Şiirler

Stok Kodu:
9789750801891
Boyut:
176-225-0
Sayfa Sayısı:
89
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1999-12-01
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
Kuşe
Dili:
Türkçe
Kategori:
%36 indirimli
7,41TL
4,74TL
Havale/EFT ile: 4,50TL
9789750801891
663077
Şiirler
Şiirler
4.74
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ilk kez 1961 yılında kendi sağlığında yayımladığı şiir kitabı Şiirler, neredeyse kırk yıl sonra, bu kez şairin daktilolu, tashihli nüshaları ile birlikte... Tanpınar'in 1961 yılında ilk kez Yeditepe yayınlarından yayımladığı kitabı Şiirler'de toplam otuz yedi şiir yer alıyordu. Bu şiirlerin bir anlamı ve önemi var; şu: Şairin sağlığında kendisinin seçtiği ve kitaplaştırmayı istediği siirlerdi bunlar. Simdi bu şiirlerin tekrar baskısını yaparken, Yeditepe'nin arşivinde 39 yıldır uyumuş olan daktilolu manüskri de kitaba eklendi. Ustanın şiirini ve üzerinde, yayım aşamasında dahi ne tür değişikliklere yer verdiğini görmek isteyenler için çok özel bir baskı sayılır bu kitap. Kısaca söylersek, şiirini yapıtının tamamına yaymış, ama sayıca "az" şiir yazmış olarak görülebilecek bir ustanın, (ki, bir mutlak avcısından daha çok sayıda şiir beklemek aslında haksiz bir beklentidir) Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Şiirler'i; ânın uçuculuğuna, aninin kalıcılığına çakılmış otuz yedi "mavi" şiir. Tadımlık NE İÇİNDEYİM ZAMANIN Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpâre, geniş bir ânın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüyâ rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, Rüzgârda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil. Başım sükûtu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş; Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim. SABAH Serin rüzgârlara pencereni aç! Karşında fecirle değişen ağaç, Bak, seyret ağaran rengini ufkun Mahmur gözlerinde süzülsün uykun. Bırak saçlarınla oynasın rüzgâr, Gümüş çıplaklığı bir başka bahar Olan vücudunu ondan gizleme. Ne varsa hepsini boyun, saç, meme, Esîrden dudaklar okşasın sevsin Mademki geceden daha güzelsin! YAVAŞ YAVAŞ AYDINLANAN Yavaş yavaş aydınlanan Bir denizaltı âlemi, Yosunlu bir boşluktan Çekiyor kendine beni. Bir yıldız uzaklığında Uyanıyor birer birer Ürkek bulanıklığında Zamanı bölen şekiller. Ey sükûtun bir nefeste Yaktığı billûr âvize! Bu esrarlı müselleste Gökler yakınlaştı bize... Aydınlığın hendesesi Sonsuzluk bahçendir senin; Dinleyin geliyor sesi Arılarla böceklerin! Bilirim kimse içemez Üstüste aynı pınardan, Bir veda gibi her nefes Alışılmış kıyılardan. Hangi güvercin kanadı Köpükten çırpınışında, Bu sarayı tamamladı Her tesadüfün dışında; Ve hangi el boş geceden Uzattı bu altın tası, Sızdıkça bir düşünceden Günlerin kızıl meyvası? Ey eşiğinde bir ânın Durmadan değişen şeyler! Başucunda her rüyânın Bu aydınlık oyun bekler... BENDEDİR KORKUSU Bendedir korkusu biten şeylerin Çelik gagasında fecri taşıyan Mavi Kartal benim... Pençelerimde Asılmış bir zümrüt gibidir hayat Sonsuzluk ısırır güzel kavsimde Susamış bir ceylân gibi zamanı! ŞİİR Sarışın buğdayı rüyâlarımızın, Seni bağrımızda eker, biçeriz, Acılar kardeşin, teselli kızın, Zengin parıltınla dolar gecemiz. Sükûtun bahçesi tılsım ve pınar Yıldızdan cümlesi karanlıkların; İklimler dışında ezelî bahar, Mevsimler içinde tükenmez yarın. İçimizde sonsuz çalkanan deniz, Gülümseyen yüzü kaderin bize, Yıldızların altın bahçesindeyiz, Ebediyetinle geldik dizdize. UYANMA Bu akşam, bu tenha saati ömrün, Uzak servilerin arkasında gün. Bu güneş döşenmiş bahar bahçesi, Suyun uzaklaşan, yaklaşan sesi. Ve yanık türküsü dalda bülbülün Ateşten çemberi üstünde gülün. DENİZ UFKUNDA Deniz ufkunda batan güneş Ve keskin çığlığı kuşların; Rabbim bu uğultu, bu ateş Ve bu ümitsiz uçuşların Doldurduğu akşam havası, Akşamın mercan dallar gibi Suda olgunlaşan rüyası... SABAHA KARŞI Bir kadın başı duvarda Uzanmış süzüyor beni, Ve gülünç kuşlar dallarda Kırpıyor kirpiklerini. Eriyen parmaklarımda Mumyalanıyor aydınlık Sesler çınlıyor alnımda Hâfıza gibi dağınık. Yüzler asılı dallarda Küçük, sıska, kandil yüzler, Onlar ağlıyor kemanda Ve üzüntü dolu gözler. Bir kadın başı duvardan Uzanmış gülüyor bana, Gülüyor ta uzaklardan Sabahın boş aynasına.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ilk kez 1961 yılında kendi sağlığında yayımladığı şiir kitabı Şiirler, neredeyse kırk yıl sonra, bu kez şairin daktilolu, tashihli nüshaları ile birlikte... Tanpınar'in 1961 yılında ilk kez Yeditepe yayınlarından yayımladığı kitabı Şiirler'de toplam otuz yedi şiir yer alıyordu. Bu şiirlerin bir anlamı ve önemi var; şu: Şairin sağlığında kendisinin seçtiği ve kitaplaştırmayı istediği siirlerdi bunlar. Simdi bu şiirlerin tekrar baskısını yaparken, Yeditepe'nin arşivinde 39 yıldır uyumuş olan daktilolu manüskri de kitaba eklendi. Ustanın şiirini ve üzerinde, yayım aşamasında dahi ne tür değişikliklere yer verdiğini görmek isteyenler için çok özel bir baskı sayılır bu kitap. Kısaca söylersek, şiirini yapıtının tamamına yaymış, ama sayıca "az" şiir yazmış olarak görülebilecek bir ustanın, (ki, bir mutlak avcısından daha çok sayıda şiir beklemek aslında haksiz bir beklentidir) Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Şiirler'i; ânın uçuculuğuna, aninin kalıcılığına çakılmış otuz yedi "mavi" şiir. Tadımlık NE İÇİNDEYİM ZAMANIN Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpâre, geniş bir ânın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüyâ rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, Rüzgârda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil. Başım sükûtu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş; Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim. SABAH Serin rüzgârlara pencereni aç! Karşında fecirle değişen ağaç, Bak, seyret ağaran rengini ufkun Mahmur gözlerinde süzülsün uykun. Bırak saçlarınla oynasın rüzgâr, Gümüş çıplaklığı bir başka bahar Olan vücudunu ondan gizleme. Ne varsa hepsini boyun, saç, meme, Esîrden dudaklar okşasın sevsin Mademki geceden daha güzelsin! YAVAŞ YAVAŞ AYDINLANAN Yavaş yavaş aydınlanan Bir denizaltı âlemi, Yosunlu bir boşluktan Çekiyor kendine beni. Bir yıldız uzaklığında Uyanıyor birer birer Ürkek bulanıklığında Zamanı bölen şekiller. Ey sükûtun bir nefeste Yaktığı billûr âvize! Bu esrarlı müselleste Gökler yakınlaştı bize... Aydınlığın hendesesi Sonsuzluk bahçendir senin; Dinleyin geliyor sesi Arılarla böceklerin! Bilirim kimse içemez Üstüste aynı pınardan, Bir veda gibi her nefes Alışılmış kıyılardan. Hangi güvercin kanadı Köpükten çırpınışında, Bu sarayı tamamladı Her tesadüfün dışında; Ve hangi el boş geceden Uzattı bu altın tası, Sızdıkça bir düşünceden Günlerin kızıl meyvası? Ey eşiğinde bir ânın Durmadan değişen şeyler! Başucunda her rüyânın Bu aydınlık oyun bekler... BENDEDİR KORKUSU Bendedir korkusu biten şeylerin Çelik gagasında fecri taşıyan Mavi Kartal benim... Pençelerimde Asılmış bir zümrüt gibidir hayat Sonsuzluk ısırır güzel kavsimde Susamış bir ceylân gibi zamanı! ŞİİR Sarışın buğdayı rüyâlarımızın, Seni bağrımızda eker, biçeriz, Acılar kardeşin, teselli kızın, Zengin parıltınla dolar gecemiz. Sükûtun bahçesi tılsım ve pınar Yıldızdan cümlesi karanlıkların; İklimler dışında ezelî bahar, Mevsimler içinde tükenmez yarın. İçimizde sonsuz çalkanan deniz, Gülümseyen yüzü kaderin bize, Yıldızların altın bahçesindeyiz, Ebediyetinle geldik dizdize. UYANMA Bu akşam, bu tenha saati ömrün, Uzak servilerin arkasında gün. Bu güneş döşenmiş bahar bahçesi, Suyun uzaklaşan, yaklaşan sesi. Ve yanık türküsü dalda bülbülün Ateşten çemberi üstünde gülün. DENİZ UFKUNDA Deniz ufkunda batan güneş Ve keskin çığlığı kuşların; Rabbim bu uğultu, bu ateş Ve bu ümitsiz uçuşların Doldurduğu akşam havası, Akşamın mercan dallar gibi Suda olgunlaşan rüyası... SABAHA KARŞI Bir kadın başı duvarda Uzanmış süzüyor beni, Ve gülünç kuşlar dallarda Kırpıyor kirpiklerini. Eriyen parmaklarımda Mumyalanıyor aydınlık Sesler çınlıyor alnımda Hâfıza gibi dağınık. Yüzler asılı dallarda Küçük, sıska, kandil yüzler, Onlar ağlıyor kemanda Ve üzüntü dolu gözler. Bir kadın başı duvardan Uzanmış gülüyor bana, Gülüyor ta uzaklardan Sabahın boş aynasına.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat