9786257351324
546187
https://www.sehadetkitap.com/urun/seyh-suleyman-hamdi-kadiri-divani-inceleme-metin
Şeyh Süleyman Hamdi Kadiri Divanı;(İnceleme-Metin)
144.00
Klasik Türk edebiyatının tarihi serüveni içinde gönül dünyasının bütün basamaklarını aşmış olan, içinde barındırdığı ince ve karmaşık duygularla örülü hayat pencerelerinin kapılarını açan, ben ve sen ikileninde beni yok edip seni yücelten, aşk, âşık, sevgili üçgeninde rakiple mücadeleyi anlatan, etkisi, izlenimi, işleyişi, ifade ediliş biçimi, dili ve şekli ile asırlara hükmeden klasik şiir on dokuzuncu yüzylda belirgin bir şekilde sarsılır ve kendi gücünü ve gösterişini kaybetmeye başlar. Bu yüzyılda ortaya çıkan şairlerden bir kısmı geçmişin güçlü geleneğine dayanarak gönül dünyalarını tatmin ederken diğerleri ise kendi seçtikleri yolda görebildiklerini toplayarak kaynağa akmaya çalışırlar. Klasik Türk şiiri beslayen âşık, halk ve tasavvufi şiir, klasik Türk şiirini teslim almaya başlar ve böylece yeni şöyleyişlerde şekil ve içerik yönüyle şiirin duruşu, vakarı, sıralanışı, düzeni, hükmü ve yapısı değişikliklere uğramaya başlar. Böylece şair olanla şairim diyen arasındaki fark açılır. Mutasavvıf olan şairler, şairlik yeteneklerini. şiir becerilerini, söz ustalıklarını, tasavvufi düşünceyi işlemek, anlatmak ve insanlara sevdirmek amacı gütmüşlerdir. Şeyh Süleyman Hamdi Kadiri de mutasavvıf bir şair olarak şiirin olanaklarını aruz ve hece olmasına, beyit ve dörtlük olmasına, gazel ve ilahi olmasına bakmaksızın kullanarak sözünü söylemiş, dini ve tasavvufi düşüncelerini insanlara ulaştırmaya çalışmıştır. Hamdi, dini ve tasavvufi düşünce içerisinde yer alan ünlü kişileri şiirine taşımış onların ön plana çıkmış özelliklerini hatırlatarak onları methetmiş ve onlardan yardım, meded ve şefaat isteyerek kendi kişiliğini ve şeyhliğini tanıtmaya çalışmıştır. Hamdi bunu yaparken hem klasik Türk şiirini hem de halk şiirini araç olarak kullanmıştır. Şairin içinde yaşadığı on dıkuzuncu yüzyılın şartlarına göre kendi birikimi, görgüsü ve düşünce yapısı içerisinde söylediği şiirleri bir kitapta topladığını ve bu nedenle kendini ve şairliğini önemsediğini veya bu şiirleri ondan dinleyip not eden ve çoğu şiirin altına temmet kaydı düşen bir mürüdinin şairi önemsediğini görürüz. Şeyh Süleyman Hamdi Kadiri, diğer şairlerde çok rastlamadığımız bir tutumla mezhep ayırımı yapmadan hem şiilik hem sünnilik üzere olan kişileri eserine almış ve onları methetmiştir. Ancak Hz. Ali için naatlar, Hz. Hüseyin için mersiyeler yazarak onlara ayrı bir önem vermiştir.
Klasik Türk edebiyatının tarihi serüveni içinde gönül dünyasının bütün basamaklarını aşmış olan, içinde barındırdığı ince ve karmaşık duygularla örülü hayat pencerelerinin kapılarını açan, ben ve sen ikileninde beni yok edip seni yücelten, aşk, âşık, sevgili üçgeninde rakiple mücadeleyi anlatan, etkisi, izlenimi, işleyişi, ifade ediliş biçimi, dili ve şekli ile asırlara hükmeden klasik şiir on dokuzuncu yüzylda belirgin bir şekilde sarsılır ve kendi gücünü ve gösterişini kaybetmeye başlar. Bu yüzyılda ortaya çıkan şairlerden bir kısmı geçmişin güçlü geleneğine dayanarak gönül dünyalarını tatmin ederken diğerleri ise kendi seçtikleri yolda görebildiklerini toplayarak kaynağa akmaya çalışırlar. Klasik Türk şiiri beslayen âşık, halk ve tasavvufi şiir, klasik Türk şiirini teslim almaya başlar ve böylece yeni şöyleyişlerde şekil ve içerik yönüyle şiirin duruşu, vakarı, sıralanışı, düzeni, hükmü ve yapısı değişikliklere uğramaya başlar. Böylece şair olanla şairim diyen arasındaki fark açılır. Mutasavvıf olan şairler, şairlik yeteneklerini. şiir becerilerini, söz ustalıklarını, tasavvufi düşünceyi işlemek, anlatmak ve insanlara sevdirmek amacı gütmüşlerdir. Şeyh Süleyman Hamdi Kadiri de mutasavvıf bir şair olarak şiirin olanaklarını aruz ve hece olmasına, beyit ve dörtlük olmasına, gazel ve ilahi olmasına bakmaksızın kullanarak sözünü söylemiş, dini ve tasavvufi düşüncelerini insanlara ulaştırmaya çalışmıştır. Hamdi, dini ve tasavvufi düşünce içerisinde yer alan ünlü kişileri şiirine taşımış onların ön plana çıkmış özelliklerini hatırlatarak onları methetmiş ve onlardan yardım, meded ve şefaat isteyerek kendi kişiliğini ve şeyhliğini tanıtmaya çalışmıştır. Hamdi bunu yaparken hem klasik Türk şiirini hem de halk şiirini araç olarak kullanmıştır. Şairin içinde yaşadığı on dıkuzuncu yüzyılın şartlarına göre kendi birikimi, görgüsü ve düşünce yapısı içerisinde söylediği şiirleri bir kitapta topladığını ve bu nedenle kendini ve şairliğini önemsediğini veya bu şiirleri ondan dinleyip not eden ve çoğu şiirin altına temmet kaydı düşen bir mürüdinin şairi önemsediğini görürüz. Şeyh Süleyman Hamdi Kadiri, diğer şairlerde çok rastlamadığımız bir tutumla mezhep ayırımı yapmadan hem şiilik hem sünnilik üzere olan kişileri eserine almış ve onları methetmiştir. Ancak Hz. Ali için naatlar, Hz. Hüseyin için mersiyeler yazarak onlara ayrı bir önem vermiştir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.