9786259843643
703650
https://www.sehadetkitap.com/urun/sirri-amcanin-hikayesi-hosluk-hostur
Sırrı Amcanın Hikâyesi;Hoşluk Hoştur
276.00
Her sabah aynı türküler çalsa da kahvaltı yaparken radyo dinlemek hoşuna gidiyordu. Radyo sessizdi. Bir iki ayarlamaya çalıştı. Cızırtı dahi gelmiyordu. Bu arada radyonun sesini de fazla açmış olacak ki, davudi bir ses radyo içinde âdeta patladı: “…Silahlı Kuvvetler aziz Türk milletinin hakkı olan refah ve mutluluğu, vatan ve milletin bütünlüğü ve gittikçe etkisi azaltılmaya çalışılan Atatürk ilkelerine yeniden güç ve işlerlik kazandırmak, kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak, kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalmıştır.” Ayşe olduğu yerde donakalmıştı. Dönüp İsmet'in yanına gelerek, “Ne olacak şimdi?” dedi. “Her zamanki gibi.” “Yani?” “Yanisi şu; önce Kürdün okumuşunu, seçilmişini, zenginini toplayacaklar. Sonra da ne yapacaklarını düşünecekler.” “Sen, biz.” İsmet histerik bir kahkaha atarak, “İyi ya biz de yerimizi öğrenmiş olacağız” dedi. İsmet radyoyu kapattığında aşağıdan gelen seslere bakmak için cama doğru gitti. Bir manga askerin polislerle küçücük taş avluyu doldurduğunu gördü. Ayşe'nin kolunu tutarak, “Sakin ol. Durumu sen idare edeceksin. Geldiler bile” dedi. Ayşe, soluksuz bir şekilde İsmet'e bakı- yordu. Ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemiyordu. Askerler arasında avludan çıkan İsmet'in arkasından bakarken, ellerini havaya kaldırarak, “Ya Kırtik Baba, sen bize yardım et” diye mırıldanıyordu. Yine Kürtlerin umudu itlerin kerametine kalmıştı... “Kefereden mürşidi olana itten evliya çok bile!
Her sabah aynı türküler çalsa da kahvaltı yaparken radyo dinlemek hoşuna gidiyordu. Radyo sessizdi. Bir iki ayarlamaya çalıştı. Cızırtı dahi gelmiyordu. Bu arada radyonun sesini de fazla açmış olacak ki, davudi bir ses radyo içinde âdeta patladı: “…Silahlı Kuvvetler aziz Türk milletinin hakkı olan refah ve mutluluğu, vatan ve milletin bütünlüğü ve gittikçe etkisi azaltılmaya çalışılan Atatürk ilkelerine yeniden güç ve işlerlik kazandırmak, kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak, kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalmıştır.” Ayşe olduğu yerde donakalmıştı. Dönüp İsmet'in yanına gelerek, “Ne olacak şimdi?” dedi. “Her zamanki gibi.” “Yani?” “Yanisi şu; önce Kürdün okumuşunu, seçilmişini, zenginini toplayacaklar. Sonra da ne yapacaklarını düşünecekler.” “Sen, biz.” İsmet histerik bir kahkaha atarak, “İyi ya biz de yerimizi öğrenmiş olacağız” dedi. İsmet radyoyu kapattığında aşağıdan gelen seslere bakmak için cama doğru gitti. Bir manga askerin polislerle küçücük taş avluyu doldurduğunu gördü. Ayşe'nin kolunu tutarak, “Sakin ol. Durumu sen idare edeceksin. Geldiler bile” dedi. Ayşe, soluksuz bir şekilde İsmet'e bakı- yordu. Ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemiyordu. Askerler arasında avludan çıkan İsmet'in arkasından bakarken, ellerini havaya kaldırarak, “Ya Kırtik Baba, sen bize yardım et” diye mırıldanıyordu. Yine Kürtlerin umudu itlerin kerametine kalmıştı... “Kefereden mürşidi olana itten evliya çok bile!
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.