Otranto Şatosu

Stok Kodu:
9789750713941
Boyut:
135-215-0
Sayfa Sayısı:
136
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2018-03-01
Çeviren:
Zeynep Bilge
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%41 indirimli
75,00TL
44,25TL
Havale/EFT ile: 43,37TL
9789750713941
658086
Otranto Şatosu
Otranto Şatosu
44.25
Gotik terimini edebiyat alanında ilk kullanan kişi olarak bilinen Walpole, 1764te kendi özel basımevinde hazırladığı Otranto Şatosunun toplumda nasıl karşılanacağını kestiremediği için, kitabı XVI. yüzyıldan kalma İtalyanca eski bir elyazmasının çevirisi olarak sundu. İlk baskının kapağında Otranto Aziz Nicholas Kilisesi Kilise Heyeti Üyesi Onuphrionun yazdığı İtalyanca aslından William Marshal tarafından çevrilmiştir ibaresi vardı. İkinci baskıdaysa ne çevirmen adı vardı, ne de yazar. Şöyle der Walpole bir mektubunda: Uyandığımda o düşten anımsadığım tek şey, kendimi bir Ortaçağ şatosunda görmemdi (benim gibi kafası Gotik hikâyelerle dolu biri için bu mekân çok doğal sayılır); hayli yüksek bir merdivenin en tepesinde, tırabzanın üzerinde son derece büyük bir zırhlı el gördüm. O akşam oturdum ve ne söyleyeceğimi, ne anlatacağımı bilmeden yazmaya koyuldum. Yazdıkça hikâye gelişti, benim de hoşuma gitmeye başladı (üstelik politikadan başka bir şey düşünebildiğim için de çok seviniyordum); kısacası kendimi öylesine kaptırdım ki, kitabı iki aydan kısa sürede bitirdim.
Gotik terimini edebiyat alanında ilk kullanan kişi olarak bilinen Walpole, 1764te kendi özel basımevinde hazırladığı Otranto Şatosunun toplumda nasıl karşılanacağını kestiremediği için, kitabı XVI. yüzyıldan kalma İtalyanca eski bir elyazmasının çevirisi olarak sundu. İlk baskının kapağında Otranto Aziz Nicholas Kilisesi Kilise Heyeti Üyesi Onuphrionun yazdığı İtalyanca aslından William Marshal tarafından çevrilmiştir ibaresi vardı. İkinci baskıdaysa ne çevirmen adı vardı, ne de yazar. Şöyle der Walpole bir mektubunda: Uyandığımda o düşten anımsadığım tek şey, kendimi bir Ortaçağ şatosunda görmemdi (benim gibi kafası Gotik hikâyelerle dolu biri için bu mekân çok doğal sayılır); hayli yüksek bir merdivenin en tepesinde, tırabzanın üzerinde son derece büyük bir zırhlı el gördüm. O akşam oturdum ve ne söyleyeceğimi, ne anlatacağımı bilmeden yazmaya koyuldum. Yazdıkça hikâye gelişti, benim de hoşuma gitmeye başladı (üstelik politikadan başka bir şey düşünebildiğim için de çok seviniyordum); kısacası kendimi öylesine kaptırdım ki, kitabı iki aydan kısa sürede bitirdim.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat