Savaikul Mürsele (Cehmiyye ve Muattıla Üzerine Gönderilmiş Yıldırımlar)

Stok Kodu:
9786259499116
Boyut:
170-240-
Sayfa Sayısı:
656
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-11-02
Çeviren:
Mustafa Özenli
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
%8 indirimli
800,00TL
736,00TL
Havale/EFT ile: 662,40TL
9786259499116
726514
Savaikul Mürsele (Cehmiyye ve Muattıla Üzerine Gönderilmiş Yıldırımlar)
Savaikul Mürsele (Cehmiyye ve Muattıla Üzerine Gönderilmiş Yıldırımlar)
736.00
Birinci Fasıl: Tevilin hakîkatini, lügavî ve ıstilâhî manasını bilmek hakkında İkinci fasıl: Tevilin sahih ve bâtıl diye ikiye ayrıldığı hakkında Üçüncü fasıl: Tevilin inşâ değil konuşanın muradından haber vermek olduğu hakkında Dördüncü fasıl: Haberi tevil ile talebi tevil arasındaki fark hakkında Beşinci fasıl: Tahrif tevili ile tefsir tevili arasındaki fark, ilkinin haberde de talepte de vâki olması imkânsızken diğerinin ikisinde de vâki olduğu hakkında Altıncı fasıl: Tevilcilerin sıfatlarla ilgili âyetlerin ve hadislerin tevili caiz olanlarıyla olmayanlarını gerektiği şekilde ayırmaktan âciz olduklarının beyanı hakkında Yedinci fasıl: Tevil kıldıkları manada da kendisinden kaçtıkları şeyin benzerinin bulunduğu söylenerek onları ilzâm etmek hakkında Sekizinci fasıl: Naslardan onları kendileri sebebiyle tevil ettikleri bâtıl manaları anlama yanlışına düşmek sûretiyle teşbih ve ta'tîli bir araya getirmeleri hakkında Dokuzuncu fasıl: Tevilciye vacip olan ve tevilinin ancak kendileriyle kabul edileceği vazifeler hakkında Onuncu fasıl: Hem teşbihi hem de ta'tîli barındırması, ayrıca naslarla oynamayı içermesi yönünden tevilin ta'tîlden daha şerli olduğu hakkında On birinci fasıl: Konuşanın muhataptan istediğinin sözünü zâhirinin ve hakîkatinin hilâfına yormak olduğu iddiasının beyan ve irşad maksadıyla çeliştiği hakkında On ikinci fasıl: Konuşanın ilminin, fasâhatinin, beyanının ve nasihatinin mükemmelliği ile beraber sözüyle zâhirinin ve hakîkatinin hilâfını kastetmesinin, açıklanmalarına ileri boyutta ihtiyaç duyulan en önemli konuları açıklamamasının imkânsızlığının beyanı hakkında On üçüncü fasıl: Kur'ân'ın öğüt alınsın diye kolaylaştırılmasının onu hakîkatine ve zâhirine muhâlif tevillerle yorumlamakla çeliştiğinin beyanı hakkında On dördüncü fasıl: Tevilin sonunun dillerin vaz' edilmesindeki maksadı işlevsiz kılmaya vardığı hakkında On beşinci fasıl: Tevilin resûllerin dinlerine karşı işlediği cürümler, ayrıca âlemin harab olmasının, dünyanın ve dinin fesada uğramasının sebebinin tevil kapısını açmak olduğu hakkında On altıncı fasıl: Tevili kabul eden ve etmeyen sözlerin beyanı hakkında On yedinci fasıl: Tevilin musallat edildiği her ilmi bozduğu, söze musallat edildiğinde ona güveni sarstığı ve ümmetlerden herhangi birinin varlığını teville devam ettirmesinin mümkün olmadığı hakkında On sekizinci fasıl: Vahyin nasları hususunda insanların tevil ehli, tahyîl ehli, temsîl ehli, techîl ehli ve doğru yolun ashâbı diye sınıflara ayrıldığı hakkında On dokuzuncu fasıl: Tevilin Allah'ın insana öğrettiği ve fıtratında kendisini kabule meyil kıldığı beyana muhâlefetine rağmen câhil nefislere tevili kabul etmelerini kolaylaştıran sebepler hakkında Yirminci fasıl: Tevilcilerin bâtılı savunan biri aleyhine sem'î delili ebediyen ortaya koyamayacaklarının beyanı hakkında Yirmi birinci fasıl: Tevile yol açan sebepler hakkında Yirmi ikinci fasıl: Tevilden kaynaklanan ihtilâfın türleri, ihtilâfın biri övülmüş diğeri yerilmiş olmak üzere ikiye ayrıldığı hakkında Yirmi üçüncü fasıl: Tek bir asıl -ki Allah'ın kitabıyla Resûlü'nün sünnetidir- üzerinde ittifak etmelerinden ve bu asla muhâkeme olmalarından sonra imamlar arasında vukû bulan ayrılığın sebepleri hakkında Yirmi dördüncü fasıl: Bâtıl tevil sahiplerinin kendileriyle dinin kalelerini yıktığı, Kur'ân'ın hürmetini çiğnediği ve imanın izlerini sildiği dört tâğut hakkında. Bu tâğutlar şunlardır: Allah'ın kelâmının ve Resûlünün sözlerinin ilim ifâde etmeyen ve kendileriyle kesin bilgi hâsıl olmayan lafzî deliller olduğunu söylemeleri. Sıfat âyetlerinin ve sıfat hadislerinin hakîkatleri olmayan mecazlar olduğunu söylemeleri. Rasulullah (sas)'in sahih haberlerinin ilim ifâde etmediğini, olsa olsa zan ifâde ettiğini söylemeleri. “Akıl ile vahiy nasları çeliştiğinde aklı alırız, vahye itibar etmeyiz” demeleri. Allah'tan dileğimiz bize hakkı hak gösterip bizi ona uymaya muvaffak kılması, bize bâtılı bâtıl gösterip ondan sakınmamız hususunda bize yardım etmesi, bizi kendisinin ve resûlünün önüne geçenlerden ya da insanların görüşlerini ve fikir döküntülerini vahyin naslarının önüne geçirenlerden kılmamasıdır. Yine Allah'tan bizi hedefimize ulaştırmasını, çalışmamızı sadece vechi için işlenen ve rızasına yaklaştıran bir çalışma kılmasını diliyoruz. O kendilerinden istenenlerin en hayırlısı ve kendilerine ümit bağlananların en cömerdidir. Yardım ancak Ondan dilenir ve ancak Ona tevekkül edilir. Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh!
Birinci Fasıl: Tevilin hakîkatini, lügavî ve ıstilâhî manasını bilmek hakkında İkinci fasıl: Tevilin sahih ve bâtıl diye ikiye ayrıldığı hakkında Üçüncü fasıl: Tevilin inşâ değil konuşanın muradından haber vermek olduğu hakkında Dördüncü fasıl: Haberi tevil ile talebi tevil arasındaki fark hakkında Beşinci fasıl: Tahrif tevili ile tefsir tevili arasındaki fark, ilkinin haberde de talepte de vâki olması imkânsızken diğerinin ikisinde de vâki olduğu hakkında Altıncı fasıl: Tevilcilerin sıfatlarla ilgili âyetlerin ve hadislerin tevili caiz olanlarıyla olmayanlarını gerektiği şekilde ayırmaktan âciz olduklarının beyanı hakkında Yedinci fasıl: Tevil kıldıkları manada da kendisinden kaçtıkları şeyin benzerinin bulunduğu söylenerek onları ilzâm etmek hakkında Sekizinci fasıl: Naslardan onları kendileri sebebiyle tevil ettikleri bâtıl manaları anlama yanlışına düşmek sûretiyle teşbih ve ta'tîli bir araya getirmeleri hakkında Dokuzuncu fasıl: Tevilciye vacip olan ve tevilinin ancak kendileriyle kabul edileceği vazifeler hakkında Onuncu fasıl: Hem teşbihi hem de ta'tîli barındırması, ayrıca naslarla oynamayı içermesi yönünden tevilin ta'tîlden daha şerli olduğu hakkında On birinci fasıl: Konuşanın muhataptan istediğinin sözünü zâhirinin ve hakîkatinin hilâfına yormak olduğu iddiasının beyan ve irşad maksadıyla çeliştiği hakkında On ikinci fasıl: Konuşanın ilminin, fasâhatinin, beyanının ve nasihatinin mükemmelliği ile beraber sözüyle zâhirinin ve hakîkatinin hilâfını kastetmesinin, açıklanmalarına ileri boyutta ihtiyaç duyulan en önemli konuları açıklamamasının imkânsızlığının beyanı hakkında On üçüncü fasıl: Kur'ân'ın öğüt alınsın diye kolaylaştırılmasının onu hakîkatine ve zâhirine muhâlif tevillerle yorumlamakla çeliştiğinin beyanı hakkında On dördüncü fasıl: Tevilin sonunun dillerin vaz' edilmesindeki maksadı işlevsiz kılmaya vardığı hakkında On beşinci fasıl: Tevilin resûllerin dinlerine karşı işlediği cürümler, ayrıca âlemin harab olmasının, dünyanın ve dinin fesada uğramasının sebebinin tevil kapısını açmak olduğu hakkında On altıncı fasıl: Tevili kabul eden ve etmeyen sözlerin beyanı hakkında On yedinci fasıl: Tevilin musallat edildiği her ilmi bozduğu, söze musallat edildiğinde ona güveni sarstığı ve ümmetlerden herhangi birinin varlığını teville devam ettirmesinin mümkün olmadığı hakkında On sekizinci fasıl: Vahyin nasları hususunda insanların tevil ehli, tahyîl ehli, temsîl ehli, techîl ehli ve doğru yolun ashâbı diye sınıflara ayrıldığı hakkında On dokuzuncu fasıl: Tevilin Allah'ın insana öğrettiği ve fıtratında kendisini kabule meyil kıldığı beyana muhâlefetine rağmen câhil nefislere tevili kabul etmelerini kolaylaştıran sebepler hakkında Yirminci fasıl: Tevilcilerin bâtılı savunan biri aleyhine sem'î delili ebediyen ortaya koyamayacaklarının beyanı hakkında Yirmi birinci fasıl: Tevile yol açan sebepler hakkında Yirmi ikinci fasıl: Tevilden kaynaklanan ihtilâfın türleri, ihtilâfın biri övülmüş diğeri yerilmiş olmak üzere ikiye ayrıldığı hakkında Yirmi üçüncü fasıl: Tek bir asıl -ki Allah'ın kitabıyla Resûlü'nün sünnetidir- üzerinde ittifak etmelerinden ve bu asla muhâkeme olmalarından sonra imamlar arasında vukû bulan ayrılığın sebepleri hakkında Yirmi dördüncü fasıl: Bâtıl tevil sahiplerinin kendileriyle dinin kalelerini yıktığı, Kur'ân'ın hürmetini çiğnediği ve imanın izlerini sildiği dört tâğut hakkında. Bu tâğutlar şunlardır: Allah'ın kelâmının ve Resûlünün sözlerinin ilim ifâde etmeyen ve kendileriyle kesin bilgi hâsıl olmayan lafzî deliller olduğunu söylemeleri. Sıfat âyetlerinin ve sıfat hadislerinin hakîkatleri olmayan mecazlar olduğunu söylemeleri. Rasulullah (sas)'in sahih haberlerinin ilim ifâde etmediğini, olsa olsa zan ifâde ettiğini söylemeleri. “Akıl ile vahiy nasları çeliştiğinde aklı alırız, vahye itibar etmeyiz” demeleri. Allah'tan dileğimiz bize hakkı hak gösterip bizi ona uymaya muvaffak kılması, bize bâtılı bâtıl gösterip ondan sakınmamız hususunda bize yardım etmesi, bizi kendisinin ve resûlünün önüne geçenlerden ya da insanların görüşlerini ve fikir döküntülerini vahyin naslarının önüne geçirenlerden kılmamasıdır. Yine Allah'tan bizi hedefimize ulaştırmasını, çalışmamızı sadece vechi için işlenen ve rızasına yaklaştıran bir çalışma kılmasını diliyoruz. O kendilerinden istenenlerin en hayırlısı ve kendilerine ümit bağlananların en cömerdidir. Yardım ancak Ondan dilenir ve ancak Ona tevekkül edilir. Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh!
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat