Sivas İçin Düşlemek: Mimari Stüdyo Seçkileri 2014-2021

Stok Kodu:
9786257008457
Boyut:
210-297-
Sayfa Sayısı:
328
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-11-09
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
590,00TL
542,80TL
Havale/EFT ile: 488,52TL
9786257008457
540847
Sivas İçin Düşlemek: Mimari Stüdyo Seçkileri 2014-2021
Sivas İçin Düşlemek: Mimari Stüdyo Seçkileri 2014-2021
542.80
YEM Yayın Format: Kitap Barkod: 9786257008457 Cilt Durumu: Ciltsiz Etiket Fiyatı: 125,00 TL İndirim: %25 İndirimli Fiyat: 93,75 TL Adet: 1 Takip Listeme Ekle Stokta yok Kategoriler: Bilim - Mühendislik / Mimarlık Bilim - Mühendislik / Diğer Ürün Tanıtımı YEM Yayın'ın, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde gerçekleştirilen mimari stüdyo uygulamalarının kapsamlı bir seçkisinden oluşan ve Sivas'ı bir deney mekânı olarak kavrayan “Sivas İçin Düşlemek: Mimari Stüdyo Seçkileri 2014-2021” adlı yeni kitabı çıktı. Kentler, mimarlık okulları için bir laboratuvar alanıdır. “Sivas İçin Düşlemek” teması da bu deney mekânının, mimari stüdyo bağlamındaki pedagojik yaklaşım biçimini işaretlemektedir. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde 2014-2021 yılları arasında gerçekleşen mimari stüdyo uygulamalarının bir seçkisinden oluşan, Doç.Dr. Uğur Tuztaşı ve Dr. Pınar Koç tarafından yayına hazırlanan bu kitap, Sivas'ı bir deney mekânı olarak kavramıştır. Kentin deney mekânı olarak kavranması, mimarlık öğrencisinin sadece tanımlanmış bir sorun alanına çözümler üreten bir proje sürecine tabi olmasını değil aynı zamanda sezgisel ve algısal tüm duyargalarını kente açmak ve kentin gündelik ritmini de hissetmek üzerine kurgulanan bir keşif süreciyle sarmalanmasını sağlamaktadır. Öğrencileriyle birlikte tasarım stüdyolarında Sivas için birlikte düşleyerek proje üreten Uğur Tuztaşı ve Pınar Koç'un tasarım stüdyoları, öğrencilere kattıkları ve kitaba ilişkin görüşleri şöyle: “...Bir tasarım stüdyosunun farklı içeriklerle tasarlanmış olması gerekir. Tanımlanan problemin ve stüdyo katılımcılarının tasarım stüdyosundaki pozisyonu ne olursa olsun, süreci tekdüzelikten kurtarmak üzere stüdyo ortamını hareketlendirmek elzemdir. Yeri geldiğinde uzaklaşarak ana soruna mesafelendiren uygulamalar ve diğer pedagojik yöntemler stüdyoya eklemlenmelidir. Çeşitlilik, başlangıçta belirlenen problem alanının kaçınılmaz süreç ve sonuçlarına doğrudan açılan fikirler, üretimler ve stüdyo katılımcılarının görmezden gelinen diğer anlamlarını/yeteneklerini açığa çıkartabilir. Pedagojik araçlardaki değişim, deneysel uygulamalar için elverişli ortamı hazırladığından tüm katılımcıların farklı tasarım etkinlikleri karşısında aldığı pozisyon ve sunduğu çözümler daha kolay ayırt edilir. Homojen bir stüdyo ortamı olarak proje grubu bazında değerlendirilen katılımcıların farklı öğrenme biçimleri ve farklı yöntemler karşısında farklı beceriler geliştirme kapasiteleri olduğu keşfedilir. Beceri, yetenek ve görsel düşünce açısından mutlak doğrunun olmadığı heterojen stüdyo ortamının varlığı kabul edildikçe roller yeniden tanımlanır. Tasarım araştırması ve tasarım etkinliğine dayanan sorumluluk biçimlerinin dağılımı her yöntem /uygulama değişiminde nasıl değişiyorsa, stüdyo ortamının başka araçlarla beslenmesi de tasarlama ediminin çeşitliliğini geliştirir. İster gizli müfredat uygulamaları olsun ister deneysel yöntemler olsun praksise dönüştürülen tüm yöntemler, stüdyo ortamını biçimlendirir. Sonuçta varılan yol, tek çıkar yol olmayan ve çeşitlilikle sınanmış üretken bir ortamın kendisidir... Proje gruplarında yürütülen süreç, ölçek ve içerik farklılaşması, proje konularının seçilme yöntemini de belirlemektedir. Bu aşamada belirleyici temel iki etken bulunmaktadır. Bunlardan ilki, kentte önemli dönüşüm alanlarını, çöküntü mekânlarını ya da atıl parçaları yenileme ve iyileştirmeye yönelik girişimlerdir ve bu türden temalar, kent gündemine kendiliğinden taşınmaktadır. Proje konularının seçilme yöntemini belirleyen ikinci temel etken ise, mimarlık eğitim müfredatının sunduğu olanaklar ve her bir dönemde öğrencinin mesleki deneyiminin ulaştığı farklı düzeydir. Bir başka anlatımla, mimarlık eğitim müfredatının ‘omurgası' olarak mimari stüdyo, kentsel mekânda mevcut düzenin eleştirisi olarak ortaya çıkar ve stüdyo, tasarlama edimini, durağan bilgi olmaktan çıkararak pratik haline dönüştürür. Bu da, mimari stüdyonun geleneksel kalıplarını aşarak stüdyo içerisine strateji, taktik gibi tasarım mekanizmalarının angaje edilmesini sağlar. ‘Sivas İçin Düşlemek' teması ekseninde belirtilmesi gereken bir diğer konu ise, mimari proje stüdyolarının bitimsiz ve soluksuz bir süreç olarak kurgulanması yerine, kimi zaman, stüdyoda tasarım çeşitliliğini artırmak, tasarım sürecini verimli hale getirmek ve tasarım edimini, stüdyoya daha fazla nakletmek amacıyla, küçük duraklama noktalarının inşa edildiğidir. Bunun anlamı, genellikle keşfedilmesi beklenen bir sorun alanı, öznel deneyimler ve çözüm için üretilmiş alternatif tasarımlardan oluşan mimari stüdyonun eskiz sınavı ya da eskiz uygulamaları aracılığıyla bir rahatlama/gevşeme/mesafelenme mekânı üzerinden sunulduğudur. Bir tür durup-dinlenme, projeye ve proje sürecine mesafelenme aşamasını temsil eden bu süreç, tasarım egzersizlerinin yapıldığı bir başka deneyim alanını stüdyoya taşımaktadır. Özelleşmiş bir pedagojik yöntemin kurgulanmadığı bazı eskiz uygulamalarında, çoğunlukla, yine kentsel deneyimin ön plana çıkarıldığı tasarımlar üzerinde durulmaktadır. Böyle bir içerik, bir anıt tasarımından oluşabileceği gibi kentsel ölçekte güncel sorunlara dair bir mekânsal organizasyon olarak da kurgulanabilir. Sonuçta, tüm bu sürecin temel itkisi, bir mimarlık öğrencisi ve bir mimar adayı olarak bireyin, kentsel mekânı deneyimlemesi ve bunu içselleştirmesinin sağlanmasıdır. Kenti deneyimlemek üzerine kurgulanan tüm bu sürecin amacı, içinde yaşanılan yapılı çevreyi tanımak, kentsel değerleri algılamak ve kentsel katmanlar arasında geçirgen bağıntıları çözümleyebilmek olarak tarif edilebilir. Daha özelleşmiş bir ilgi alanını vurgulayan bir ifadeyle, Sivas'ın kentsel ölçeğini kavrayabilmek, tarihi mekân algısını artırabilmek, tarihsel çevre katmanlarını sorgulamak, yaşanan kent için farkındalık tanımlamak gibi içerikler, ‘Sivas İçin Düşlemek' ekseninde ele alınan proje konularının hedeflediği temalardır. Ayrıca kitapta ele alınan proje konuları, kent gündemindeki güncel konular ile birlikte tek yapı ölçeğinden kentsel ve tarihsel çevre analizine, Sivas kent hafızasında yer etmiş kalıtsal imgeler üzerinden geliştirilen anıt tasarımlarına kadar çeşitlenen bir deney mekânının sonuç ürünlerini ve sürecini içermektedir. Bu içerik, aynı zamanda, kentsel mekânda geleceği öngören olası potansiyelleri açığa çıkarmak ve mekânsal senaryolar üzerinden alternatifler üretmek anlamında da kurgulanmıştır...”
YEM Yayın Format: Kitap Barkod: 9786257008457 Cilt Durumu: Ciltsiz Etiket Fiyatı: 125,00 TL İndirim: %25 İndirimli Fiyat: 93,75 TL Adet: 1 Takip Listeme Ekle Stokta yok Kategoriler: Bilim - Mühendislik / Mimarlık Bilim - Mühendislik / Diğer Ürün Tanıtımı YEM Yayın'ın, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde gerçekleştirilen mimari stüdyo uygulamalarının kapsamlı bir seçkisinden oluşan ve Sivas'ı bir deney mekânı olarak kavrayan “Sivas İçin Düşlemek: Mimari Stüdyo Seçkileri 2014-2021” adlı yeni kitabı çıktı. Kentler, mimarlık okulları için bir laboratuvar alanıdır. “Sivas İçin Düşlemek” teması da bu deney mekânının, mimari stüdyo bağlamındaki pedagojik yaklaşım biçimini işaretlemektedir. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nde 2014-2021 yılları arasında gerçekleşen mimari stüdyo uygulamalarının bir seçkisinden oluşan, Doç.Dr. Uğur Tuztaşı ve Dr. Pınar Koç tarafından yayına hazırlanan bu kitap, Sivas'ı bir deney mekânı olarak kavramıştır. Kentin deney mekânı olarak kavranması, mimarlık öğrencisinin sadece tanımlanmış bir sorun alanına çözümler üreten bir proje sürecine tabi olmasını değil aynı zamanda sezgisel ve algısal tüm duyargalarını kente açmak ve kentin gündelik ritmini de hissetmek üzerine kurgulanan bir keşif süreciyle sarmalanmasını sağlamaktadır. Öğrencileriyle birlikte tasarım stüdyolarında Sivas için birlikte düşleyerek proje üreten Uğur Tuztaşı ve Pınar Koç'un tasarım stüdyoları, öğrencilere kattıkları ve kitaba ilişkin görüşleri şöyle: “...Bir tasarım stüdyosunun farklı içeriklerle tasarlanmış olması gerekir. Tanımlanan problemin ve stüdyo katılımcılarının tasarım stüdyosundaki pozisyonu ne olursa olsun, süreci tekdüzelikten kurtarmak üzere stüdyo ortamını hareketlendirmek elzemdir. Yeri geldiğinde uzaklaşarak ana soruna mesafelendiren uygulamalar ve diğer pedagojik yöntemler stüdyoya eklemlenmelidir. Çeşitlilik, başlangıçta belirlenen problem alanının kaçınılmaz süreç ve sonuçlarına doğrudan açılan fikirler, üretimler ve stüdyo katılımcılarının görmezden gelinen diğer anlamlarını/yeteneklerini açığa çıkartabilir. Pedagojik araçlardaki değişim, deneysel uygulamalar için elverişli ortamı hazırladığından tüm katılımcıların farklı tasarım etkinlikleri karşısında aldığı pozisyon ve sunduğu çözümler daha kolay ayırt edilir. Homojen bir stüdyo ortamı olarak proje grubu bazında değerlendirilen katılımcıların farklı öğrenme biçimleri ve farklı yöntemler karşısında farklı beceriler geliştirme kapasiteleri olduğu keşfedilir. Beceri, yetenek ve görsel düşünce açısından mutlak doğrunun olmadığı heterojen stüdyo ortamının varlığı kabul edildikçe roller yeniden tanımlanır. Tasarım araştırması ve tasarım etkinliğine dayanan sorumluluk biçimlerinin dağılımı her yöntem /uygulama değişiminde nasıl değişiyorsa, stüdyo ortamının başka araçlarla beslenmesi de tasarlama ediminin çeşitliliğini geliştirir. İster gizli müfredat uygulamaları olsun ister deneysel yöntemler olsun praksise dönüştürülen tüm yöntemler, stüdyo ortamını biçimlendirir. Sonuçta varılan yol, tek çıkar yol olmayan ve çeşitlilikle sınanmış üretken bir ortamın kendisidir... Proje gruplarında yürütülen süreç, ölçek ve içerik farklılaşması, proje konularının seçilme yöntemini de belirlemektedir. Bu aşamada belirleyici temel iki etken bulunmaktadır. Bunlardan ilki, kentte önemli dönüşüm alanlarını, çöküntü mekânlarını ya da atıl parçaları yenileme ve iyileştirmeye yönelik girişimlerdir ve bu türden temalar, kent gündemine kendiliğinden taşınmaktadır. Proje konularının seçilme yöntemini belirleyen ikinci temel etken ise, mimarlık eğitim müfredatının sunduğu olanaklar ve her bir dönemde öğrencinin mesleki deneyiminin ulaştığı farklı düzeydir. Bir başka anlatımla, mimarlık eğitim müfredatının ‘omurgası' olarak mimari stüdyo, kentsel mekânda mevcut düzenin eleştirisi olarak ortaya çıkar ve stüdyo, tasarlama edimini, durağan bilgi olmaktan çıkararak pratik haline dönüştürür. Bu da, mimari stüdyonun geleneksel kalıplarını aşarak stüdyo içerisine strateji, taktik gibi tasarım mekanizmalarının angaje edilmesini sağlar. ‘Sivas İçin Düşlemek' teması ekseninde belirtilmesi gereken bir diğer konu ise, mimari proje stüdyolarının bitimsiz ve soluksuz bir süreç olarak kurgulanması yerine, kimi zaman, stüdyoda tasarım çeşitliliğini artırmak, tasarım sürecini verimli hale getirmek ve tasarım edimini, stüdyoya daha fazla nakletmek amacıyla, küçük duraklama noktalarının inşa edildiğidir. Bunun anlamı, genellikle keşfedilmesi beklenen bir sorun alanı, öznel deneyimler ve çözüm için üretilmiş alternatif tasarımlardan oluşan mimari stüdyonun eskiz sınavı ya da eskiz uygulamaları aracılığıyla bir rahatlama/gevşeme/mesafelenme mekânı üzerinden sunulduğudur. Bir tür durup-dinlenme, projeye ve proje sürecine mesafelenme aşamasını temsil eden bu süreç, tasarım egzersizlerinin yapıldığı bir başka deneyim alanını stüdyoya taşımaktadır. Özelleşmiş bir pedagojik yöntemin kurgulanmadığı bazı eskiz uygulamalarında, çoğunlukla, yine kentsel deneyimin ön plana çıkarıldığı tasarımlar üzerinde durulmaktadır. Böyle bir içerik, bir anıt tasarımından oluşabileceği gibi kentsel ölçekte güncel sorunlara dair bir mekânsal organizasyon olarak da kurgulanabilir. Sonuçta, tüm bu sürecin temel itkisi, bir mimarlık öğrencisi ve bir mimar adayı olarak bireyin, kentsel mekânı deneyimlemesi ve bunu içselleştirmesinin sağlanmasıdır. Kenti deneyimlemek üzerine kurgulanan tüm bu sürecin amacı, içinde yaşanılan yapılı çevreyi tanımak, kentsel değerleri algılamak ve kentsel katmanlar arasında geçirgen bağıntıları çözümleyebilmek olarak tarif edilebilir. Daha özelleşmiş bir ilgi alanını vurgulayan bir ifadeyle, Sivas'ın kentsel ölçeğini kavrayabilmek, tarihi mekân algısını artırabilmek, tarihsel çevre katmanlarını sorgulamak, yaşanan kent için farkındalık tanımlamak gibi içerikler, ‘Sivas İçin Düşlemek' ekseninde ele alınan proje konularının hedeflediği temalardır. Ayrıca kitapta ele alınan proje konuları, kent gündemindeki güncel konular ile birlikte tek yapı ölçeğinden kentsel ve tarihsel çevre analizine, Sivas kent hafızasında yer etmiş kalıtsal imgeler üzerinden geliştirilen anıt tasarımlarına kadar çeşitlenen bir deney mekânının sonuç ürünlerini ve sürecini içermektedir. Bu içerik, aynı zamanda, kentsel mekânda geleceği öngören olası potansiyelleri açığa çıkarmak ve mekânsal senaryolar üzerinden alternatifler üretmek anlamında da kurgulanmıştır...”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat