9786054876570
602429
https://www.sehadetkitap.com/urun/ozgurluk-demokrasi-ve-kultur
Özgürlük, Demokrasi ve Kültür
69.12
Diktatörlük halkça, yani ekonomik bakımdan daha aşağı olanlarca adamakıllı
desteklenmedikçe, ekonomik durumu daha yüksek olan sınıfın bir diktatörlük
getirebileceğini düşünmek saçmadır.
Özgürlük sonu gelmeyen uyanık bir çaba karşılığında elde edilir. Cumhuriyeti
(Amerika) kuranlar biliyorlardı ki, iktidar sevgisi insan yaradılışının bir özelliğidir;
öylesine güçlü bir özellik ki, işbaşına gelen kimselerin özgür kurumları kökünden
yıkan yasa dışı davranışlarını önlemek için belirli birtakım engeller dikmeyi gerekli
kılıyordu. İnsanın uzun bir alışkanlık sonunda kölelik zincirlerini sevebileceğini
kabul etmek, ikinci bir doğanın ya da sonradan edinilen bir doğanın, ilkel doğadan
daha güçlü olduğu inancını gerektirir.
Jefferson, hiç olmazsa, bu konuda daha ileri gidiyor. Çünkü, endüstriyle ticaretin
gelişmesi karşısındaki korkusu ve tarıma olan eğilimi onu şu düşünceyi
benimsemeye zorluyordu: Kimi işlerin doğurduğu çıkarlar insan doğasını ve ona
uygun kurumları temelinden bozabilir.
Birer kişi olarak yapımızdaki ahlak ve din ayrılıklarını hesaba katmazsak, kültürün, bugün
özgürlüğü oluşturan öğelere yaptığı etkileri hiçbir zaman tam olarak ölçemeyiz. Bugünkü
düzensiz koşullardan düşünce ve ahlak bütünlüğü çıkaramazsak, gerçek demokrasinin
kurulması işini, ne kuramda, ne de uygulamada başarı ile ele alamayız.
Bir taraftan geçmişe duygu ve sevgi ile bağlı davranışlar, öte taraftan yeni koşullara
uymak yüzünden zorlama olan alışkanlıklar arasındaki çatlak ve ayrılıklar, günü gününe,
sözlerinin ahlak gereklerine uygun düşünmeyen ve davranmayan kimselerin durmadan
demokrasi diye tutturmalarının başlıca nedenlerinden biridir. Ayrılıklar ister iş adamları ister
din adamları, eğitimciler ya da politikacılar arasında olsun, sonuç şuna varıyor: Gerçek
demokrasiyi yaratan çevre koşullarında daha tehlikeli bir zayıflama ortaya çıkıyor.
Diktatörlük halkça, yani ekonomik bakımdan daha aşağı olanlarca adamakıllı
desteklenmedikçe, ekonomik durumu daha yüksek olan sınıfın bir diktatörlük
getirebileceğini düşünmek saçmadır.
Özgürlük sonu gelmeyen uyanık bir çaba karşılığında elde edilir. Cumhuriyeti
(Amerika) kuranlar biliyorlardı ki, iktidar sevgisi insan yaradılışının bir özelliğidir;
öylesine güçlü bir özellik ki, işbaşına gelen kimselerin özgür kurumları kökünden
yıkan yasa dışı davranışlarını önlemek için belirli birtakım engeller dikmeyi gerekli
kılıyordu. İnsanın uzun bir alışkanlık sonunda kölelik zincirlerini sevebileceğini
kabul etmek, ikinci bir doğanın ya da sonradan edinilen bir doğanın, ilkel doğadan
daha güçlü olduğu inancını gerektirir.
Jefferson, hiç olmazsa, bu konuda daha ileri gidiyor. Çünkü, endüstriyle ticaretin
gelişmesi karşısındaki korkusu ve tarıma olan eğilimi onu şu düşünceyi
benimsemeye zorluyordu: Kimi işlerin doğurduğu çıkarlar insan doğasını ve ona
uygun kurumları temelinden bozabilir.
Birer kişi olarak yapımızdaki ahlak ve din ayrılıklarını hesaba katmazsak, kültürün, bugün
özgürlüğü oluşturan öğelere yaptığı etkileri hiçbir zaman tam olarak ölçemeyiz. Bugünkü
düzensiz koşullardan düşünce ve ahlak bütünlüğü çıkaramazsak, gerçek demokrasinin
kurulması işini, ne kuramda, ne de uygulamada başarı ile ele alamayız.
Bir taraftan geçmişe duygu ve sevgi ile bağlı davranışlar, öte taraftan yeni koşullara
uymak yüzünden zorlama olan alışkanlıklar arasındaki çatlak ve ayrılıklar, günü gününe,
sözlerinin ahlak gereklerine uygun düşünmeyen ve davranmayan kimselerin durmadan
demokrasi diye tutturmalarının başlıca nedenlerinden biridir. Ayrılıklar ister iş adamları ister
din adamları, eğitimciler ya da politikacılar arasında olsun, sonuç şuna varıyor: Gerçek
demokrasiyi yaratan çevre koşullarında daha tehlikeli bir zayıflama ortaya çıkıyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.