Popüler Kültür ve Yüksek Kültür

Stok Kodu:
9789750810183
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
248
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
5
Basım Tarihi:
2018-02-23
Çeviren:
Emine Onaran İncirlioğlu
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%36 indirimli
80,00TL
51,20TL
Havale/EFT ile: 46,08TL
9789750810183
663502
Popüler Kültür ve Yüksek Kültür
Popüler Kültür ve Yüksek Kültür
51.20
Kültürel eşitlik, sınıf ayrımı ve kent kültürü gibi konulardaki çalışmalarıyla tanınan Gans, Popüler kültürle yüksek kültür arasındaki ilişkinin ve çelişkinin bir çözümlemesi yapıyor. Bu önemli konuyu uzman bir sosyolog ve usta bir yazarın kaleminden okumak isteyenler için yeri doldurulmaz bir eser. Tadımlık Bu kitap popüler kültürle yüksek kültürün ve bunların Amerikan toplumundaki yerinin sosyolojik bir incelemesidir. Aynı zamanda, kimi saldırganlara, özellikle yüksek kültürün kültür, popüler kültürün de tehlikeli bir kitlesel olgu olduğunu iddia edenlere karşı popüler kültürü savunan, eleştirel bir çalışmadır. Ben ikisinin de kültür olduğuna inanıyorum; onun için çözümlememde ikisine de aynı kavramsal donanımla yaklaşıyorum. Donanımın kendisi sosyolojik olmakla birlikte iki değer yargısına dayanıyor: (1) popüler kültürün pek çok insanın estetik ve diğer arzularını yansıttığı ve ifade ettiği (böylece onun bir ticari musibet değil kültür olduğu); ve (2) bütün insanların, yüksek ya da popüler, istedikleri kültürü seçmeye hakkı olduğu. Yani, vardığı sonuç bakımından bu kitap kültürel demokrasiden yana bir tez ve insanlara, topluma neyin iyi, neyin kötü geleceğini sadece kültürel bilirkişilerin bildiği fikrine karşı bir tez. Sonuç olarak, bu kitap bir kültür siyaseti çalışması, çünkü değerlerini ve bulgularını, daha çok kültürel çoğulculuk sağlayabilecek kimi siyasa önerilerine dönüştürerek sonuçlanıyor. Her ne kadar 1970lerde sosyal bilim araştırmalarının medyaya, özellikle televizyon haber ve eğlence yapımlarına ilgisi canlandıysa da, bu aralar popüler kültür, Journal of Popular Culture* sayfaları dışında, ne sosyal ne de beşeri bilimlerde pek inceleniyor. Öyle sanıyorum ki popüler kültüre bu ilgisizliğin bir nedeni, pek çok araştırmacının kültüre ticari olmadığı önyargısı ile bakması; çoğunlukla para ödenmeyen kimselerce ya da ekmek parası kazanmayı düşünüyormuş gibi görünmeyen, ciddi sanatçılarca yaratıldığında kültürü dikkate değer görmesidir. Amerikanın iktisadi, siyasi ve ırk konusunda bunalımlarla çalkalandığı bir dönemde, popüler kültüre olan akademik ilgisizlik konunun görece önemsizliğinden de kaynaklanıyor olabilir. İnsanların toplumsal bunalımlarla nasıl baş ettiğinin yanında, popüler kültürü nasıl yaratıp kullandığı, bu günlerde gayet haklı olarak ikinci planda kalıyor. Ancak popüler kültür genellikle olmasa da, zaman zaman bu bunalımlarla ilgileniyor, bu konularda görüş belirtiyor en azından bu açıdan popüler kültürle ilgilenmek gerekir: Çeşitli bunalımlar hakkında neler söylediğini, insanların bu söylenenleri nasıl değerlendirdiğini, nasıl yanıtladıklarını, bunların kamuoyuna ve verilen siyasi kararlara yansıyıp yansımadığını, eğer yansıyorsa ne zaman yansıdığını, ne zaman yansımadığını görmek gerekir. Şu anda güncel ve belirli bir alanla sınırlı olan bu soru aslında esas sorulması gereken genel sorunun farklı bir yorumu: Popüler kültür toplumda ne kadar önemli? Yalnızca bir kulaktan girip öbüründen çıkan, boş zamanları geçirmeye yönelik ticari olarak uydurulmuş bir faaliyet mi, yoksa Amerikan toplumundaki hem yüzeysel hem derinlerde yatan açık ve gizli varsayımları, değerleri, arzuları, hatta gereksinimleri yansıtan bir gösterge mi? Televizyon programlarının değişip duran modaları ve simaları, sırf izleyiciyi değişik biçimlerde eğlendirerek Nielson reytingini (izlenme oranlarını) yükseltmek için yapımcılarca uydurulmuş icatlar mı? Yoksa bu modalar George Gerbnerin dediği gibi, Amerikalıların yaşamlarındaki ve davranışlarındaki değişimlerin, izleyicilerin popüler kültüre verdikleri anlamın, ondan aldıkları keyfin kültürel göstergesi mi? Buna ilişkin ikinci bir soru geliyor akla: Acaba popüler kültür, Amerikan halkına, özellikle bir avuç kanala mahkûm izleyiciden ibaret olan televizyon kamuoyuna satılabileceğini düşündükleri hemen hemen her şeyi empoze edebilecek güçte olan, eğlence ve bilgi birikimini tekellerinde bulunduran, becerili ve kâr amacı güden girişimlerce New York ve Hollywoodda yaratılan bir şey mi? Yoksa bu girişimciler kendileri izleyici çekmek ve kâr etmek için, paylaşılan bir dizi değeri ve normu ifade etmek zorunda olan, antropolojik anlamda bir kültürün çoğu zaman habersiz temsilcileri mi? Bu sorulara kesin bir cevabım yok. Popüler kültürün, en azından kitle medyasınca nakledilen kısmının, bir kulaktan girip öbür kulaktan çıktığını ve tek tek televizyon programlarının, filmlerin, mecmuaların çoğunun, insanların büyük bir kısmı için gelip geçici olduğunu düşünüyorum. Ama kitle medyası her zamanki gibi varlığını koruyor ve Amerikan yaşamının pek çok yönüyle ilgili öyle betimlemeler ve yorumlar sunuyor ki belki de en azından bir kısım medya izleyicisinin düşüncelerini, düşlerini ifade ediyor ya da yansıtıyor. Bu inançla ben popüler kültürün öyle kolayca tepeden izleyiciye empoze edildiği fikrine katılmıyor, dolaylı yoldan ve kısmen de olsa, o izleyici tarafından biçimlendirildiği fikrini savunuyorum. Kitle medyası, belki de ticari popüler kültürün tümü, çoğunlukla insanların ne istediğini, daha doğrusu neyi kabul edeceğini keşfetmeye çalıştıkları bir tahmin oyunuyla meşgul oyun, izleyicinin sınırlı sayıda seçenek arasından seçmesini gerektirerek kolaylaştırılsa ve çoğunlukla ehven-i şerden bir seçime razı edecek kadar az ilginçlikte olsa da. Yine de, doğru tahminlerde bulunarak başarılı olan medya yöneticileri genellikle izleyicilerin neyi kabul edeceklerini sezinleyebiliyorlar ve çoğu zaman kendilerinin de katkıda bulundukları popüler kültürün içine öylesine sağlam bir şekilde yerleşmişler ki, aynı zamanda gayet pişkin ve alaycı işadamları ve işkadınları olsalar bile, izleyicilerini temsil edebiliyorlar. Tezin Özeti Kitap dolaylı olarak bu iki soruyla da ilgileniyor ama esas yüksek kültürle popüler kültür arasındaki ilişkinin ve çelişkinin bir çözümlemesi üzerinde duruyor. İlk bölümde, kitle kültürü eleştirisi denilen, uzun zamandan beri popüler kültürün ticari açgözlülük ve halkın cehaletinden yararlanan bir alçaklık olduğunu iddia eden tartışma inceleniyor. Popüler kültüre yönelik pek çok özgül saldırıyı çözümledikten sonra hemen hemen hepsinin zeminsiz olduğu, popüler kültürün ne
Kültürel eşitlik, sınıf ayrımı ve kent kültürü gibi konulardaki çalışmalarıyla tanınan Gans, Popüler kültürle yüksek kültür arasındaki ilişkinin ve çelişkinin bir çözümlemesi yapıyor. Bu önemli konuyu uzman bir sosyolog ve usta bir yazarın kaleminden okumak isteyenler için yeri doldurulmaz bir eser. Tadımlık Bu kitap popüler kültürle yüksek kültürün ve bunların Amerikan toplumundaki yerinin sosyolojik bir incelemesidir. Aynı zamanda, kimi saldırganlara, özellikle yüksek kültürün kültür, popüler kültürün de tehlikeli bir kitlesel olgu olduğunu iddia edenlere karşı popüler kültürü savunan, eleştirel bir çalışmadır. Ben ikisinin de kültür olduğuna inanıyorum; onun için çözümlememde ikisine de aynı kavramsal donanımla yaklaşıyorum. Donanımın kendisi sosyolojik olmakla birlikte iki değer yargısına dayanıyor: (1) popüler kültürün pek çok insanın estetik ve diğer arzularını yansıttığı ve ifade ettiği (böylece onun bir ticari musibet değil kültür olduğu); ve (2) bütün insanların, yüksek ya da popüler, istedikleri kültürü seçmeye hakkı olduğu. Yani, vardığı sonuç bakımından bu kitap kültürel demokrasiden yana bir tez ve insanlara, topluma neyin iyi, neyin kötü geleceğini sadece kültürel bilirkişilerin bildiği fikrine karşı bir tez. Sonuç olarak, bu kitap bir kültür siyaseti çalışması, çünkü değerlerini ve bulgularını, daha çok kültürel çoğulculuk sağlayabilecek kimi siyasa önerilerine dönüştürerek sonuçlanıyor. Her ne kadar 1970lerde sosyal bilim araştırmalarının medyaya, özellikle televizyon haber ve eğlence yapımlarına ilgisi canlandıysa da, bu aralar popüler kültür, Journal of Popular Culture* sayfaları dışında, ne sosyal ne de beşeri bilimlerde pek inceleniyor. Öyle sanıyorum ki popüler kültüre bu ilgisizliğin bir nedeni, pek çok araştırmacının kültüre ticari olmadığı önyargısı ile bakması; çoğunlukla para ödenmeyen kimselerce ya da ekmek parası kazanmayı düşünüyormuş gibi görünmeyen, ciddi sanatçılarca yaratıldığında kültürü dikkate değer görmesidir. Amerikanın iktisadi, siyasi ve ırk konusunda bunalımlarla çalkalandığı bir dönemde, popüler kültüre olan akademik ilgisizlik konunun görece önemsizliğinden de kaynaklanıyor olabilir. İnsanların toplumsal bunalımlarla nasıl baş ettiğinin yanında, popüler kültürü nasıl yaratıp kullandığı, bu günlerde gayet haklı olarak ikinci planda kalıyor. Ancak popüler kültür genellikle olmasa da, zaman zaman bu bunalımlarla ilgileniyor, bu konularda görüş belirtiyor en azından bu açıdan popüler kültürle ilgilenmek gerekir: Çeşitli bunalımlar hakkında neler söylediğini, insanların bu söylenenleri nasıl değerlendirdiğini, nasıl yanıtladıklarını, bunların kamuoyuna ve verilen siyasi kararlara yansıyıp yansımadığını, eğer yansıyorsa ne zaman yansıdığını, ne zaman yansımadığını görmek gerekir. Şu anda güncel ve belirli bir alanla sınırlı olan bu soru aslında esas sorulması gereken genel sorunun farklı bir yorumu: Popüler kültür toplumda ne kadar önemli? Yalnızca bir kulaktan girip öbüründen çıkan, boş zamanları geçirmeye yönelik ticari olarak uydurulmuş bir faaliyet mi, yoksa Amerikan toplumundaki hem yüzeysel hem derinlerde yatan açık ve gizli varsayımları, değerleri, arzuları, hatta gereksinimleri yansıtan bir gösterge mi? Televizyon programlarının değişip duran modaları ve simaları, sırf izleyiciyi değişik biçimlerde eğlendirerek Nielson reytingini (izlenme oranlarını) yükseltmek için yapımcılarca uydurulmuş icatlar mı? Yoksa bu modalar George Gerbnerin dediği gibi, Amerikalıların yaşamlarındaki ve davranışlarındaki değişimlerin, izleyicilerin popüler kültüre verdikleri anlamın, ondan aldıkları keyfin kültürel göstergesi mi? Buna ilişkin ikinci bir soru geliyor akla: Acaba popüler kültür, Amerikan halkına, özellikle bir avuç kanala mahkûm izleyiciden ibaret olan televizyon kamuoyuna satılabileceğini düşündükleri hemen hemen her şeyi empoze edebilecek güçte olan, eğlence ve bilgi birikimini tekellerinde bulunduran, becerili ve kâr amacı güden girişimlerce New York ve Hollywoodda yaratılan bir şey mi? Yoksa bu girişimciler kendileri izleyici çekmek ve kâr etmek için, paylaşılan bir dizi değeri ve normu ifade etmek zorunda olan, antropolojik anlamda bir kültürün çoğu zaman habersiz temsilcileri mi? Bu sorulara kesin bir cevabım yok. Popüler kültürün, en azından kitle medyasınca nakledilen kısmının, bir kulaktan girip öbür kulaktan çıktığını ve tek tek televizyon programlarının, filmlerin, mecmuaların çoğunun, insanların büyük bir kısmı için gelip geçici olduğunu düşünüyorum. Ama kitle medyası her zamanki gibi varlığını koruyor ve Amerikan yaşamının pek çok yönüyle ilgili öyle betimlemeler ve yorumlar sunuyor ki belki de en azından bir kısım medya izleyicisinin düşüncelerini, düşlerini ifade ediyor ya da yansıtıyor. Bu inançla ben popüler kültürün öyle kolayca tepeden izleyiciye empoze edildiği fikrine katılmıyor, dolaylı yoldan ve kısmen de olsa, o izleyici tarafından biçimlendirildiği fikrini savunuyorum. Kitle medyası, belki de ticari popüler kültürün tümü, çoğunlukla insanların ne istediğini, daha doğrusu neyi kabul edeceğini keşfetmeye çalıştıkları bir tahmin oyunuyla meşgul oyun, izleyicinin sınırlı sayıda seçenek arasından seçmesini gerektirerek kolaylaştırılsa ve çoğunlukla ehven-i şerden bir seçime razı edecek kadar az ilginçlikte olsa da. Yine de, doğru tahminlerde bulunarak başarılı olan medya yöneticileri genellikle izleyicilerin neyi kabul edeceklerini sezinleyebiliyorlar ve çoğu zaman kendilerinin de katkıda bulundukları popüler kültürün içine öylesine sağlam bir şekilde yerleşmişler ki, aynı zamanda gayet pişkin ve alaycı işadamları ve işkadınları olsalar bile, izleyicilerini temsil edebiliyorlar. Tezin Özeti Kitap dolaylı olarak bu iki soruyla da ilgileniyor ama esas yüksek kültürle popüler kültür arasındaki ilişkinin ve çelişkinin bir çözümlemesi üzerinde duruyor. İlk bölümde, kitle kültürü eleştirisi denilen, uzun zamandan beri popüler kültürün ticari açgözlülük ve halkın cehaletinden yararlanan bir alçaklık olduğunu iddia eden tartışma inceleniyor. Popüler kültüre yönelik pek çok özgül saldırıyı çözümledikten sonra hemen hemen hepsinin zeminsiz olduğu, popüler kültürün ne
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat