Osmanlı-Amerikan İlişkileri

Stok Kodu:
9789757268338
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
240
Basım Yeri:
İSTANBUL
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2000-01-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%8 indirimli
200,00TL
184,00TL
Havale/EFT ile: 180,32TL
9789757268338
362898
Osmanlı-Amerikan İlişkileri
Osmanlı-Amerikan İlişkileri
184.00
Günümüz olaylarının anlaşılmasında önemli bir yere sahip olan tarihi hadiseleri bilmek geçmişi anlayarak geleceğe yön vermede mühim bir parametredir. Osmanlı-Amerikan ilişkileri bu açıdan değerli ip uçları taşımaktadır. Bugün ABD için vazgeçilmez partner olan Türkiye bu konumuna Osmanlı birikimiyle gelmiştir. Dünyanın jeopolitik ve jeostratejik açıdan önemli bir merkezinde bulunan Türkiye dünya tarihinde her zaman önemli bir rol oynamıştır. ABD'nin ticarî çıkarlarıyla başlayan Osmanlı-Amerikan ilişkileri XIX. yüzyılın farklı dilimlerinde değişiklik göstermiştir. Yaklaşık iki yüzyıla yaklaşan Türk-Amerikan ilişkilerini Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi (ya da II. Dünya Savaşı sonrası) olmak üzere iki döneme ayırmak mümkündür. Bu yazıda Osmanlı dönemindeki Türk-Amerikan ilişkilerine Osmanlı arşiv belgeleri ışığında değinilecek aynı zamanda 21. yüzyılda dünya siyasetine yön veren ABD'nin bugünlere nasıl geldiğini ve yıllarca hangi Müslüman devlete vergi ödediğini merak edenler için de sanırız önemli bilgiler verilecektir. Avrupa devletlerinin emperyalist politikalarının dışında kalmak istemeyen ABD Yakın Doğu'ya nüfûz etmek için, XIX. yüzyılda bölgenin tek hâkim gücü olan Osmanlı Devleti ile resmî temasa geçmek istemiştir. ABD'nin Doğu Akdeniz ticaretinde etkin olması gibi ticarî nedenlerle başlayan Osmanlı-Amerikan ilişkilerinde ekonomik sebeplerden çok, siyasî amaçlar belirleyici olmuştur. Bu anlamda ticaret, ABD tarafından siyasî alana nüfûz etmenin anahtarı olarak kullanılmıştır. İki devlet arasında çıkan problemler de genellikle siyasî meselelerden kaynaklanmıştır. Osmanlı-Amerikan ilişkilerine dair tespit ettiğimiz binlerce arşiv belgesinin yaklaşık yüzde 80'i siyasî konulara ilişkindir. Bu da, siyasî ilişkilerin ağırlıkta olduğunun göstergesidir. Kısaca Osmanlı-Amerikan münasebetlerinde, ekonomik faktörlerin öne çıktığı görünse de aslında siyasî kaygıların birinci sırada olduğu görülmektedir.
Günümüz olaylarının anlaşılmasında önemli bir yere sahip olan tarihi hadiseleri bilmek geçmişi anlayarak geleceğe yön vermede mühim bir parametredir. Osmanlı-Amerikan ilişkileri bu açıdan değerli ip uçları taşımaktadır. Bugün ABD için vazgeçilmez partner olan Türkiye bu konumuna Osmanlı birikimiyle gelmiştir. Dünyanın jeopolitik ve jeostratejik açıdan önemli bir merkezinde bulunan Türkiye dünya tarihinde her zaman önemli bir rol oynamıştır. ABD'nin ticarî çıkarlarıyla başlayan Osmanlı-Amerikan ilişkileri XIX. yüzyılın farklı dilimlerinde değişiklik göstermiştir. Yaklaşık iki yüzyıla yaklaşan Türk-Amerikan ilişkilerini Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi (ya da II. Dünya Savaşı sonrası) olmak üzere iki döneme ayırmak mümkündür. Bu yazıda Osmanlı dönemindeki Türk-Amerikan ilişkilerine Osmanlı arşiv belgeleri ışığında değinilecek aynı zamanda 21. yüzyılda dünya siyasetine yön veren ABD'nin bugünlere nasıl geldiğini ve yıllarca hangi Müslüman devlete vergi ödediğini merak edenler için de sanırız önemli bilgiler verilecektir. Avrupa devletlerinin emperyalist politikalarının dışında kalmak istemeyen ABD Yakın Doğu'ya nüfûz etmek için, XIX. yüzyılda bölgenin tek hâkim gücü olan Osmanlı Devleti ile resmî temasa geçmek istemiştir. ABD'nin Doğu Akdeniz ticaretinde etkin olması gibi ticarî nedenlerle başlayan Osmanlı-Amerikan ilişkilerinde ekonomik sebeplerden çok, siyasî amaçlar belirleyici olmuştur. Bu anlamda ticaret, ABD tarafından siyasî alana nüfûz etmenin anahtarı olarak kullanılmıştır. İki devlet arasında çıkan problemler de genellikle siyasî meselelerden kaynaklanmıştır. Osmanlı-Amerikan ilişkilerine dair tespit ettiğimiz binlerce arşiv belgesinin yaklaşık yüzde 80'i siyasî konulara ilişkindir. Bu da, siyasî ilişkilerin ağırlıkta olduğunun göstergesidir. Kısaca Osmanlı-Amerikan münasebetlerinde, ekonomik faktörlerin öne çıktığı görünse de aslında siyasî kaygıların birinci sırada olduğu görülmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat