Psikanalizin İçinden

Stok Kodu:
9789750812613
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
256
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2016-08-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%36 indirimli
210,00TL
134,40TL
Havale/EFT ile: 131,71TL
9789750812613
663674
Psikanalizin İçinden
Psikanalizin İçinden
134.40
Psikanalizin İçinden psikanalist ve klinik psikolog Bella Habipin 1996-2006 yılları arasında psikanalizi tanıtmak amacıyla ruh sağlığı profesyonellerine yönelik gerçekleştirdiği seminer ve konferans notlarından, çeşitli dergilerde yayımlanan makalelerinden ve psikanalize ilgi duyanlara yönelik halk söyleşilerinden oluşan bir çalışma. Habipin hem kişisel psikanaliz deneyiminden hem de bir psikanalist olarak psikanalizle kurduğu bağdan yola çıkarak sunduğu bu metinler, psikanaliz geleneğine, psikanalizde birey ve kadın olmaya, psikanalizin ebeveyn ve çocuk ilişkisindeki önemine, psikanalizin tarihle ve sosyolojiyle alışverişine dair psikanalizin içinden yapılmış yorumlar niteliğinde. Tadımlık Psikanaliz deneyiminin, çocukluk dönemi üzerindeki perdeyi kaldırdığını söylemiştim. Bu perdenin kalkmasıyla, çocukluğumuza, aldığımız eğitime ve sevgiye, kimi zorlanmalarımıza yeni anlamlar katarız. Bu anlam, hastalarla kurduğumuz ilişkilerde, hastanın rahatsızlığına, şikâyetine, belirtisine anlam vermemizi sağlayacaktır. Kimi zaman el yıkama obsesyonunun anlamı, kişinin ailesindeki bir kişiye beslediği saldırgan düşüncelerin bertaraf edilmesi şeklinde çıkacaktır karşımıza; uçağa binme korkusu, bazen, denetimi kaybetme veya âşık olma korkusu olarak... Belirtilere, sıkıntılara anlam verdiğimiz andan itibaren, anlamdan yoksun psikiyatri dünyasında kendimize hem psikolog hem de kişi olarak insanî bir yer açmış oluruz: İnsanı diğer canlılardan ayıran, simgelere ve anlamlara olan duyarlılığı değil midir? Bu noktada, psikanalizin diğer tedavi modellerinden farkını vurgulamak istiyorum: Psikanalizden geçmiş bir psikolog için önemli olan, hastanın ellerini daha az yıkaması veya korkmadan uçağa binmesi değildir. İnsan çok uyumlu bir varlıktır, kendini şartlara uyarlar, bu onun için o kadar zor değildir. Dolayısıyla, el yıkama obsesyonunu da hayatının içinde bir yerlere koyabilir, uçaktan korkuyorsa trene biner. Ama kişi anlam aramaktan hiçbir zaman vazgeçmez: Yani uçağa binmesem de olur diyebilir, ama neden binemediğimi anlamasam da olur diyemez. Amerikadan ithal edilen, aceleci, pragmatist güncel terapiler, zamanımızın entelektüalizm karşıtı akımlarının ve abartılı yararcılığının doğal sonuçlarıdır. Psikoloğun ve psikanalizin dünyasındaki küçük yolculuğumun sonunda, hem kişisel olarak, hem de psikolog ve psikanalist olarak şunu söylemek istiyorum: Psikologlar, mesleklerini bir nevi teknisyenlik şeklinde anlamlandırıp, zekâ ve kişilik testleriyle yetinebilir, kendilerini salt o testlerden elde ettikleri sonuçları hekime iletmekle mükellef sayabilirler. Ya da testlerin sunduğu malzemeden daha çok bilgi çıkarsamak isteyebilir, hastayla daha terapötik ilişkiler kurmak isteyebilirler. Birilerine iyi gelmeyi, zarar vermemeyi, anlam aramayı ilke edinenlere, kişisel olarak psikanalizden geçmek bu arayışta ışık tutacaktır. Bu, bir seçim meselesidir.
Psikanalizin İçinden psikanalist ve klinik psikolog Bella Habipin 1996-2006 yılları arasında psikanalizi tanıtmak amacıyla ruh sağlığı profesyonellerine yönelik gerçekleştirdiği seminer ve konferans notlarından, çeşitli dergilerde yayımlanan makalelerinden ve psikanalize ilgi duyanlara yönelik halk söyleşilerinden oluşan bir çalışma. Habipin hem kişisel psikanaliz deneyiminden hem de bir psikanalist olarak psikanalizle kurduğu bağdan yola çıkarak sunduğu bu metinler, psikanaliz geleneğine, psikanalizde birey ve kadın olmaya, psikanalizin ebeveyn ve çocuk ilişkisindeki önemine, psikanalizin tarihle ve sosyolojiyle alışverişine dair psikanalizin içinden yapılmış yorumlar niteliğinde. Tadımlık Psikanaliz deneyiminin, çocukluk dönemi üzerindeki perdeyi kaldırdığını söylemiştim. Bu perdenin kalkmasıyla, çocukluğumuza, aldığımız eğitime ve sevgiye, kimi zorlanmalarımıza yeni anlamlar katarız. Bu anlam, hastalarla kurduğumuz ilişkilerde, hastanın rahatsızlığına, şikâyetine, belirtisine anlam vermemizi sağlayacaktır. Kimi zaman el yıkama obsesyonunun anlamı, kişinin ailesindeki bir kişiye beslediği saldırgan düşüncelerin bertaraf edilmesi şeklinde çıkacaktır karşımıza; uçağa binme korkusu, bazen, denetimi kaybetme veya âşık olma korkusu olarak... Belirtilere, sıkıntılara anlam verdiğimiz andan itibaren, anlamdan yoksun psikiyatri dünyasında kendimize hem psikolog hem de kişi olarak insanî bir yer açmış oluruz: İnsanı diğer canlılardan ayıran, simgelere ve anlamlara olan duyarlılığı değil midir? Bu noktada, psikanalizin diğer tedavi modellerinden farkını vurgulamak istiyorum: Psikanalizden geçmiş bir psikolog için önemli olan, hastanın ellerini daha az yıkaması veya korkmadan uçağa binmesi değildir. İnsan çok uyumlu bir varlıktır, kendini şartlara uyarlar, bu onun için o kadar zor değildir. Dolayısıyla, el yıkama obsesyonunu da hayatının içinde bir yerlere koyabilir, uçaktan korkuyorsa trene biner. Ama kişi anlam aramaktan hiçbir zaman vazgeçmez: Yani uçağa binmesem de olur diyebilir, ama neden binemediğimi anlamasam da olur diyemez. Amerikadan ithal edilen, aceleci, pragmatist güncel terapiler, zamanımızın entelektüalizm karşıtı akımlarının ve abartılı yararcılığının doğal sonuçlarıdır. Psikoloğun ve psikanalizin dünyasındaki küçük yolculuğumun sonunda, hem kişisel olarak, hem de psikolog ve psikanalist olarak şunu söylemek istiyorum: Psikologlar, mesleklerini bir nevi teknisyenlik şeklinde anlamlandırıp, zekâ ve kişilik testleriyle yetinebilir, kendilerini salt o testlerden elde ettikleri sonuçları hekime iletmekle mükellef sayabilirler. Ya da testlerin sunduğu malzemeden daha çok bilgi çıkarsamak isteyebilir, hastayla daha terapötik ilişkiler kurmak isteyebilirler. Birilerine iyi gelmeyi, zarar vermemeyi, anlam aramayı ilke edinenlere, kişisel olarak psikanalizden geçmek bu arayışta ışık tutacaktır. Bu, bir seçim meselesidir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat