Siyah Beyaz ve Gri Hüsnü Bingöl

Stok Kodu:
9786051911151
Boyut:
135-215-0
Sayfa Sayısı:
248
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-05-24
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%23 indirimli
300,00TL
231,00TL
Havale/EFT ile: 226,38TL
9786051911151
696510
Siyah Beyaz ve Gri Hüsnü Bingöl
Siyah Beyaz ve Gri Hüsnü Bingöl
231.00
Kimdi Hüsnü Bingöl?... Onun hakkında çok az şey yazıldı ama çok şey zihinlerde ve kalplerde gömülü kaldı. Kimdi bir döneme damgasını vuran, bir yandan vatan için canını feda edercesine görevine bağlıyken bir yandan geride gözü yaşlı ve kalbi buruk insanlar bırakan Hüsnü Bingöl?... Sıradan bir MİT ajanı mı, bir subay mı?... Yoksa görevini suiistimal eden bir devlet görevlisi mi?... Ne yazık ki bu sıradan ve belki de önemsiz sorular, onu hiçbir zaman anlamamıza yeterli olmayacaktır. Bazılarına göre o, bir kahramandı (BEYAZ), bazılarına göre o bir tirandı (SİYAH). Devlete göre de o, değeri sonradan anlaşılan yâni unutulan ve yeniden keşfedilen bir kahramandı (GRİ).Yaşanan olaylar ve üstlendiği görev ve sorumluklar bize kanıtlıyor ki Hüsnü Bingöl'ü bugünkü anlamda bir MİT yöneticisi veya Müsteşarıyla karşılaştırmak mümkün değildir. Bu durum Hüsnü Bingöl'ü hafife almak, onun etkileyici ve büyüleyici şahsiyetinigölgede bırakmak anlamına gelir. Bugün bir Müsteşar gider, diğeri gelir. Oturmuş ve tıkır tıkır işleyen bir milli emniyet veistihbarat örgütü vardır. Hâlbuki Hüsnü Bingöl o kadar şanslı değildi. İçinde bulunduğu koşullar olağanüstüydü. Hüsnü Bingöl büyük bir özveri ve kararlılıkla olağanüstü koşullara hızla adapte oldu. Ülkenin bu uzak köşesinde casusluk-karşı casusluk şebekesini kayayı tırnaklarıyla oyar gibi binbir zahmetle kurdu. Bölge halkının bir kısmının kalbini kazandı ve bu mücadelenin bir parçası haline getirdi.Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir dönem ve hiçbir bölgede bir istihbarat görevlisi Hüsnü Bingöl kadar halkla içli dışlı olmadı, sıradan insanları karşı-casusluk projesinin bir unsuru olarak kullanmaya ikna edemedi veya “Bu vatanı topyekûn korumalıyız,” duygusunu uyandırmadı. Bölgede yaşayan farkı etnik ve mezhepten halkların dünyasına girip hem onları kazandı hem de “zararlı” gördüklerini bertaraf etmek için kendince tedbirler aldı. Kısacası Hüsnü Bingöl maaşını alan, gününü dolduran ve merakla terfi bekleyen biristihbaratçı değildi. O, tam aksine parayı ve rahatı önemsemeyen ama görevinin hakkını vermek isteyen bir vatansever ve devlet görevlisiydi. Özellikle belirli dönemlerde yazdığı raporlar ve olası gelişmelerden üstlerini zamanında bilgilendirmesiyle, Cumhurbaşkanı ve Başbakan gibi önemli devlet adamlarının ufkunu açmış, uluslararası siyaseti ve diplomasiyi ustalıkla kullanmalarına yardımcı olmuştur.Kısacası Hüsnü Bingöl olağanüstü bir dönemin olağanüstü bir şahsiyeti idi. Günahıyla sevabıyla uzun yıllar (1932-1954) Iğdır'ınve ülkenin kaderini elinde tuttu, kızgın olduğu günlerde Yunan Tanrısı Zeus'un öfke şimşeklerini etrafına saçtı bazen de yüreğinin derinliklerinde taşıdığı şefkat ve cömertlikle insanları kucakladı. Gazeteci Araştırmacı Yazar, Mücahit Özden Hun uzun yıllardan beri Iğdır ve Ağrı Bölgesinin Tarihini ve Tarihe Geçmiş Olaylarını Araştırmaktadır.
Kimdi Hüsnü Bingöl?... Onun hakkında çok az şey yazıldı ama çok şey zihinlerde ve kalplerde gömülü kaldı. Kimdi bir döneme damgasını vuran, bir yandan vatan için canını feda edercesine görevine bağlıyken bir yandan geride gözü yaşlı ve kalbi buruk insanlar bırakan Hüsnü Bingöl?... Sıradan bir MİT ajanı mı, bir subay mı?... Yoksa görevini suiistimal eden bir devlet görevlisi mi?... Ne yazık ki bu sıradan ve belki de önemsiz sorular, onu hiçbir zaman anlamamıza yeterli olmayacaktır. Bazılarına göre o, bir kahramandı (BEYAZ), bazılarına göre o bir tirandı (SİYAH). Devlete göre de o, değeri sonradan anlaşılan yâni unutulan ve yeniden keşfedilen bir kahramandı (GRİ).Yaşanan olaylar ve üstlendiği görev ve sorumluklar bize kanıtlıyor ki Hüsnü Bingöl'ü bugünkü anlamda bir MİT yöneticisi veya Müsteşarıyla karşılaştırmak mümkün değildir. Bu durum Hüsnü Bingöl'ü hafife almak, onun etkileyici ve büyüleyici şahsiyetinigölgede bırakmak anlamına gelir. Bugün bir Müsteşar gider, diğeri gelir. Oturmuş ve tıkır tıkır işleyen bir milli emniyet veistihbarat örgütü vardır. Hâlbuki Hüsnü Bingöl o kadar şanslı değildi. İçinde bulunduğu koşullar olağanüstüydü. Hüsnü Bingöl büyük bir özveri ve kararlılıkla olağanüstü koşullara hızla adapte oldu. Ülkenin bu uzak köşesinde casusluk-karşı casusluk şebekesini kayayı tırnaklarıyla oyar gibi binbir zahmetle kurdu. Bölge halkının bir kısmının kalbini kazandı ve bu mücadelenin bir parçası haline getirdi.Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir dönem ve hiçbir bölgede bir istihbarat görevlisi Hüsnü Bingöl kadar halkla içli dışlı olmadı, sıradan insanları karşı-casusluk projesinin bir unsuru olarak kullanmaya ikna edemedi veya “Bu vatanı topyekûn korumalıyız,” duygusunu uyandırmadı. Bölgede yaşayan farkı etnik ve mezhepten halkların dünyasına girip hem onları kazandı hem de “zararlı” gördüklerini bertaraf etmek için kendince tedbirler aldı. Kısacası Hüsnü Bingöl maaşını alan, gününü dolduran ve merakla terfi bekleyen biristihbaratçı değildi. O, tam aksine parayı ve rahatı önemsemeyen ama görevinin hakkını vermek isteyen bir vatansever ve devlet görevlisiydi. Özellikle belirli dönemlerde yazdığı raporlar ve olası gelişmelerden üstlerini zamanında bilgilendirmesiyle, Cumhurbaşkanı ve Başbakan gibi önemli devlet adamlarının ufkunu açmış, uluslararası siyaseti ve diplomasiyi ustalıkla kullanmalarına yardımcı olmuştur.Kısacası Hüsnü Bingöl olağanüstü bir dönemin olağanüstü bir şahsiyeti idi. Günahıyla sevabıyla uzun yıllar (1932-1954) Iğdır'ınve ülkenin kaderini elinde tuttu, kızgın olduğu günlerde Yunan Tanrısı Zeus'un öfke şimşeklerini etrafına saçtı bazen de yüreğinin derinliklerinde taşıdığı şefkat ve cömertlikle insanları kucakladı. Gazeteci Araştırmacı Yazar, Mücahit Özden Hun uzun yıllardan beri Iğdır ve Ağrı Bölgesinin Tarihini ve Tarihe Geçmiş Olaylarını Araştırmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat