9789753861236
376074
https://www.sehadetkitap.com/urun/osmanli-ordusunda-dort-yil-1915-1919
Osmanlı Ordusunda Dört Yıl 1915-1919
20.50
"Eski Ermenistan'a yolculuğum kolay değildi. Oraya varmak için kış ortasında Bingöl Ddağlarını aşmam gerekiyordu. Bu sıradağlar 4300 metre yükseklikte olup, yazın bile geçmek güçtü. Buzla uğraşmanın yanında, bu yüksekliklerde yaşayan yarı vahşi Kürt aşiretleriyle de uğraşmam gerekecekti. Bu aşiretler Sultanı ismen tanıyorlardı ve yaşamlarını eşkıyalıkla geçiriyorlardı. Doğrusunu isterseniz, bin bir güçlük vardı. Türk İran sınırına varmak istersem benim için bir tek yol vardı. Hasankale vadisini, neredeyse geçilemeyecek kar yığınlarını, bata çıka geçmek. O dağları tırmanmaya çalıştık. Bizden iki bin yıldan fazla bir zaman önce, On Binlerin çekilişi esnasında, Xenophon da geçmişti.
Kürtleri veya Karduchos'ları, silahları dışında, Anabasis'in anlattığı gibi buldum. Ok ve mızrak yerine, şimdi Mavzer tüfekleri ve yinelemeli ateşli tabancalar kullanıyorlardı. Kamaları, değişik âdetleri ve ekmek pişirecek küçük fırınları, eski zamanların aynıydı. Bingöl dağının doruklarını hiç unutmayacağım. Sarımtrak bir sise bürünmüş doruk, sanki ölüm uykusundaydı.
...Düşünceme göre, Kürtler, Yakındoğu'da geleceğin ırkıdır. Onlar daha eski uygarlıkların kötülükleriyle körelmemişlerdir. Genç ve canlı bir ulustur. Kuzey İran ile Anadolu'nun Güneybatısını yavaş yavaş ele geçirmektedir. Fethettikleri halklara, kendi dilleri ve âdetlerinin kabulünü zorlayan Kürtler, kendileriyle temasa geçen bütün yarı barbar halkları özümsüyorlardı. Birçok Kürt, Hıristiyan olup, Nasturi mezhebindedir. Başkaları Şeytan'a tapan Yezidilerdir. Çoğunluk Sünni olup aralarında Şii olanlar da vardır." (Kitaptan)
İspanyol asıllı, Venezuella doğumlu Nogales'in anıları tarihimizde ilk kez karşılaştığımız ve bizi sarsan bir tanıklıktır aynı zamanda. Bu diziye kitaplığınızda mutlaka bir yer açın.
"Eski Ermenistan'a yolculuğum kolay değildi. Oraya varmak için kış ortasında Bingöl Ddağlarını aşmam gerekiyordu. Bu sıradağlar 4300 metre yükseklikte olup, yazın bile geçmek güçtü. Buzla uğraşmanın yanında, bu yüksekliklerde yaşayan yarı vahşi Kürt aşiretleriyle de uğraşmam gerekecekti. Bu aşiretler Sultanı ismen tanıyorlardı ve yaşamlarını eşkıyalıkla geçiriyorlardı. Doğrusunu isterseniz, bin bir güçlük vardı. Türk İran sınırına varmak istersem benim için bir tek yol vardı. Hasankale vadisini, neredeyse geçilemeyecek kar yığınlarını, bata çıka geçmek. O dağları tırmanmaya çalıştık. Bizden iki bin yıldan fazla bir zaman önce, On Binlerin çekilişi esnasında, Xenophon da geçmişti.
Kürtleri veya Karduchos'ları, silahları dışında, Anabasis'in anlattığı gibi buldum. Ok ve mızrak yerine, şimdi Mavzer tüfekleri ve yinelemeli ateşli tabancalar kullanıyorlardı. Kamaları, değişik âdetleri ve ekmek pişirecek küçük fırınları, eski zamanların aynıydı. Bingöl dağının doruklarını hiç unutmayacağım. Sarımtrak bir sise bürünmüş doruk, sanki ölüm uykusundaydı.
...Düşünceme göre, Kürtler, Yakındoğu'da geleceğin ırkıdır. Onlar daha eski uygarlıkların kötülükleriyle körelmemişlerdir. Genç ve canlı bir ulustur. Kuzey İran ile Anadolu'nun Güneybatısını yavaş yavaş ele geçirmektedir. Fethettikleri halklara, kendi dilleri ve âdetlerinin kabulünü zorlayan Kürtler, kendileriyle temasa geçen bütün yarı barbar halkları özümsüyorlardı. Birçok Kürt, Hıristiyan olup, Nasturi mezhebindedir. Başkaları Şeytan'a tapan Yezidilerdir. Çoğunluk Sünni olup aralarında Şii olanlar da vardır." (Kitaptan)
İspanyol asıllı, Venezuella doğumlu Nogales'in anıları tarihimizde ilk kez karşılaştığımız ve bizi sarsan bir tanıklıktır aynı zamanda. Bu diziye kitaplığınızda mutlaka bir yer açın.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.