9789753711388
407529
https://www.sehadetkitap.com/urun/sesler-ve-isiklar-yesili-hoca-ahmed-i
Sesler ve Işıklar; Yesili Hoca Ahmed-I
210.80
SESLER ve IŞIKLAR, Yesili Hoca Ahmed üçlemesinin birinci kitabıdır.
Nehir Roman türünün büyük ustası Mustafa Necati SEPETÇİOĞLU; Son eserim, En büyük eserim dediği bu üçlemesinde, milletimizin çalkantılara kapıldığı bir dönemde tarihten gelen ibret ve ikazları bugüne taşıma görevini üstlenmişcesine roman kahramanları aracılığıyla Türk Milletinin fertlerine seslenmektedir:
. Ondan sonra Oğuz Han konuştu.
Doğrudan doğruya torun Kayıbeğe söylüyordu; Arslan Beğ de, Uluğ Türük de tanık idiler.
Söyledikleri son kurultayda söylediklerinin daha değişiği değildi, lâkin on onbir yaşındaki biri için kolaylaştırılmış sözlerle söylenmekteydi:
Yönetmek...? dedi; Torunum, ülkeyi yönetmek bugünü kurtarmak demek değildir! Ülkeyi yönetmek yarını kurabilmek hüneridir.. öğreneceğin tek hüner bu olmalıdır. Bunu aklından çıkarma. Ben, savaşlarla ancak birliği sağlayabildim, dirliği düzeni getirebildim; bu bir başlangıçtır, lâkin.. başlangıçtır.
Bir iken kırmak kolaydır. Bir ok tek başına kolay kırılır; ikisi, üçü bir araya gelince bire göre çok daha zor kırılır; beşi, onu birleşince kıramazsın
Halkı ok gibi düşüneceksin. Dağınık halkı herkes ezer; birleşince, halkın kırılması zorlaşır. Sizden istediğim bu! Siz de sizden sonrakilerden aynını isteyeceksiniz! Dağılmayın, parçalanmayın, birbirinize kenetlenin! Suları bol, denizleri geniş topraklarda on ok kenetlenmesinde yerleşmesini bileni kimse kıramaz, yerinden oynatamaz. Bir çabuk kırılır, iki direnebilir; üç, korkutur, unutma!..
(ARKA KAPAK YAZISI)
SESLER ve IŞIKLAR, Yesili Hoca Ahmed üçlemesinin birinci kitabıdır.
Nehir Roman türünün büyük ustası Mustafa Necati SEPETÇİOĞLU; Son eserim, En büyük eserim dediği bu üçlemesinde, milletimizin çalkantılara kapıldığı bir dönemde tarihten gelen ibret ve ikazları bugüne taşıma görevini üstlenmişcesine roman kahramanları aracılığıyla Türk Milletinin fertlerine seslenmektedir:
. Ondan sonra Oğuz Han konuştu.
Doğrudan doğruya torun Kayıbeğe söylüyordu; Arslan Beğ de, Uluğ Türük de tanık idiler.
Söyledikleri son kurultayda söylediklerinin daha değişiği değildi, lâkin on onbir yaşındaki biri için kolaylaştırılmış sözlerle söylenmekteydi:
Yönetmek...? dedi; Torunum, ülkeyi yönetmek bugünü kurtarmak demek değildir! Ülkeyi yönetmek yarını kurabilmek hüneridir.. öğreneceğin tek hüner bu olmalıdır. Bunu aklından çıkarma. Ben, savaşlarla ancak birliği sağlayabildim, dirliği düzeni getirebildim; bu bir başlangıçtır, lâkin.. başlangıçtır.
Bir iken kırmak kolaydır. Bir ok tek başına kolay kırılır; ikisi, üçü bir araya gelince bire göre çok daha zor kırılır; beşi, onu birleşince kıramazsın
Halkı ok gibi düşüneceksin. Dağınık halkı herkes ezer; birleşince, halkın kırılması zorlaşır. Sizden istediğim bu! Siz de sizden sonrakilerden aynını isteyeceksiniz! Dağılmayın, parçalanmayın, birbirinize kenetlenin! Suları bol, denizleri geniş topraklarda on ok kenetlenmesinde yerleşmesini bileni kimse kıramaz, yerinden oynatamaz. Bir çabuk kırılır, iki direnebilir; üç, korkutur, unutma!..
(ARKA KAPAK YAZISI)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.