yeni bir kapitalizm dönemine girildiğine işaret etmesi için yeterlidir. Marksistler bu yüzden eski emperyalizm ve 19. yüzyılın son yıllarına denk gelen "yeni emperyalizm" arasında bir ayrım yapmışlardır. Bu "yeni emperyalizmi" ayıran başlıca iki konu vardır: 1) İngiliz hegemonyasının kırılması ve ileri kapitalist devletler arasında küresel sınırların kontrolü için rekabetin artması, 2) Tekelci kuruluşların yükselmesi (geniş, entegre, endüstriyel ve finansal firmalar) gelişmiş kapitalist devletlerde dominant ekonomik aktörler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat