Sebastian Fitzek Psikolojik Gerilim Serisi Özel Set (15 Kitap)

Stok Kodu:
9786254104473
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
5720
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-10-31
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%35 indirimli
6.725,00TL
4.371,25TL
Havale/EFT ile: 3.934,13TL
KARGO BEDAVA
9786254104473
640187
Sebastian Fitzek Psikolojik Gerilim Serisi Özel Set (15 Kitap)
Sebastian Fitzek Psikolojik Gerilim Serisi Özel Set (15 Kitap)
4371.25
TERAPİ KENDİNİZLE YÜZLEŞMEYE HAZIR MISINIZ? Tanık yok. 12 yaşındaki Josy tanımlanamayan bir hastalığın pençesindedir. Doktor muayenehanesindeki tedavisi sırasında, ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Dört yıl sonra, Josy'nin babası psikiyatrist Viktor Larenz, bu trajediyle başa çıkabilmek için Kuzey Denizi'nde bir adada inzivaya çekilmiştir. Ceset yok. Bir gün güzel bir yabancı, ona sürpriz bir ziyarette bulunur. Anna Spiegel olağandışı bir şizofreni türünden muzdariptir: Kitaplarında yarattığı karakterler gerçek hayatta karşısına çıkmaktadır. Son romanında da, tanımlanamayan bir hastalığa sahip küçük bir kızın, ardında hiç iz bırakmadan ortadan kayboluşunu yazmıştır. Kız nerede? Anna'nın hayalleri Josy'nin son günlerini anlatıyor olabilir mi? Viktor, istemeden de olsa, kızının kayboluşunun ardındaki sırrı çözmek için, son şansı olarak Anna'yı hastası olarak kabul etmeye razı olur. Ama kısa bir süre sonra, geçmiş su yüzüne çıktıkça, terapi seansları çarpıcı bir şekilde değişir – hem de korkunç sonuçlarla birlikte. KIYMIK Almanya'nın 1 numaralı polisiye yazarından nefes kesen bir gerilim romanı… Heyecanı her sayfasında yaşacağınız Kıymık'ta bir sonraki sayfa için sabırsızlanacaksınız! HAYATINIZIN EN KÖTÜ ANILARINI HAFIZANIZDAN SİLEBİLECEK OLSAYDINIZ, YAPAR MIYDINIZ? PEKİ YA YANLIŞ GİDEN BİR ŞEYLER OLURSA? Marc Lucas hayatında yaşayabileceği en kötü şeyi yaşar: Kendisinin sebep olduğu bir trafik kazasında karısını ve doğmamış çocuğunu kaybeder. Kazada yaralandığı zaman ensesine batan kıymığı her an hissediyor, ama gerçek yaraları daha derinde. Hayatı her geçen gün daha katlanılmaz hâle gelirken bir ilanla karşılaşır. Yeni bir deney için bir Psikiyatri Kliniği travma geçirmiş gönüllüler aramaktadır. Korkunç anıların pençesinde kıvranmadığınız bir hayat düşünün. Marc Lucas, bunun son şansı olduğunu anlar; artık karısını ve bebeğini unutması gerekiyor. Sonsuza dek. Ancak gerçek dehşet geçmişinde değil, geleceğinde yatmakta. Hastanedeki ilk testleri yaptırıp evine döndüğünde dünya artık onu unutmuş gibidir. Anahtarları kapıyı açmaz, kapısının üzerinde yabancı bir isim vardır ve kapı açıldığı zaman korkunç bir kâbusa uyanacaktır. UYURGEZER TAŞINANLARIN BİR SÜRE SONRA DELİRDİĞİ VEYA İNTİHAR ETTİĞİ BİR EV, NEREYE AÇILDIĞI BİLİNMEYEN BİR KAPI VE DEHLİZLERDEN OLUŞAN KARANLIK BİR LABİRENT… Leon bir sabah uyandığında, karısının eşyalarını toplayıp kaçarcasına evden ayrıldığını görür. Kadının yüzünde ve kollarında morluklar vardır. Leon'un aklına gelen ilk şey artık geride kaldığına inandığı hastalığı olur: uyurgezerlik. Yoksa yine geceleri ikinci benliği devreye girip insanlara zarar vermeye mi başlamıştır? Bu soruya bir cevap bulabilmek için uykuya dalmadan önce başına hareket sensörlü bir kamera yerleştirir. Sabah görüntüleri izlediğindeyse dehşete düşer: Yatak odasındaki gardırobun arkasında daha önce hiç görmediği gizemli bir kapı vardır. Onu bilinçaltının en karanlık köşelerine girmeye zorlayan bir kapı… Hayal ile gerçeği ayıran çizgi bulanıklaştığında, insan kendini, kendisinden bile korkacak bir hale getiren ürkütücü bir kâbusun içinde bulabilir mi? GÖZ KOLEKSİYONCUSU BU ACIMASIZ KATİL DÜNYADAKİ EN ESKİ OYUNU OYNUYOR: SAKLAMBAÇ. MASUM AİLELERİN ÇOCUKLARIYLA. ÇOCUKLARINI BULMALARI İÇİN AİLELERİN KIRK BEŞ SAATİ VAR. YOKSA ÇOCUKLAR ÖLECEK. Göz Koleksiyoncusu ilk önce anneleri öldürüyor. Sonra da çocuğu kaçırıyor. Annenin cesedinin elindeki kronometre zamana karşı bir yaşam savaşının başladığını haber veriyor. Soğukkanlı katil şimdiye dek hiçbir iz bırakmamıştı ama hiçbir suç kusursuz değildir. Gizemli bir tanık, katilin tüm planlarını altüst edebilir: Kör fizyoterapist Alina Gregoriev, Göz Koleksiyoncusu'nun neler yaptığıyla ilgili bilmemesi gereken birçok şeyden haberdardır. Bunun sebebi ise vücutlarına dokunduğunda hastalarının geçmişini görebilmesidir. Ve son hastası da Göz Koleksiyoncusu'dur. Ancak kim ona inanacak kadar aklını oynatmış olabilir ki? NOAH İSA DOĞDUĞUNDA GEZEGENİMİZDE ÜÇ YÜZ MİLYON İNSAN YAŞIYORDU. GÜNÜMÜZDE İSE BU SAYI YEDİ MİLYAR. BUNA DAKİKADA YÜZ ELLİ ALTI İNSAN EKLENİYOR. PEKİ DÜNYA BU YÜKÜ KALDIRMAYA HAZIR MI? BİR ADAMIN HAFIZASI İNSANLIĞIN KADERİNİ DEĞİŞTİREBİLİR Mİ? Adını bilmiyordu. Nereden geldiği konusunda hiçbir fikri yoktu. Neden Berlin'de olduğunu ya da neden bir metro istasyonunun tünellerinde uyuduğunu bilmiyordu. Sadece avucunda Noah yazılı bir dövme vardı, bu yüzden evsizler ona Noah diyordu. Kimliğine ulaşma çabası ise tam bir kâbusa dönecekti. Aynı anda Manila'da yeni bir grip salgını global boyutlara ulaşmakta ve on binlerce kişinin hayatına mal olmaktaydı. Gölgelerde ise radikal bir grup dünyanın kaderini değiştirecek bir planı gerçekleştirmeye hazırdı ve insanlığı kurtaracak anahtar kim olduğunu bile hatırlamayan Noah'nın elindeydi. YOLCU 23 HER YIL ONLARCA KİŞİ GEMİLERDE KAYBOLUYOR. ÜSTELİK ARKALARINDA BİR İZ BİLE BIRAKMADAN. ONLAR YOLCU 23'LER. BU DA ONLARIN HİKÂYESİ. BURADA KİM OLDUĞUNUZUN, KAÇ YAŞINDA OLDUĞUNUZUN BİR ÖNEMİ YOK. EĞER ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY YAPTIYSANIZ SIRADAKİ YOLCU 23 SİZ OLABİLİRSİNİZ. GEMİYE HOŞ GELDİNİZ. Polis ve psikolog olan Martin Schwartz, beş yıl önce karısını ve oğlunu kaybetmiştir. Bu üzücü olay, onların Sultan of the Seas adlı yolcu gemisindeki seyahatlerinde gerçekleşmiş ancak kimse Martin'in ailesinin ölümü hakkında ona net bilgi verememiştir. Hayatındaki en önemli insanları kaybettikten sonra Martin büyük bir psikolojik yıkıma uğrar. Gizli polis olarak çalıştığı her davaya gözü kara bir şekilde dalıp kendini uyuşturmaya, acısını bir nebze de olsa unutmaya çalışır. Ummadığı bir anda, kendisini gerilim yazarı olarak tanıtan yaşlı bir kadından telefon alır. Kadın ona Sultan of the Seas gemisine mutlaka binmesi gerektiğini, orada ailesinin başına gelenleri aydınlatacak ipuçlarının olduğunu söyler. Aslında Martin o gemiye binip acı dolu geçmişiyle yüzleşmekten korksa da merakına yenik düşer ve yine aynı gemide kaybolmuş küçük bir kızın, elinde kendi oğluna ait bir oyuncak ayıyla ortaya çıktığını öğrenir. PAKET DİKKAT! YÜKSEK DOZDA GERİLİM İÇERİR! Postacısı ondan evde bulamadığı komşusuna gelen bir paketi teslim almasını rica etti. Daha önce adını hiç duymadığı bir komşuydu bu. Üstelik yıllardır aynı ara sokakta oturmasına rağmen. Kadın ise, “Bunda ne kötülük olabilir ki?” diye düşündü. Ve böylece ölümcül bir kâbusu evine sokmuş oldu… Genç psikiyatr Emma Stein bir otel odasında saldırıya uğradığından beri evinden çıkmayı reddediyordur. Emma, öldürmeden önce kurbanlarının saçlarını kazıdığı için basında “Berber” adıyla anılan bir psikopatın üçüncü kurbanıdır. Berber'in elinden canlı kurtulan tek kişi olan Emma bu caninin yarım bıraktığı işi tamamlamak için onun peşine düşeceğinden korkmaktadır. Kendisine saldıran kişiyi hiç görmemiş olmasına rağmen karşısına çıkan her adamın o olduğuna dair paranoyak düşünceler yakasını bırakmaz. Kendisini güvende hissettiği tek yer ise Berlin'in ücra bir semtinde bulunan ara sokaktaki evidir, ta ki bir gün postacı Emma'dan bir komşusunun paketini onun adına teslim almasını isteyene dek. Emma yıllardır aynı sokakta yaşamasına rağmen bu komşu hiç tanımadığı biridir ve onun adına aldığı paket Emma'yı hayatının en korkunç kâbusunun içine atacaktır. RUH KIRICI Üç genç kadın arkalarında hiçbir iz bırakmadan kaçırıldı. “Ruh Kırıcı” adıyla anılan psikopatın elinde geçirdikleri bir hafta üçünün de ruhunu öldürmeye yetti. ONLAR ÖLDÜRÜLMEDİ, İŞKENCEYE DE UĞRAMADI. BAŞLARINA ÇOK DAHA KÖTÜSÜ GELDİ… Kadınlar bulunduklarında ruhsal olarak çökmüşlerdi, kendi bedenlerinde tutsak gibiydiler. Peki, Ruh Kırıcı kurbanlarını bu hale getirmek için onlara ne gibi psikolojik işkenceler uygulamıştı? Ve onları neden öldürmeyip bu halde bırakıyordu? Lüks bir psikiyatri kliniğinde bulunan, hafızasını kaybetmiş Caspar, yolunun bu psikopatla kesişebileceğine hiç ihtimal vermezdi. Yine de kar fırtınası yüzünden Noel'den birkaç gün önce klinikte mahsur kalan hasta ve çalışanlar hiç ummadıkları bir tehlikeyle karşı karşıyaydı… Ruh Kırıcı aralarından biriydi ve bu sefer kurbanlarını öldürüyordu! Buradan kaçış yok. Ve bir sonraki kurban içlerinden herhangi birisi olabilir… SEKİZİNCİ GECE 8 AĞUSTOS, SAAT 20.08. TEK BİR İSİM SEÇİLDİ. DÜŞMANLARININ SAYISI İSE 80 MİLYON. Bir ölüm piyangosu düzenlendi. Herkes nefret ettiği kişinin ismini listeye ekleyebilir. Ve her yıl “Sekizinci Gece”de, yani 8. ayın 8. gecesinde tüm bu isimler arasından bir isim seçilecek. Seçilen kişi Sekizinci Gece boyunca bir av haline gelecek. Almanya'daki herkes onu ceza almadan öldürebilecek, üstüne de ödül parası olan on milyon avroyu kazanabilecek. Bu hayalî bir oyun değil. Acımasız bir gerçek. Ufak bir sosyal deney çığırından çıkıp kitlesel bir insan avına dönüştü. Ve çekilen isim senin ismin! SEKİZİNCİ GECE'DEN KURTULABİLMEYİ BAŞARABİLECEK MİSİN? PSİKOZ GERÇEKLERİ ÖĞRENMEK İÇİN ÖNCE AKLINI KAYBETMELİSİN! Altı yaşındaki küçük Max Berkhoff bir yıldır kayıptır. Başına ne geldiğini ise sadece onu kaçıran kişi biliyordur. Adam bir psikiyatri kliniğindedir ve konuşmayı reddediyordur. Max'ın babasının, oğlunun akıbetini öğrenmek için başvurabileceği tek bir yol vardır: Kendini de bir mahkûm olarak psikiyatri hastanesine sokmak. GÖZ AVCISI ONUNLA KARŞILAŞIRSANIZ GÖZLERİNİZİ KAPATIN! Dr. Suker dünyanın en iyi göz cerrahlarından biridir... aynı zamanda da bir psikopat. Gün boyunca insan gözü üzerinde en komplike ameliyatlarla uğraşmaktadır. Gece ise başka hastaları vardır: işledikleri günahları görmeleri için gözlerini açmak uğruna göz kapaklarını kestiği kadınlar... Kurbanları elinden canlı kurtulmayı başarsalar da çok geçmeden kendilerini öldürmeye çalışıyor ya da akıl hastanesine yatmak zorunda kalıyorlardır. Ellerinde kanıt bulunmadığı ve kurbanları konuşacak durumda olmadığı için çaresiz kalan polisin Alina Gregoriev'e başvurmaktan başka çaresi kalmamıştır. Daha önce Göz Koleksiyoncusu davasında medyumluk yetenekleriyle polise yardım eden kör bir fizyoterapist olan Alina'dan, Suker'nın yeni
TERAPİ KENDİNİZLE YÜZLEŞMEYE HAZIR MISINIZ? Tanık yok. 12 yaşındaki Josy tanımlanamayan bir hastalığın pençesindedir. Doktor muayenehanesindeki tedavisi sırasında, ardında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Dört yıl sonra, Josy'nin babası psikiyatrist Viktor Larenz, bu trajediyle başa çıkabilmek için Kuzey Denizi'nde bir adada inzivaya çekilmiştir. Ceset yok. Bir gün güzel bir yabancı, ona sürpriz bir ziyarette bulunur. Anna Spiegel olağandışı bir şizofreni türünden muzdariptir: Kitaplarında yarattığı karakterler gerçek hayatta karşısına çıkmaktadır. Son romanında da, tanımlanamayan bir hastalığa sahip küçük bir kızın, ardında hiç iz bırakmadan ortadan kayboluşunu yazmıştır. Kız nerede? Anna'nın hayalleri Josy'nin son günlerini anlatıyor olabilir mi? Viktor, istemeden de olsa, kızının kayboluşunun ardındaki sırrı çözmek için, son şansı olarak Anna'yı hastası olarak kabul etmeye razı olur. Ama kısa bir süre sonra, geçmiş su yüzüne çıktıkça, terapi seansları çarpıcı bir şekilde değişir – hem de korkunç sonuçlarla birlikte. KIYMIK Almanya'nın 1 numaralı polisiye yazarından nefes kesen bir gerilim romanı… Heyecanı her sayfasında yaşacağınız Kıymık'ta bir sonraki sayfa için sabırsızlanacaksınız! HAYATINIZIN EN KÖTÜ ANILARINI HAFIZANIZDAN SİLEBİLECEK OLSAYDINIZ, YAPAR MIYDINIZ? PEKİ YA YANLIŞ GİDEN BİR ŞEYLER OLURSA? Marc Lucas hayatında yaşayabileceği en kötü şeyi yaşar: Kendisinin sebep olduğu bir trafik kazasında karısını ve doğmamış çocuğunu kaybeder. Kazada yaralandığı zaman ensesine batan kıymığı her an hissediyor, ama gerçek yaraları daha derinde. Hayatı her geçen gün daha katlanılmaz hâle gelirken bir ilanla karşılaşır. Yeni bir deney için bir Psikiyatri Kliniği travma geçirmiş gönüllüler aramaktadır. Korkunç anıların pençesinde kıvranmadığınız bir hayat düşünün. Marc Lucas, bunun son şansı olduğunu anlar; artık karısını ve bebeğini unutması gerekiyor. Sonsuza dek. Ancak gerçek dehşet geçmişinde değil, geleceğinde yatmakta. Hastanedeki ilk testleri yaptırıp evine döndüğünde dünya artık onu unutmuş gibidir. Anahtarları kapıyı açmaz, kapısının üzerinde yabancı bir isim vardır ve kapı açıldığı zaman korkunç bir kâbusa uyanacaktır. UYURGEZER TAŞINANLARIN BİR SÜRE SONRA DELİRDİĞİ VEYA İNTİHAR ETTİĞİ BİR EV, NEREYE AÇILDIĞI BİLİNMEYEN BİR KAPI VE DEHLİZLERDEN OLUŞAN KARANLIK BİR LABİRENT… Leon bir sabah uyandığında, karısının eşyalarını toplayıp kaçarcasına evden ayrıldığını görür. Kadının yüzünde ve kollarında morluklar vardır. Leon'un aklına gelen ilk şey artık geride kaldığına inandığı hastalığı olur: uyurgezerlik. Yoksa yine geceleri ikinci benliği devreye girip insanlara zarar vermeye mi başlamıştır? Bu soruya bir cevap bulabilmek için uykuya dalmadan önce başına hareket sensörlü bir kamera yerleştirir. Sabah görüntüleri izlediğindeyse dehşete düşer: Yatak odasındaki gardırobun arkasında daha önce hiç görmediği gizemli bir kapı vardır. Onu bilinçaltının en karanlık köşelerine girmeye zorlayan bir kapı… Hayal ile gerçeği ayıran çizgi bulanıklaştığında, insan kendini, kendisinden bile korkacak bir hale getiren ürkütücü bir kâbusun içinde bulabilir mi? GÖZ KOLEKSİYONCUSU BU ACIMASIZ KATİL DÜNYADAKİ EN ESKİ OYUNU OYNUYOR: SAKLAMBAÇ. MASUM AİLELERİN ÇOCUKLARIYLA. ÇOCUKLARINI BULMALARI İÇİN AİLELERİN KIRK BEŞ SAATİ VAR. YOKSA ÇOCUKLAR ÖLECEK. Göz Koleksiyoncusu ilk önce anneleri öldürüyor. Sonra da çocuğu kaçırıyor. Annenin cesedinin elindeki kronometre zamana karşı bir yaşam savaşının başladığını haber veriyor. Soğukkanlı katil şimdiye dek hiçbir iz bırakmamıştı ama hiçbir suç kusursuz değildir. Gizemli bir tanık, katilin tüm planlarını altüst edebilir: Kör fizyoterapist Alina Gregoriev, Göz Koleksiyoncusu'nun neler yaptığıyla ilgili bilmemesi gereken birçok şeyden haberdardır. Bunun sebebi ise vücutlarına dokunduğunda hastalarının geçmişini görebilmesidir. Ve son hastası da Göz Koleksiyoncusu'dur. Ancak kim ona inanacak kadar aklını oynatmış olabilir ki? NOAH İSA DOĞDUĞUNDA GEZEGENİMİZDE ÜÇ YÜZ MİLYON İNSAN YAŞIYORDU. GÜNÜMÜZDE İSE BU SAYI YEDİ MİLYAR. BUNA DAKİKADA YÜZ ELLİ ALTI İNSAN EKLENİYOR. PEKİ DÜNYA BU YÜKÜ KALDIRMAYA HAZIR MI? BİR ADAMIN HAFIZASI İNSANLIĞIN KADERİNİ DEĞİŞTİREBİLİR Mİ? Adını bilmiyordu. Nereden geldiği konusunda hiçbir fikri yoktu. Neden Berlin'de olduğunu ya da neden bir metro istasyonunun tünellerinde uyuduğunu bilmiyordu. Sadece avucunda Noah yazılı bir dövme vardı, bu yüzden evsizler ona Noah diyordu. Kimliğine ulaşma çabası ise tam bir kâbusa dönecekti. Aynı anda Manila'da yeni bir grip salgını global boyutlara ulaşmakta ve on binlerce kişinin hayatına mal olmaktaydı. Gölgelerde ise radikal bir grup dünyanın kaderini değiştirecek bir planı gerçekleştirmeye hazırdı ve insanlığı kurtaracak anahtar kim olduğunu bile hatırlamayan Noah'nın elindeydi. YOLCU 23 HER YIL ONLARCA KİŞİ GEMİLERDE KAYBOLUYOR. ÜSTELİK ARKALARINDA BİR İZ BİLE BIRAKMADAN. ONLAR YOLCU 23'LER. BU DA ONLARIN HİKÂYESİ. BURADA KİM OLDUĞUNUZUN, KAÇ YAŞINDA OLDUĞUNUZUN BİR ÖNEMİ YOK. EĞER ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY YAPTIYSANIZ SIRADAKİ YOLCU 23 SİZ OLABİLİRSİNİZ. GEMİYE HOŞ GELDİNİZ. Polis ve psikolog olan Martin Schwartz, beş yıl önce karısını ve oğlunu kaybetmiştir. Bu üzücü olay, onların Sultan of the Seas adlı yolcu gemisindeki seyahatlerinde gerçekleşmiş ancak kimse Martin'in ailesinin ölümü hakkında ona net bilgi verememiştir. Hayatındaki en önemli insanları kaybettikten sonra Martin büyük bir psikolojik yıkıma uğrar. Gizli polis olarak çalıştığı her davaya gözü kara bir şekilde dalıp kendini uyuşturmaya, acısını bir nebze de olsa unutmaya çalışır. Ummadığı bir anda, kendisini gerilim yazarı olarak tanıtan yaşlı bir kadından telefon alır. Kadın ona Sultan of the Seas gemisine mutlaka binmesi gerektiğini, orada ailesinin başına gelenleri aydınlatacak ipuçlarının olduğunu söyler. Aslında Martin o gemiye binip acı dolu geçmişiyle yüzleşmekten korksa da merakına yenik düşer ve yine aynı gemide kaybolmuş küçük bir kızın, elinde kendi oğluna ait bir oyuncak ayıyla ortaya çıktığını öğrenir. PAKET DİKKAT! YÜKSEK DOZDA GERİLİM İÇERİR! Postacısı ondan evde bulamadığı komşusuna gelen bir paketi teslim almasını rica etti. Daha önce adını hiç duymadığı bir komşuydu bu. Üstelik yıllardır aynı ara sokakta oturmasına rağmen. Kadın ise, “Bunda ne kötülük olabilir ki?” diye düşündü. Ve böylece ölümcül bir kâbusu evine sokmuş oldu… Genç psikiyatr Emma Stein bir otel odasında saldırıya uğradığından beri evinden çıkmayı reddediyordur. Emma, öldürmeden önce kurbanlarının saçlarını kazıdığı için basında “Berber” adıyla anılan bir psikopatın üçüncü kurbanıdır. Berber'in elinden canlı kurtulan tek kişi olan Emma bu caninin yarım bıraktığı işi tamamlamak için onun peşine düşeceğinden korkmaktadır. Kendisine saldıran kişiyi hiç görmemiş olmasına rağmen karşısına çıkan her adamın o olduğuna dair paranoyak düşünceler yakasını bırakmaz. Kendisini güvende hissettiği tek yer ise Berlin'in ücra bir semtinde bulunan ara sokaktaki evidir, ta ki bir gün postacı Emma'dan bir komşusunun paketini onun adına teslim almasını isteyene dek. Emma yıllardır aynı sokakta yaşamasına rağmen bu komşu hiç tanımadığı biridir ve onun adına aldığı paket Emma'yı hayatının en korkunç kâbusunun içine atacaktır. RUH KIRICI Üç genç kadın arkalarında hiçbir iz bırakmadan kaçırıldı. “Ruh Kırıcı” adıyla anılan psikopatın elinde geçirdikleri bir hafta üçünün de ruhunu öldürmeye yetti. ONLAR ÖLDÜRÜLMEDİ, İŞKENCEYE DE UĞRAMADI. BAŞLARINA ÇOK DAHA KÖTÜSÜ GELDİ… Kadınlar bulunduklarında ruhsal olarak çökmüşlerdi, kendi bedenlerinde tutsak gibiydiler. Peki, Ruh Kırıcı kurbanlarını bu hale getirmek için onlara ne gibi psikolojik işkenceler uygulamıştı? Ve onları neden öldürmeyip bu halde bırakıyordu? Lüks bir psikiyatri kliniğinde bulunan, hafızasını kaybetmiş Caspar, yolunun bu psikopatla kesişebileceğine hiç ihtimal vermezdi. Yine de kar fırtınası yüzünden Noel'den birkaç gün önce klinikte mahsur kalan hasta ve çalışanlar hiç ummadıkları bir tehlikeyle karşı karşıyaydı… Ruh Kırıcı aralarından biriydi ve bu sefer kurbanlarını öldürüyordu! Buradan kaçış yok. Ve bir sonraki kurban içlerinden herhangi birisi olabilir… SEKİZİNCİ GECE 8 AĞUSTOS, SAAT 20.08. TEK BİR İSİM SEÇİLDİ. DÜŞMANLARININ SAYISI İSE 80 MİLYON. Bir ölüm piyangosu düzenlendi. Herkes nefret ettiği kişinin ismini listeye ekleyebilir. Ve her yıl “Sekizinci Gece”de, yani 8. ayın 8. gecesinde tüm bu isimler arasından bir isim seçilecek. Seçilen kişi Sekizinci Gece boyunca bir av haline gelecek. Almanya'daki herkes onu ceza almadan öldürebilecek, üstüne de ödül parası olan on milyon avroyu kazanabilecek. Bu hayalî bir oyun değil. Acımasız bir gerçek. Ufak bir sosyal deney çığırından çıkıp kitlesel bir insan avına dönüştü. Ve çekilen isim senin ismin! SEKİZİNCİ GECE'DEN KURTULABİLMEYİ BAŞARABİLECEK MİSİN? PSİKOZ GERÇEKLERİ ÖĞRENMEK İÇİN ÖNCE AKLINI KAYBETMELİSİN! Altı yaşındaki küçük Max Berkhoff bir yıldır kayıptır. Başına ne geldiğini ise sadece onu kaçıran kişi biliyordur. Adam bir psikiyatri kliniğindedir ve konuşmayı reddediyordur. Max'ın babasının, oğlunun akıbetini öğrenmek için başvurabileceği tek bir yol vardır: Kendini de bir mahkûm olarak psikiyatri hastanesine sokmak. GÖZ AVCISI ONUNLA KARŞILAŞIRSANIZ GÖZLERİNİZİ KAPATIN! Dr. Suker dünyanın en iyi göz cerrahlarından biridir... aynı zamanda da bir psikopat. Gün boyunca insan gözü üzerinde en komplike ameliyatlarla uğraşmaktadır. Gece ise başka hastaları vardır: işledikleri günahları görmeleri için gözlerini açmak uğruna göz kapaklarını kestiği kadınlar... Kurbanları elinden canlı kurtulmayı başarsalar da çok geçmeden kendilerini öldürmeye çalışıyor ya da akıl hastanesine yatmak zorunda kalıyorlardır. Ellerinde kanıt bulunmadığı ve kurbanları konuşacak durumda olmadığı için çaresiz kalan polisin Alina Gregoriev'e başvurmaktan başka çaresi kalmamıştır. Daha önce Göz Koleksiyoncusu davasında medyumluk yetenekleriyle polise yardım eden kör bir fizyoterapist olan Alina'dan, Suker'nın yeni
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat