Risaleler

Stok Kodu:
9786052023365
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
168
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-01-07
Çeviren:
Naile Baltacı
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%28 indirimli
200,00TL
144,00TL
Havale/EFT ile: 141,12TL
9786052023365
492215
Risaleler
Risaleler
144.00
İlk tasavvufî eserlerinin tedvin edilmeye başlandığı, kavramların kullanılıp yaygınlaştığı hicrî 3. yüzyıl mutasavvıflarından olan Ebu Said el-Harraz'ı (öl. 286/899) ve erken dönem tasavvufunun özelliklerini gözler önüne seren eserlerini siz değerli okuyucularımızla buluşturuyoruz. Burada Harraz'a ait tercümesini yaptığımız beş adet el yazması risale Kastamonu Yazma Eser Kütüphanesi'nde yer almaktadır. Hicrî 3. yüzyılda marifetin ve muhabbetin zühdün içine katıldığı yeni yapılanmalar tasavvufun temeline yerleşmiştir. Ebu Said el-Harraz'ı da bu geleneğin bir temsilcisidir. Harraz'ın tasavvufî temel kavram ve makamlara dair görüşlerini sunduğumuz eserlerinde bu hususu ayrıntılı olarak görmekteyiz. Eserlerde tüm kavram ve makamlara fena ve beka çerçevesinden bakıldığını; hepsinin, insanı fenaya, oradan da bekaya ulaştıran bir merhale olarak görülüp değerlendirildiğini anlamaktayız. Bekayı, insan-ı kamilin erişeceği son nokta olarak nitelendiren Harraz velâyetin ve marifetin de baki olduğunu söylemektedir. Bunun yanı sıra Harraz fena ve bekâyı bilcümle makam ve hallerin özü olarak görmektedir. Kurbiyet makamlarını kendine has bir sınıflandırma yaparak anlatan Harrâz, eserlerinde baştan sona fena ve beka anlayışını işlemektedir. Allah'a yakınlığın sonu olmadığını belirten Harraz, kurbiyetin ziyadeleşeceğini, ancak kulun varacağı son noktanın "bekâbillah" mertebesi olduğunu ve bu mertebede Allah'ın yerleştirdiği seçkin kullardan başkasının devamlı kalamayacağını belirtmektedir.
İlk tasavvufî eserlerinin tedvin edilmeye başlandığı, kavramların kullanılıp yaygınlaştığı hicrî 3. yüzyıl mutasavvıflarından olan Ebu Said el-Harraz'ı (öl. 286/899) ve erken dönem tasavvufunun özelliklerini gözler önüne seren eserlerini siz değerli okuyucularımızla buluşturuyoruz. Burada Harraz'a ait tercümesini yaptığımız beş adet el yazması risale Kastamonu Yazma Eser Kütüphanesi'nde yer almaktadır. Hicrî 3. yüzyılda marifetin ve muhabbetin zühdün içine katıldığı yeni yapılanmalar tasavvufun temeline yerleşmiştir. Ebu Said el-Harraz'ı da bu geleneğin bir temsilcisidir. Harraz'ın tasavvufî temel kavram ve makamlara dair görüşlerini sunduğumuz eserlerinde bu hususu ayrıntılı olarak görmekteyiz. Eserlerde tüm kavram ve makamlara fena ve beka çerçevesinden bakıldığını; hepsinin, insanı fenaya, oradan da bekaya ulaştıran bir merhale olarak görülüp değerlendirildiğini anlamaktayız. Bekayı, insan-ı kamilin erişeceği son nokta olarak nitelendiren Harraz velâyetin ve marifetin de baki olduğunu söylemektedir. Bunun yanı sıra Harraz fena ve bekâyı bilcümle makam ve hallerin özü olarak görmektedir. Kurbiyet makamlarını kendine has bir sınıflandırma yaparak anlatan Harrâz, eserlerinde baştan sona fena ve beka anlayışını işlemektedir. Allah'a yakınlığın sonu olmadığını belirten Harraz, kurbiyetin ziyadeleşeceğini, ancak kulun varacağı son noktanın "bekâbillah" mertebesi olduğunu ve bu mertebede Allah'ın yerleştirdiği seçkin kullardan başkasının devamlı kalamayacağını belirtmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat