Selanik: Hayaletler Şehri;hıristiyanlar, Müslümanlar ve Yahudiler (1430-1950)

Stok Kodu:
9789750812279
Boyut:
165-240-0
Sayfa Sayısı:
494
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2007-01-01
Çeviren:
Gül Çağalı Güven
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%36 indirimli
30,56TL
19,56TL
Havale/EFT ile: 19,17TL
9789750812279
663663
Selanik: Hayaletler Şehri;hıristiyanlar, Müslümanlar ve Yahudiler (1430-1950)
Selanik: Hayaletler Şehri;hıristiyanlar, Müslümanlar ve Yahudiler (1430-1950)
19.56
Yeryüzünde Selanik kadar olağanüstü zengin bir geçmişe sahip kent azdır. Üç büyük dinin Balkanların bu ilginç köşesinde ve Akdenizin uzantısı Egenin kıyısında birleşmesinden doğmuştur bu olağanüstü hikâye. Bir yanda liman kenti olmanın yarattığı iktisadi refah, öbür yanda toplumsal çeşitlilik ve kültürel zenginlik. Son beş yüzyılda Selanik inişlerle çıkışlarla bu olguyu yaşamış ve yaşatmışken 20. yüzyılda önce siyasal sonra toplumsal ve kültürel açıdan bir Yunan kentine nasıl dönüştü. İşte Mark Mazower kitabında her ânı ilgi çekici olaylarla dolu kentin son beş yüzyıllık tarihini bir roman tadında anlatıyor, günlük yaşamdan heyecanlı kesitler sunuyor, eski hayaletlerin bugün bile yaşadığına ilişkin ipuçları veriyor. Tadımlık Konum, artık diriler ile ölüler arasında ruhanî bir ilişki yeri olmaktan çok, bir seçmen hesabının yansımasıydı. Selanik, siyasal efendileri tarafından tanımlanması ve yeniden tanımlanması gereken simgesel bir uzama dönüşmüştü. Fakat kemikler orada olmayınca mermerde pek fazla mistik bir güç bulunmuyordu ve insanların anıtlara dikkat gösterdiği çağlar, daha önce var idiyse bile, hızla geride kalıyordu. Onlarla ilgili söylenebilecek tek şey, tıpkı sokak adları gibi, yetkeleri kamunun dikkatine getirilecek kadar önemli kabul edilen kişilerin adlarının belirlenmesine yaramalarıydı. Bu yüzdendir ki, yirminci yüzyılın sonuna gelindiğinde, kentin ölülerle ilişkisi köklü bir dönüşüme uğramıştı. Kiliseler kalmasına karşın, Osmanlı döneminin sinagoglar ve camiler ağı silinip gitmişti; sokaklar öylesine kapsamlı bir şekilde yeniden düzenlenmişti ki, sinagog ve camilerin eskiden nerede durduklarını öğrenmek bile zorlaşmıştı. Mezarlıklar da çoktan gitmişti ve yerlerine kurulan sanat merkezleri, müzeler, anıtlar ve tarihsel değerdeki dikkatle korunmuş sit alanları takımadası, küratörlerin ve âlimlerin kılavuzluğu altında dirilerin geçmişe giriş yapmalarını sağlıyordu.
Yeryüzünde Selanik kadar olağanüstü zengin bir geçmişe sahip kent azdır. Üç büyük dinin Balkanların bu ilginç köşesinde ve Akdenizin uzantısı Egenin kıyısında birleşmesinden doğmuştur bu olağanüstü hikâye. Bir yanda liman kenti olmanın yarattığı iktisadi refah, öbür yanda toplumsal çeşitlilik ve kültürel zenginlik. Son beş yüzyılda Selanik inişlerle çıkışlarla bu olguyu yaşamış ve yaşatmışken 20. yüzyılda önce siyasal sonra toplumsal ve kültürel açıdan bir Yunan kentine nasıl dönüştü. İşte Mark Mazower kitabında her ânı ilgi çekici olaylarla dolu kentin son beş yüzyıllık tarihini bir roman tadında anlatıyor, günlük yaşamdan heyecanlı kesitler sunuyor, eski hayaletlerin bugün bile yaşadığına ilişkin ipuçları veriyor. Tadımlık Konum, artık diriler ile ölüler arasında ruhanî bir ilişki yeri olmaktan çok, bir seçmen hesabının yansımasıydı. Selanik, siyasal efendileri tarafından tanımlanması ve yeniden tanımlanması gereken simgesel bir uzama dönüşmüştü. Fakat kemikler orada olmayınca mermerde pek fazla mistik bir güç bulunmuyordu ve insanların anıtlara dikkat gösterdiği çağlar, daha önce var idiyse bile, hızla geride kalıyordu. Onlarla ilgili söylenebilecek tek şey, tıpkı sokak adları gibi, yetkeleri kamunun dikkatine getirilecek kadar önemli kabul edilen kişilerin adlarının belirlenmesine yaramalarıydı. Bu yüzdendir ki, yirminci yüzyılın sonuna gelindiğinde, kentin ölülerle ilişkisi köklü bir dönüşüme uğramıştı. Kiliseler kalmasına karşın, Osmanlı döneminin sinagoglar ve camiler ağı silinip gitmişti; sokaklar öylesine kapsamlı bir şekilde yeniden düzenlenmişti ki, sinagog ve camilerin eskiden nerede durduklarını öğrenmek bile zorlaşmıştı. Mezarlıklar da çoktan gitmişti ve yerlerine kurulan sanat merkezleri, müzeler, anıtlar ve tarihsel değerdeki dikkatle korunmuş sit alanları takımadası, küratörlerin ve âlimlerin kılavuzluğu altında dirilerin geçmişe giriş yapmalarını sağlıyordu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat